Star'daki ayrılıkla ilgili her kafadan bir ses çıktı, çıkıyor.. Zülfikar Doğan en doğruyu anlatıyor..
Abone olHiç kimseye,...
Hiç bir siteye,...
Konuşmadığım halde pek çoğu asılsız olan yorumlarla ilgili olarak sanırım bir “açıklama” zorunluluğum doğdu.
Söylemediklerimle değil söylediklerimle “gerçek bilgiyi” okurla buluşturmak, doğrulara “ışık” tutmak ilkeli ve etik olanı...
Öncelikle Star Gazetesinden çıkarılmadım, istifa ettim. Çok mu önemli, çıkarılmak ya da çıkmak? Elbette yerine göre iki eylem oldukça farklı gibi görünse de sonuç anlamında aynıdır. Çıkarılan ya da çıkan “Gazeteci”, sabahında “çıktığı” yere dönmez!!! Hangi görev, hangi makam, hangi koltuk olursa olsun, gazetecinin dünyasına “yeni bir sıfat” eklenir: Eski Temsilci, Eski Köşe Yazarı, Eski Yönetmen, Eski Muhabir,.. vs...
“Eski Temsilci”, giderken kurumu paketleyip götüremez, çiçeği burnunda “Yeni Temsilci” eskinin sorumluluklarını teslim alır kısa bir süre içersinde. Aksi takdirde hiç bir suçu günahı olmayan “kurum” darbe alır.
Kurumların “kalıcı”, insanların “geçici”olduğu unutulmamalıdır.
Eski Temsilci’nin Yeni Temsilci’ye bıraktığı salt bir masa bir koltuksa, “kurumsal miras” yavaş yavaş tükenir. Bu nedenle geçmişi bırakırken “birikimi” aktarmak hem kurum hem de çalışanları adına faydalı olacaktır.
Her şeyin “birbirine karıştığı” yalanların, asılsız haber ve bilgilerin, tezvirat ve iftiraların, hepsinden öte sahtelik ve entrikaların bolca uçuştuğu medya sektöründe doğruların ve gerçeklerin bilinmesi için ilk ve son kez bu açıklamayı yapma ihtiyacı duydum.
1- Star Gazetesi Ankara Temsilciliği görevimden, dün (5 Eylül 2006, Salı) istifa ettim. Bir gece önce Genel Yönetmen Sayın Fatih Karaca’ya bildirdiğim istifamı, dün Sayın Ali Özmen Safa, CEO Serhat Albayrak, Yönetim Kurulu Başkan ve üyelerine ilettim. Dolayısıyla görevden alınmam, ya da atılmam mevzu bahis değildir. Meslek hayatım boyunca, unvan, makam, ikbal, ekipçilik, takımcılık, “adamcılık” peşinde olmadım. Mesleğime, kişiliğime, onuruma, saygı duydum; saygı duyulmasını bekledim. Bunlar olmadığı anda da terk ettim!
2- Gerek Genel Yönetmen Karaca ve gerekse Gazete üst yönetimi görevime devam etmem, benimle çalışmaktan ve gazetenin temsilciliğini üstlenmemden memnuniyetlerini ısrarla dile getirdiler.
3- Ancak göreve geldiğim günden bu yana başta hedef olarak ortaya konulan, tarafımdan da yerine getirmem istenilen yeni yapılanma, Star’ın etkin, saygın, ses getiren, nitelikli ve kitlesel bir gazete olması hususunda atmak istediğim adımların hiç birisinde gerekli desteği bulamadım.
4- Bu kısa sürede üç kez yaşanan patronaj, yönetim ve sahiplik konusundaki değişimler bu adımların atılmasını sürekli erteletti ve geciktirdi. Nihayet Eylül ayından itibaren atılım, yeni ekler, reklam kampanyaları öncesinde eksikliklerin giderilmesi, gazetenin güçlendirilmesi konusunda başlattığım muhabir alımı görüşmelerinde mutabık kaldığımız bazı isimler çalıştıkları kurumlardan istifaen ve şahsıma güvenle Star Ankara bürosunda 1 Eylül itibariyle iş başı yapmayı kabul ettiler. Bu isimler yönetime iletildi ve başka ihtisas alanlarında da muhabir açığını kapatma konusunda görüşmeler yapıldı.
5- Göreve geldiğim andan itibaren yeni yapılanma konusunda “tam yetkili” olduğum belirtildi. Temsilci olarak yollarımı ayırmak istediğim bazı isimlerle ilgili olarak da tarafıma sözler ve taahhütler verildi.
6- Haber müdürü ve haber müdür yardımcısı olarak göreve getirdiğim Göksel Polat ve Harun Gürek dışında maalesef geçen süre içerisinde büroya yeni eleman alımı mümkün olmadı. Bütün bunlara ek olarak, 4 Eylül akşamı Haber Müdürü ve Müdür yardımcısı olarak 2.5 ay önce bizzat göreve getirdiğim kişilerin işten çıkartılması, yine 1 Eylül’de göreve başlamak üzere mutabık kaldığımız ve işlerinden istifa eden muhabirlerin iki gün olmadan yönetimce işten çıkarılmaları, buna karşın işten ayrılmalarını istediğim bazı kişilerle ise aylardır çalışmak mecburiyetinde bırakılmam Temsilcilik göreviyle bağdaşmadığından istifa kararımı verdim ve uyguladım. Almak istediğiniz insanları alamıyorsanız, çıkartmak istediklerinizi çıkartamıyorsanız, göreve getirdiğiniz insanlar aksine işten çıkartılıyorsa, bu durumda o koltukta oturmanın manası yoktur. Meslek onurunun ve şahsiyetin de ne maaşı, ne unvanı vardır ne de paha biçilir. Bu nedenle Zülfikar Doğan ismi içi boşaltılmış bir Temsilcilik Koltuğunda oturmak değildir.
7- Olay bundan ibarettir. Ne Genelkurmay ve resepsiyon krizi, ne Sayın Karaca ile tartışma, ne başka bir şey değildir. Bugüne kadar Star Gazetesi yönetimi tarafından köşe yazılarıma müdahalede bulunulmadığı gibi, bu konuda bir “ihsas” dahi söz konusu olmamıştır. Gerek Genelkurmay devir teslim töreni, gerekse 30 Ağustos resepsiyonları için adıma gönderilen davetiyeler, “eşsiz davet” olduğu için “katılmayacağım” bizzat tarafımdan Genelkurmay Genel Sekreterliğine iletilmiş, bu tutumumun gerekçesi de tüm medyaya “örnek” olması için 29 Ağustos tarihli Tükenmez Kalem köşemde yazıya dökülmüştür. “Resepsiyon Kavgası” diye asılsız ve uyduruk haber yazanlar bu köşe yazısını okuduklarında eminim utanacaklardır.
8- Tarafımdan göreve getirilen ancak gazete yönetimince işten çıkartılan Göksel Polat’ın açıklamaları kendisini bağlar. Açıklamasındaki kimi ifadeler benim açımdan da üzücü ve inciticidir. Bu açıklamayı yazmadan önce “Liderliğinize saygı duyuyorum, sizinle çalışmaktan onur ve şeref duyuyorum” dediği bana sorsaydı, ya da böyle bir açıklama yapacağından haberdar etseydi. “Meslek hayatının en acı 3 ayını” yaşamasına vesile olduğum için çok üzüldüm.
9- Bu şartlarda Temsilcilik yapmanın Zülfikar Doğan’a yakışmadığına tereddütsüz karar verdim. Tıpkı görevi kabul ederken olduğu gibi, istifa ederken de ve dün odamı boşaltırken de biricik eşim Duransel Doğan hep yanımdaydı. Bugün işsiz ancak onurlu bir gazetecinin, gazeteci eşi olarak da yanımda. Gazetecilik ilkeler mesleğidir. Kişiler gider, kurumlar yaşar. Ben olmasam da, yazmasam da Star Gazetesi bu sabah çıktı, yarın yine çıkacak. Ama bu meslek onurlu ve ilkeli gazetecilerle yaşayacak.
Star Gazetesine bundan ve benden sonra da başarılar diliyorum.