Çin hükümetinin ülkedeki Uygur nüfusunu azaltmak için kadınları kısırlaştırdığına ilişkin tanık ifadeleri ve raporlar her geçen gün daha ciddi ve endişe verici bir boyut kazanıyor.
Abone olİstanbul'daki Uygur bir doktor tarafından 2013'ten bu yana muayene edilen, Çin'den kaçmış 300 Uygur kadınından yaklaşık yüzde 27'sinin kısırlaştırılmış olduğu belirtiliyor.
Bu kadınlar muayene edilene kadar bu durumdan haberdar olmuyor ve neredeyse kadınların tamamı bir çeşit doğum kontrol yöntemi kullanmaya zorlandıklarını anlatıyor.
Yine ifadelere göre kısırlaştırma operasyonları da başka bir işlem için gittikleri kliniklerde kendilerine genel anestezi verildiği sırada bilgileri dışında yapılıyor.
Çin hükümetinin ülkedeki Uygur nüfusunu azaltmak için kadınları kısırlaştırdığına ilişkin tanık ifadeleri ve raporlar her geçen gün daha ciddi ve endişe verici bir boyut kazanıyor.
İstanbul'daki Uygur bir doktor tarafından 2013'ten bu yana muayene edilen, Çin'den kaçmış 300 Uygur kadınından yaklaşık yüzde 27'sinin kısırlaştırılmış olduğu belirtiliyor.
Bu kadınlar muayene edilene kadar bu durumdan haberdar olmuyor ve neredeyse kadınların tamamı bir çeşit doğum kontrol yöntemi kullanmaya zorlandıklarını anlatıyor.
Yine ifadelere göre kısırlaştırma operasyonları da başka bir işlem için gittikleri kliniklerde kendilerine genel anestezi verildiği sırada bilgileri dışında yapılıyor.
Konuya ilişkin hazırlanan yeni bir raporun bulgularına göre de Pekin, Uygur nüfusunu kontrol altına almak ve azaltmak için zorunlu doğum kontrol uygulamaları ve kısırlaştırma politikaları izliyor.
Uygur Türkleri konusunda araştırmalar yapan Alman akademisyen Adrian Zenz yıllar boyu toplanan benzer ve tutarlı tanık ifadeleriyle ve demografik verilerle yaşanan durumu biraz daha somutlaştırdı.
Zenz'in aktardığına göre 2017'nin başlarından bu yana aile planlaması politikalarına uymayanlara çok sert cezalar verilmeye başlandı. Eskiden sadece para cezası verilirken artık kısırlaştırma uygulamasına geçildi.
Resmi kayıtlara göre Çin genelinde tüm rahim içi kontraseptif cihazların (IUD) yüzde 80'i Uygur Türkleri'nin bulunduğu Doğu Türkistan bölgesinde kullanıldı. Uygurlar üzerindeki baskılar başlamadan önce 2014 yılında bölgede sadece 3 bin 214 kısırlaştırma işlemi uygulanırken 2018'de bu sayı 60 bin 440'a yükselmiş.
Doğum oranında yüzde 15'lik düşüş var
Zenz'in hesaplamalarına göre çoğunluğu Türki azınlıklardan oluşan Sincan bölgesinde, doğal doğum oranlarında yüzde 15 düşüş gerçekleşmiş durumda. Gerçek oranların daha da fazla olduğu düşünülüyor çünkü Kaşgar gibi bölgelerdeki demografik veriler 2018 yılından bu yana paylaşılmıyor.
Çin medyası Zenz'in hesaplamalarının yanlış olduğunu ve nüfus azalışının bölgedeki eğitim seviyesinin artması ile ilgili olduğunu bildiriyor.
Çin hükümeti ise rapora cevap olarak 1978-2018 arasındaki nüfus verilerini gösteriyor. Buna göre Uygur nüfusu bu tarihler arasında 5,5 milyondan 11 milyona yükseldi.
Yüzde 80'i doğum kontrol baskısı altında
Ancak rapora göre Çinli yetkililer bölgedeki doğurgan kadınların yüzde 80'ine kalıcı doğum kontrol yöntemlerine geçmeleri konusunda ciddi bir baskı yapıyor. Yine bu rapora göre son yıllarda bu kadınlardan bazılarına daha ilk doğumlarının ardından hemen IUD takılıyor.
Birçok kadın kendilerine farklı sebepler gösterilerek yapılan iğnelerin veya verilen hapların adet kanamalarının tamamen durmasına neden olduğunu anlatıyor.
Bunlarla birlikte uzun yıllar boyu Uygur Türklerinin bulunduğu bölgelerde tüm ülkedeki oranlara kıyasla daha fazla doğum gerçekleşmiş olduğuna da dikkat çekiliyor.
Soykırım' kriterini karşılıyor
Zenz'e göre rapordaki bulgular 'soykırım'ın şimdiye kadar ki en somut kanıtları. Yaşananlar özellikle de Birleşmiş Milletler soykırımı önleme konvansiyonun "Doğum engelleme" kriterine uyuyor.