BIST 8.614
DOLAR 34,34
EURO 37,46
ALTIN 3.027,89
HABER /  SAĞLIK

Zona nedir? Kalp krizi ve apandist ile karıştırılıyor

Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Özlem Ekiz, zaman zaman şiddetli ağrı sebebiyle kalp krizi, apandist ve mide ülseri ile karıştırılan 'zona' ağrısına dikkat çekerek tedavisi hakkında bilgi verdi.

Abone ol

Halk arasında ‘gece yanığı’ olarak bilinen zona hastalığı hakkında önemli bilgiler veren Ekiz, Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de nüfusun yaklaşık yüzde 15’inin yaşamları boyunca en az bir kez zona olduğunu, her yaşta görülebilen bu ağrının stres, bağışıklık sisteminin zayıflaması, kronik sağlık sorunları, romatizmal hastalıklar, dengesiz beslenme sonucu ortaya çıkabildiğini vurguladı.

Doç. Dr. Özlem Ekiz, “Zona veya halk arasında bilinen adıyla gece yanığı, su çiçeğiyle aynı virüsün sebep olduğu bir enfeksiyon hastalığıdır. Suçiçeği enfeksiyonu sonrası virüs, sıklıkla gövdedeki sinir köklerinde, herhangi bir belirtiye neden olmadan yıllarca vücutta kalır."

"Genellikle vücut savunma sisteminin zayıflaması durumunda tekrar aktifleşerek zona hastalığına neden olur. Hastalar, bir çok başka hastalığa benzer şikayetleri oluşması sebebiyle çoğunlukla da oluşan ağrı nedeni ile doktora başvururlar. Hastalığın bir sonraki evresinde ortaya çıkan deri döküntüsü başlayınca da bir dermatoloğa (cildiye uzmanına) başvurma veya yönlendirilme gereği duyarlar.” 

En önemlisi: Stres
Zonanın genellikle 50 yaş üzeri erişkin hastalarda ortaya çıktığını ancak herhangi bir yaşta da görülebildiğini kaydeden Doç. Dr. Özlem Ekiz, şu bilgileri verdi: 
“Yaşlılarda, şiddetli fiziksel ve duygusal stres geçirenlerde, immün (bağışıklık) sistemini zayıflatan (lösemi, lenfoma v.b) hastalığı olanlarda, immün sistemi baskılayan ilaç alanlarda zona hastalığı daha sık görülür. Ayrıca bazı romatizmal hastalıklar gibi kronik sağlık sorunları olanlarda, dengesiz beslenme veya başka tedaviler için kullanılan ilaçların yan etkileri sebebiyle de zona hastalığı ortaya çıkabilir” 

Kabarcıklar çıkana kadar anlaşılmıyor 
Genellikle hastada ilk bulguların, tek taraflı, belirli bir alanda, yanıcı batıcı tarzda ağrı başlaması olduğunu söyleyen Dr. Ekiz, “Bu ağrı bazen o kadar şiddetli olmaktadır ki, döküntüler ortaya çıkıncaya kadar kalp krizi, apandist, renal kolik dediğimiz böbreklerdeki sorunlara bağlı ağrılar ve bazen de mide ülseri ağrısı ile karıştırabilir. Bu bulguları takiben 1-7 gün içinde, aynı bölgede kırmızı bir döküntü başlar ve o alana yayılır. Zamanla içleri sıvı dolu küçük kabarcıklar ortaya çıkar. Çok nadiren de olsa hastalık döküntü olmadan da oluşabilir ve bu durumda tanı konması oldukça zorlaşır. Suçiçeği hastalığı geçirmeyen risk altındaki (bağışıklık sistemi zayıflamışlar, yenidoğanlar ve bazen de gebelerde) kişilerde dikkatli olmak gerekir. Nadir de olsa bu kişilere bulaşabilir ve suçiçeğine neden olabilir” diye konuştu. 

Zona nasıl tedavi edilir? 
Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Özlem Ekiz hastalığın tedavisi konusunda şu bilgileri verdi: “Virüsün gelişimini engelleyen antiviral tabletler yanında sınırlı durumlarda bazen antiviral kremler de önerilir. İçi sıvı dolu kabarcıkların tedavisinde bazen antibiyotik veya antiseptik solüsyonlar da kullanılabilir. Zonada kabarcıklar 2-3 hafta içinde düzelebilir. Tedavideki amaç ağrılı süreci azaltıp, iyileşmeyi hızlandırmaktır."

"Burada tedavi ilk 3-4 gün içerisinde başlar ise etkili olur. Özellikle vücudun tek tarafında yeni başlayan şiddetli ağrı durumunda zona hastalığı açısından dikkatli olmak, hastaları bir dermatoloğa yönlendirip vücudun tüm hatları ile deri muayenesini yapmak, hastalara gereksiz tetkik yapılmasının ve vakit kaybedilmesinin önüne geçilmesi açısından çok önemlidir.”