BIST 9.455
DOLAR 34,56
EURO 36,06
ALTIN 3.008,84
HABER /  GÜNCEL

Ziyaret Tepe’de 2,500 yıldır saklı dil

Diyarbakır il sınırları içinde bulunan Ziyaret Tepe arkeolojik kazı alanından iki yıl önce çıkarılan kil tabletteki yazının 2,500 yıl önceye dayanan unutulmuş bir dile ait olduğu bulundu.

Abone ol

Diyarbakır il sınırları içinde bulunan Ziyaret Tepe arkeolojik kazı alanından iki yıl önce çıkarılan kil tabletteki yazının 2,500 yıl önceye dayanan unutulmuş bir dile ait olduğu bulundu.

Ziyaret Tepe höyüğündeki kazı çalışmaları sırasında çıkarılan kil tablet üzerindeki çalışmalar iki yıldır devam ediyordu.

Tabletin üzerinde Süryanice çivi yazısı ile yazılmış 60 kadın ismi var.

Şimdiye kadar bilinmeyen bu dilin ve tabletin üzerindeki yazının sırrını kazı çalışmalarından sorumlu arkeologlardan biri olan Cambridge Universitesi’nden Dr. John Macginnis BBC Türkçe’ye anlattı.

Tabletteki Sır

Ziyaret Tepe’de yerleşim geç Neolitik dönemden İslamiyet dönemine kadar uzanıyor.

Uzun bir süre köy yerleşimlerinin hakim olduğu Ziyaret Tepe, Orta ve Geç Asur dönemlerinde (M.Ö. 1300-600) Asur İmparatorluğu’nda çok önemli bölgesel bir kent.

Dolayısıyla imparatorluğun yönetimine dair önemli ipuçları barındırıyor.

Ziyaret Tepe’de yapılan kazılar sırasında birçok kil tablet çıkarılmış ancak bir tanesi hem tarihsel olarak hem de dilbilim açısından çok önemli bir yer teşkil ediyor.

Tablet, kazının yapıldığı höyükte bulunan sarayın alt kısmından çıkarılmış.

Macginnis, tablette adı geçen 60 kadının Asur İmparatorluğu, Zağros dağları etrafındaki bölgeyi istila ettiğinde oradan getirilen ve sarayda çalıştırılan kadınlar olduğunu düşünüyor.

Tablet iki yıl önce çıkarılmasına rağmen şifresinin çözülmesi zaman almış.

Süryanice çivi yazısının şifresinin yüzyıldan fazla bir süre önce çözüldüğünü dolayısıyla tabletin üzerindeki yazıların okunabildiğini belirten Macginnis, kadın adlarının bir iki tanesi dışında geri kalanının bölgede bilinen dillerle hiçbir benzerlik taşımadığını ve bilinmeyen bir dil olduğunu söylüyor.

Macginnis, iki yıl boyunca üzerinde çalıştıkları bu dilin, hakkında herhangi bir bilginin mevcut olmadığı Asur imparatorluğunun doğu bölgesine ait olduğunu tahmin ettiklerini söylüyor.

Çalışmalar bu dilin 2,500 yıl öncesine ait unutulmuş bir dil olduğunu gösteriyor.

Tabletin bulunmuş olması ise bir felaketin bize hediyesi.

Macginnis, sarayın bu kısmında yangın çıktığını ve bu nedenle kil tabletin yanarak daha dayanıklı bir hale geldiğini söylüyor. Kil tabletler her ne kadar günümüze kadar kalabilseler de zaman içinde zarar görüyorlar. Ancak piştikleri zaman daha dayanıklı oluyorlar.

Tuşhan'dan Ziyaret Tepe'ye uzanan yol

Ziyaret Tepe, bölgedeki en büyük kazı alanlarından biri.

Geç Asur döneminin en önemli yerleşim yerlerinden biri olan Ziyaret Tepe’nin bu dönemdeki adı Tuşhan.

Bu bölgede, 1997’den bu yana, Ilısu baraj gölünün bölgenin büyük bir kısmını sular altında bırakacak olması nedeniyle kurtarma kazı çalışmaları yapılıyor.

Kültür Bakanlığı’nın desteklediği proje, Dr. Macginnis dışında, Akron Üniversitesi'nden Doç.Dr.Timoty Matney, Marmara Üniversitesi'nden Prof.Dr. Kemalettin Köroğlu ve Mainz Üniversitesi’nden Dr. Dirk Wicke tarafından yürütülüyor.

Uzun bir süredir devam eden kazılar, Ziyaret Tepe’nin yerleşim şemasını ortaya çıkarmak ve buradaki yapıların işlevlerini anlamak amacıyla sürdürülüyor.

İnsanlık tarihi için yeni bir kapı

Asur İmparatorluğu, dünyadaki en büyük çok uluslu imparatorluklardan biri. Asurlular, Suriye ve Irak’ın tamamı ve diğer komşu ülkelerin bir kısmını da kaplayacak şekilde ortadoğunun büyük bir bölgesini yönetiyordu.

İmparatorluğun merkezi olan Suriye ve kuzey Irak arasındaki bölgede Süryanice dili konuşulurken çeperlerinde ise daha farklı diller konuşuluyordu.

O dönemde daha fazla dil olduğunu söyleyen Macginnis, daha sonra dillerin sayısında bir azalma olduğunu belirtiyor.

Macginnis, imparatorluğun bazı bölgeleri ile ilgili bilginin mevcut olduğunu, ancak İran’ın batısındaki bölge ile ilgili hiçbir bilginin olmadığını söylüyor.

Bu anlamda Ziyaret Tepe’den çıkarılan bu tablet tarihsel olarak büyük bir öneme sahip.

Bunun dışında dilbilimi açısından da büyük bir gelişme olduğunu söylüyor Macginnis. Dünya dilleri çok hızlı bir şekilde yok oluyor. Dolayısıyla dillerin gelişimi ile ilgili bilgimizi ve anlayışımızı derinleştirecek her türlü bilgi çok önemli.

Daha önceki kazılarda da geç Asur dönemine ait (yaklaşık M.Ö. 614 – 611) çivi yazılı tabletler bulunmuş. Bu tabletler, Asur imparatorluğunun başkenti Ninova’nın düştüğü, imparatorluğun yıkılış dönemine ait.

Ziyaret Tepe Ilısu barajı tehdidi altında

Macginnis, kazı çalışmalarının devam ettiği bu bölgenin alt taraflarının Ilısu barajının tamamlanmasının ardından sular altında kalacağını söylüyor.

Türkiye’nin bu bölgede kazı yapmalarına izin verdiğini ve bunun çok mühim bir adım olduğunu söyleyen Macginnis, yıllardır sürdürdükleri çalışmada alanın büyük bir kısmını incelediklerini ama hala incelenecek çok şey olduğunu söylüyor.

Macginnis, her ne kadar modern bilimsel teknikler kullansalar da bunun da oldukça sınırlı olduğunu ve muhtemelen sadece yüzde birini kazdıklarını söylüyor.

Ziyaret Tepe büyük bir imparatorluğun önemli bir kenti olduğu için, buradan başka tabletlerin çıkma olasılığının çok yüksek olduğunu söylüyor.

Ilısu Barajı, binlerce insanı yerinden etmenin yanısıra bölgedeki tarihi kalıntıları yok edecek ve ekolojik dengeyi ciddi bir hasara uğratacak olması nedeniyle tepki görüyor.

2009 yılında Almanya, İsviçre ve Avusturya Ilısu barajının toplumsal ve çevresel sonuçları nedeniyle projeyi finanse etmeyi bırakacaklarını açıklamışlardı. Ancak baraj yapımı, yerel kredilerle sürdürülmeye devam ediliyor.

Ilısu Barajına karşı kampanya yapan gruplar, Hasankeyf ve Dicle Vadisini’nin UNESCO tarafından belirlenmiş 10 kriterin 9’unu doldurduğunu ve UNESCO Doğal ve Kültürel Miras listesine dâhil edilmesini talep ediyor.