BIST 9.954
DOLAR 35,20
EURO 36,69
ALTIN 2.972,00
HABER /  GÜNCEL

Zirveye Bumin bombası düştü

Konuşmasına hakimlerin bulunduğu sosyal ve ekonomik zorlukları anlatan Bumin zehir zemberek açıklamalar yaptı.

Abone ol

Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal alanlarda kendini gösteren bozulma ve ahlaki çöküntü sonucu ortaya çıkan yolsuzlukların vatandaşların devlete, hukuka ve siyaset kurumuna olan güven duygusunu zedelediğini vurguladı. ANKARA - Bumin, bu nedenle devlete olan güven duygusunu zaafa uğratan yolsuzluklara karşı etkin bir mücadele yapılması gerektiğini kaydetti. Bumin, yargı bağımsızlığı konusunda da Türkiye'de yargıyı yürütme karşısında korumasız bırakan düzenlemeler, oluşumlar olduğuna işaret ederek, bunların başında Adalet Bakanı'nın Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndaki (HSYK) yetkisi olduğunu kaydetti. Anayasa Mahkemesi'nin 42. Kuruluş Yıldönümü nedeniyle Anayasa Mahkemesi'nde bir tören düzenlendi. Devletin zirvesinin biraraya geldiği törene, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TBMM Başkanı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Yargıtay Başkanı Erarslan Özkaya, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Danıştay Başkanı Ender Çetinkaya, Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok ve üst düzey yargı temsilcileri katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan törenin açılış konuşmasını Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin yaptı. Konuşmasına hakimlerin içerisinde bulunduğu sosyal ve ekonomik zorlukları anlatarak başlayan Bumin, Türkiye'de hakimlik ve savcılık mesleğine verilen önemin azalmasından yakındı. ''Hakim asgari ihtiyaçlarını karşılayacak gelire sahip değilse, ne kadar iyi niyetli olursa olsun kendisini ruhi bakımdan işine veremez'' diyen Bumin, çok iyi yabancı dil bilen hukuk mezunlarının hakimliğe girmesini sağlayacak tedbirlerin biran önce alınmasını önerdi. Yargı bağımsızlığı konusundaki görüşlerini de aktaran Bumin, Anayasa ve uluslararası anlaşmalardaki emredici kurallara karşı Türkiye'de yargının bağımsızlığı ve hakimin teminatını zedeleyen, yürütme karşısında yargıyı korumasız bırakan düzenlemeler bulunduğunu söyledi. Bumin, bunların başında da Hakimlerin özlük hakları ile ilgili tüm kararları almaya yetkili kılınan ve kararları yargı denetimi dışında bırakılan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu'nun oluşumu ve kararları üzerinde yürütmenin temsilcisi olan Adalet Bakanı'nın yetkisinin geldiğine işaret etti. Bumin, Yargıtay ve Danıştay'a üye seçiminin genel ve objektif değerlendirme esaslarına göre yapılmasını sağlayacak yasal önlemlerin de gecikmeden alınması çağrısını yaptı. Konuşmasında yolsuzluklarla mücadele konusunda da önemli mesajlar veren Bumin; ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal alanlarda kendisini gösteren bozulma ve ahlaki çöküntü sonucu ortaya çıkan yolsuzlukların vatandaşların devlete, hukuka ve siyaset kurumuna olan güven duygusunu zedelediğini vurguladı. Bumin, bu nedenle devlete olan güven duygusunu zaafa uğratan yolsuzluklara karşı etkin bir mücadele yapılması gerektiğini ifade etti. Yolsuzluk sorunun sadece cezai yaptırımlarla çözülemeyeceğini, konunun siyasi, sosyal ve ekonomik boyutlarının da gözönünde tutulması gerektiğini belirten Bumin, yolsuzlukla mücadelenin tüm sosyal alan ve kesimleri de içerecek biçimde yapılması gerektiğini dile getirdi. Bumin, son aylarda Yargıtay üyelerinin bazıları hakkında ortaya atılan rüşvet suçlamalarına da değinerek söz konusu soruşturma ve kovuşturmalarda çok dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Bumin, ''Tüm yargı mensuplarının kamuoyunda küçük düşürecek davranışlardan özenle kaçınılmalı, ağır koşullar altında özverili biçimde çalışan hakim ve savcıların çalışma istek ve arzuları zedelenmemelidir. Bu tür eylemler varsa yasal gereği derhal yerine getirilmeli. Geç kalınmadan soruşturma veya cezai kovuşturma sonuçlandırılmalıdır. Ancak henüz sanık durumunda bile olmayan bir Yüksek Mahkeme üyesinin suçsuz olması halinde tüm aile fertleri ile birlikte telafisi olanaksız biçimde manevi çöküntüye uğratacak zamansız ve gereksiz açıklamalar yapılmamalıdır'' uyarısında bulundu.