BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  DÜNYA

Zirve Yayınevi davasında korkutma eylemi iddiası

Malatya’da 3 misyonerin öldürülmesiyle ilgili görülen Zirve Yayınevi davasının sanığı ve aynı zamanda gizli tanığı İlker Çınar, Zirve Yayıne...

Abone ol

Malatya’da 3 misyonerin öldürülmesiyle ilgili görülen Zirve Yayınevi davasının sanığı ve aynı zamanda gizli tanığı İlker Çınar, Zirve Yayınevindeki cinayetlerden 1 ay önce yapılan toplantıda bu yayınevindeki çalışanlara yönelik korkutma eylemi yapılacağının konuşulduğunu iddia etti.
Zirve Yayınevi cinayetleri ile ilgili davanın sürdüğü Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki 68. duruşmada gizli tanık İlker Çınar’ın görüntü sistemi üzerinden ifadesinin alınmasına devam edildi.
Gizli tanık İlker Çınar, Malatya’da jandarma tarafından misyonerlere yönelik yapıldığını iddia etiği 12 Şubat 2007 tarihli 2. çalıştayda Organize Sanayi Bölgesi’ndeki jandarma karakolunda bir oda ayarlandığın ve kendisini burada çalışma yürüttüğünü, karakoldaki askerlerinde kendisine ‘Komutanı’ diye hitap ettiklerini ileri sürdü.
Malatya’da 17 Mart 2007 tarihinde yapılan toplantıya da katıldığını belirten İlker Çınar, bu toplantıda Malatya eski İl Jandarma Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger’in Zirve Yayınevindeki çalışanlara yönelik bir korkutma eyleminin yapılacağını, bunun sansasyonel amaçlı olacağını söylediğini iddia ederek, “Yapılan toplantıda Zirve Yayınevine yönelik yapılacak korkutma eyleminin kimler tarafından yapılacağını sordum. Ruhi Abat, Mehmet Ülger’e bakarak, ‘Emre Günaydın hazır. Noel kutlamalarına Emre Günaydın’da katıldı. Eylemi yapılacak kapasiteye geldi’ dedi. Emre Günaydın’ın Zirve Yayınevindeki Hüseyin Yekli aracılığı ile oradaki çalışanlar konusunda bilgilendirildiğini düşünüyorum. Bana korkutma eylemi yapılacağını söylediler. Mehmet Ülger, korkutma eylemi için üst makamlara bilgi verecekti” ifadelerini iddia etti.
Malatya’da jandarma tarafından misyonerlik faaliyetlerine karşı sahte belge düzenlenmesi konusunda yapılan toplantılar esnasında kendisine özel konuşmalarda kullanılmak üzere toplam 3 adet cep telefonu verildiğini ve bunlardan 2 tanesinin sim kartını adli makamlara teslim ettiğini ileri süren İlker Çınar, verdiği sim kartlardan birisinin 29 Kasım 2008 tarihinde verilen sim kart olduğunu, birisinin de kendisinin cinayetten 1 gün sonra 19 Nisan 2007 tarihinde arandığı telefondaki sim kart olduğunu kaydetti.
İlker Çınar, Ruhi Abat’ın cinayetten 1 gün sonra kendisini 3’kez arayarak tehdit etiğini ileri sürdü.
İlker Çınar, Malatya jandarması tarafından hazırlanan misyonerlikle ilgili sahte belgelerdeki amaç ile ilgili olarak, “Dışarıya verilmek istenen mesajda AK Parti iktidar olduktan sonra Hıristiyanlar kıtır kıtır kesiliyor mesajını vererek yapacakları darbeye Batı’nın sessiz kalmasını sağlamaktı. 27 Nisan e-bildirgesi de içeriye değil, dışarıya verilmiş bir mesajdır" dedi.
İlker Çınar, 2 Nisan 2007 tarihinde kendisini arayan Ruhi Abat’ın “Bundan sonra şahsi telefonlarla konuşmayacağız. Köprüleri atmış gibi konuşacağız’ dediğini ve bir gün sonra ise kendisini cep telefonunun dinlemeye alındığını ileri sürdü.
Hakan Çevikoğlu tarafından Haziran 2008’de 13-14 yaşındaki bir çocuk ile elden gönderdiğini iddia ederek, “Mektup da Behnan Konutgan’ın Tarsus’a geldiğinde suikast düzenleneceği yazıyordu. Hakan Çevikoğlu İspanya’ya gönderilerek, orada öldürüldü” iddiasında bulundu.
İlker Çınar, Mehmet Ülger tarafından verilen brifingin Haydar Yeşil’den elde edilen hard-disk içinde bulunduğunu ileri sürdü.
Mahkeme Heyeti duruşmaya ara verdi.
(İHA)