BIST 9.640
DOLAR 34,61
EURO 36,63
ALTIN 2.937,37
HABER /  SPOR

Zico: Hedef önce gol atmak

Fenerbahçe Teknik Direktörü Zico Randers maçı öncesi herşeyi dobra dobra konuştu

Abone ol

Zico, mütevazı kişiliği ve gülen yüzü ile karşımızda. Alçakgönüllü olduğu kadar da iddialı. Duru bir teknik adam.
Futbolculuk kişiliğine denk gelen oyun anlayışı ile Fenerbahçe'ye tüm eleştirilere rağmen ivme kazandırdığı da kesin. Gollü maçlar, onun eseri. Açık sözlü ve kibirsiz. Yani neyse o duruyor karşımızda. İnsan, sorularına politik yanıt almayınca daha inanır, güvenir oluyor karşısındakine.

100. yılda takımdan, Zico'dan beklentiler büyük. Kısa sürede Türkiye gerçeklerini öğrenmiş. Başaramazsa başına geleceklerin farkında. Ama bu, onu ürkütmemiş. İnanıyor ve kazanacağını söylüyor.

İşte olanca futbol kariyerine, ününe rağmen, kendini ispat etmeye çalışan ve kendinden öncekilere asla öykünmeyen Arthur Zico ile yaptığımız sohbet.

Türk futbolu ve Fenerbahçe dünya futbolunun neresinde sizce?

Türk futbolu ve Fenerbahçe çok gelişmekte olan bir yapıya sahip. Özellikle Fenerbahçe çok güçlü temel atmış, çok güçlü bir kadro kurmuş. Yalnızca bir günde, bir saatte olacak şey değil elbette. Uzun zaman alan şeyler bunlar. Doğru yoldayız, ancak biraz sabıra ihtiyaç var. Eğer bu sabır gösterilirse, Avrupa'nın en büyük kulüplerinden birisi olacak Fenerbahçe. İngiltere, Fransa, İspanya, İtalya, Almanya kulüplerinden sonra geliyor Türk futbolu. Rusya Ligi ile beraber bu liglerin arasında yer alacak bir ülke olacak.

Yolumuz uzun


Fenerbahçe, UEFA Kupası'nı alacak iddialarına katılır mısınız?

Fenerbahçe gibi bir kulübün bu kadar yatırım yaptıktan sonra UEFA Şampiyonu olmayı istemesi son derece doğal. Ama sadece yatırım yaptınız diye kupa garanti olamaz. Öyle olsaydı, Real Madrid her sene tüm kupaları alırdı. Ama bu yatırımlarla beraber uzun bir yolculuğa çıkacağımız kesindir. Yeni gelen oyuncularla birlikte beklentiler de arttı. Ama futbol öyle bir oyundur ki, zayıf takım güçlüyü yenebilir.

Şampiyonluk yarışında Fenerbahçe'yi kim zorlar?

Son yıllarda Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray arasında geçmiş lig. Bugün de aynı şey yaşanacak. Futbolda önceden tahmin yapmak imkansız. Ama Galatasaray ile Beşiktaş diğerlerinden daha fazla yatırım yaptı. Futbolda saha dışı değil, saha içi önemlidir. Bu nedenle tahmin yapmak zordur. Beşiktaş ile Galatasaray bizi zorlar. Kayseri, Trabzon da iyi yatırım yaptılar bu sene. Daha işin çok başındayız, şimdiden tahminde bulunmak doğru olmaz.


Transferlerin tamamından bilginiz var mıydı? Gecikme, planları alt üst etti mi acaba?

Tabii ki vardı. Ben yönetime bir liste vermiştim. Çok da çabuk olmadı transferler. Büyük oyuncuların transfer edilmesi öyle kolay değil. Kesinlikle katkısı olacak bu oyuncuların bize. Ancak Türk oyuncularla bir uyum yakalamaları için biraz zamana ihtiyacımız olacak. Sonrası kendiliğinden gelir zaten. Ayrıca bizim sorunlarımız vardı. Anelka'nın durumu belli değildi. Luciano'nun sakatlığından sonra dört-beş ay oynayamayacağını öğrendik. Zaman geçti, bu sorunların çözümü ile uğraşırken. Aurelio'nun Türk vatandaşlığına geçmesi de zaman aldı.

Şampiyonlar ligi ön eleme maçlarında bu oyuncularımız olsaydı durum farklı olurdu. Sadece buna çok üzüldüm. Aslında güvendiğim diğer oyuncular ile de Avrupa maçlarının karşılığını alacaktık, hakem tarafından haksızlığa uğramasaydık. Serkan haksız kırmızı kart görmeseydi. Futbolda bazı anlar vardır ki, maçın kaderini etkiler. Tuncay gole giderken düşürüldü ve kırmızı kart verilmedi. Semih ceza sahası içinde düşürüldü penaltı verilmedi. Sakarya maçında da 0-0 iken Tuncay'ın bir golü var. Nizami, verilmiyor, 1-0 öne geçmek ile 1-0 geride kalmak arasında çok büyük fark var. Bir sonraki pozisyonda iki metre ofsaytta olan bir oyuncunun kazandırdığı golle yenik duruma düşüyoruz.
İki önemli hata bir maçın kaderini değiştirmek için yeterli olabiliyor zaten. O kadar önemli hatalar ki, sonradan öğrendiğime göre, orta hakem ile yan hakem, tam süresini bilmiyorum ama, altı ile on hafta arası dinlendirme almışlar galiba. Sahi ne oldu o hakemlere, ne ceza aldılar?

24 oyuncu yeter
Süresiz dinlendiriliyorlar. Bazı tekniği zayıf oyuncular milli olsalar bile listenize giremedi, bazıları da takımdan ayrıldılar. Deniz, Serkan, Önder gibi oyuncular takıma giremiyorlar, neden?

Teknik tabiki önemli şeylerden birisidir. Milli takıma giden oyuncularımız ligin başından beri oynuyorlar. Rüştü, Tuncay, Tümer, Can, hepsi oynuyor. Sadece Volkan oynamadı. Deniz'in sürekliliği olamadı özel durumu nedeniyle. Can ve Önder'i tercih ettim. Servet bu nedenle başka bir takıma gitti. Burada oynamamaktansa kendisi için başka bir takımda oynaması daha iyi değil midir? Lugano da gelince Servet beşinci sıraya düştü. Bekleyeceğine oynasın istedim. Bir oyuncu oynamadığı zaman mutsuz olur. Bu durum kendileri için de, bizim için hayırlı olacaktır.

Bir takımda 30-35 oyuncu olmaz. Servet ve Deniz benden önce de oynamıyordu. Deniz sağ, sol bekler, orta saha, çeşitli yerlerde oynadı. Mesela Can, ben tercih ettikten sonra direkt milli takımda yer alıyor. Kafamdaki ideal rakam her pozisyon için iki oyuncu, üç kalecidir. 23-24 oyuncu yeter. Yetenekli bir Olcan da var mesela. Mahmut burada şans bulamadan bekleyeceğine kendini geliştirebileceği bir yerde oynayabilir.

Kerim'in oynatılmasını kamuoyu taktir etmekle birlikte, defansif özelliği bulunmadığı için eleştiriyor da.
Onu, oraya adapte etmeye çalışıyorum, iyi fiziği var. Güçlü ve iyi nefesi var, hücuma çıkıyor oradan. Özel antrenmanlarla yetiştirmeye çalışıyorum. Serkan'ın o mevkide sıkıntıları oldu. Önder'i de düşünüyorum, ama Kerim'i o bölgeye adapte etmeye çalışıyorum. Uzun zaman alması gereken konu aslında, ama bek oyuncusu için önemli olan şey nefestir.

Kezman "Fenerbahçe, Avrupa'da bu kadar atak oynarsa çok sıkıntı çekeriz" dedi. Bir gün Fenerbahçeyi katı savunma yaparken görebilecek miyiz acaba?

Benim takımımda böyle bir anlayışı görmeniz çok zor. Mümkün değil. Benim anlayışıma göre kazanmak istiyorsanız, öncelikle gol atmalısınız. Yediğimiz gollere bakarsanız hepsi duran toplardan, tıpkı bizim attıklarımız gibi. Herkes delice hücum yaptığı, yerde kaldığı için yediğimiz goller değil. Duran toplardan yedik.

Kiev maçında eşleşmeyi yanlış yapınca yedik, dört savunma oyuncusunun arasına bir forvet girdi, ikinciyi yedik. Bu dengeyi iyi kurmamız lazım. Mantıklı atak yapacaksınız. Savunma güvenliğini elden bırakıp, atak yapma taraftarı değilim. Herkes hücuma çıktığı için gol yiyiyor değiliz.

Marş hoşuma gitti

Türkiye'de gördüğünüz ya da yaşadığınız en çok neye şaşırdınız?

Maçlardan önce milli marşın çalınması ve bir ağızdan okunması çok hoşuma gitti. Takımlar sahada futbol oynamaya çalışıyorlar. Atak oynanması hoşuma gidiyor. Bir de Rizespor'un, maçımızda sahaya bir pankart ile çıkması hoşuma gitmişti. Bize Kiev maçında başarı dileyen bir pankarttı.

Ülkemizde yiyeceklerimizden içeceklerimize kadar nelerden hoşlanıyor Zico?

Yemeklerle sorunum yok. Rakı yerine şarap veya birayı tercih ederim, ben sevmedim o içkiyi. Bir de çayı çok seviyorum.

Türk medyasının yorumlarını nasıl buluyorsunuz?

Açık sözlü bir insanım. Bana sorulunca, açıkca yanıt veririm. Tek hoşuma gitmeyen şey, ağzımdan çıkanların olduğu gibi yansıtılmaması. Türk medyasının, Brezilya, İtalyan basınından pek farkı yok. İnsanların habere ulaşma olanağı yokken, kafalarından bir şeyler uydurmaları normaldir. Ama ben bu kadar açıkken, olanı biteni söylerken, farklı yansıtılması hoşuma gitmez doğrusu. Herkese farklı bir şey söylemem zaten.

Ya hakemlerimiz?

Hakemler sahaya ellerinden gelenlerin en iyisini yapmaya çıkıyorlar. Bunun bilincinde olmaları gerekir. Daha önce İtalya, Almanya ve Brezilya'da gördük, başka amaçlarla sahaya çıkan hakemleri. Umarım burada öyle bir şey olmaz ve ellerinden geleni yaparlar hakemleriniz.

Aurelio'nun yerinde olsaydınız, Türk Milli Takımı'na katılır mıydınız?

Marco futbola neredeyse burada başladı diyebiliriz. Burada seviliyor ve çok da iyi oynuyor. Brezilya'ya çok uzaktı. Japonya'da iken Marco Aurelio var biliyordum, ama nasıldır doğrusu onu bilmiyordum. Burada kendisini tanıma imkanı buldum.

Bu birçok oyuncu için geçerli zaten. Türk futbolunun Güney Amerika'da bir tanıtımı yok. Kendi internet sitemde haberler yazdığımda, insanlar burada olana bitene şaşırıyorlar. Mesela özellikle Alex muhteşem oyuncu. Ama insanlar düşünüyorlar ki, Alex iyi bir oyuncu olsaydı, İtalya'da oynardı, Almanya'da oynardı.

Türk futbolu hakkında bilgileri yok. Gelişmemiş kısır bir futbol olduğunu zannediyorlar. Az haber gidince insanların gözünde buradaki futbol, oyuncular küçülüyor. İyi bir oyuncu dünyanın her yerinde oynayabilir. Futbolun tanıtılması lazım. Belçika, Rusya futbolunun, Fransa liglerinin sonuçlarını veren televizyon kanalları var, ama Türkiye ligini kimse vermiyor.

İşi bırakırım

Parreira, Türkiye ve Alex'i çok iyi bilmesine rağmen, almadı onu milli takıma.

Parreira, Dünya Kupası'nda bir tercih yaptı. Ben olsam, Alex'i alırdım. Her hocanın görüşüdür, saygı duymak lazım.

Alex, Fenerbahçe'de takımdan kesilemeyecek bir oyuncu mu?

İstatistiklerine bakarsanız Alex'in her şeyini görürsünüz. Çok yetenekli. Ondan maksimum yararlanmak gerekir. Bunun altında bir şey aramamak lazım. Yetenekli oyuncu da, markaj altında olabilir, ama her an herşeyi de yapabilir.

100. yılda UEFA ve Türkiye şampiyonluğu gelmezse ne yaparsınız?

Herhalde işime devam etmem. Fenerbahçe herhangi bir turnuvaya, kazanma ihtimali dışında başka bir düşünce ile başlamaması lazım, bu kadar olanağa, bu kadroya, bu taraftara rağmen. Kazanmak için başlamalı. Kazanmanın garantisi olmaz. Ama Başkan, çok iyi yatırım yaptı, çok iyi oyuncular aldı, ben de bunları kullanmaya çalışacağım.

'Lazaroni üzücü'

"Lazaroni konusunda çok üzgünüm. Eminim yapmak istediği şeyler vardı. Çok erken oldu bu ayrılık. Üzüldüm. Avrupa'da böyle bir şey olması mümkün değil, ama Brezilya'da çok sık karşılaştığımız bir şeydir bu. Burada da böyle olmasına biraz şaşırdım doğrusu. 15 yıldır Japonya'daydım, ama böyle bir şey görmedim orada. Ya bir sene ya da altı ay beklenir böyle bir durumda.

'Rakipler zorlu'

Gerets ile jübile maçlarında, bazı organizasyonlarda beraber futbol oynadık. Tigana ile ise karşı karşıya çok oynadık. Fransa-Brezilya maçlarında karşılaştık. İkisi de futbolu bilen, teknik ve takımlarını oynatan oyunculardı. Tigana ile ayrıca İnamoto'nun durumunu görmek için onun takımında oynarken görüşmüştüm. Gerets'e de çok teşekkür ediyorum. Benim jübile maçıma geldiği için.

'Kasıt yoktu'

Antalya maçında Lugano'nun elle pasında kasıt yok. Top Lugano'nun eline çarpıyor. Kasıt olsaydı, ben böyle bir galibiyete karşı çıkardım. Birçok kereler şut çekilir, ele çarpar. Elini uzatıp topu kesmesi, topa kasıtlı müdahale yapmaya çalışmak gerekir ki kasıt olsun. O pozisyonda böyle bir şey yoktu. Rahatım.

'İnamoto çok iyi'

Denizli'deki maçını izlemedim, ama İnamoto çok iyi bir futbolcudur. Benim takımımda da banko oynayan bir futbolcuydu. Ama en iyi zamanında ayağı kırıldı. Altı ay sahalardan uzak kaldı. Onun yerine koyduğum oyuncu çok iyi oynayınca yedek kaldı. Ben, döndükten sonra da her zaman onu oyuna koyardım. Çok iyi bir profesyoneldir kendisi.

Haber: Yusuf Kobal
Kaynak:www.milliyet.com.tr