Üniversite öğrencisi Zeynep Sağıroğlu'nun kaçırılıp, kurtarılmasına kadar yaşanan hikayesi benzer birçok olayın ortaya çıkmasına sebep oldu. İşte yaşanan vakalar.
Abone olBalıkesir'de yaşanan 2. Zeynep vakasının mağduru Gülay Ç. ve onu zorla kaçıran şüpheli her yerde aranırken, yine Balıkesirli bir ailenin acı dolu feryatları yürek yaktı. Bahattin-Gülser D. (Demirer) çiftinin 4 çocuğundan en küçüğü olan 14 yaşındaki Medine D., Eylül ayında evde yalnız olduğu sırada kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından kaçırıldı. Balıkesir-İzmir Karayolu'nun 22. kilometresindeki Menderes Petrol isimli benzinlikte ailece lokanta işleten ailenin hayatı, 9 Eylül 2004 akşamı karardı. Kızlarının yaşadığı haberiyle teselli olmaya çalışan aile, aynı benzinlikte pompacı olarak çalışan Faruk A. tarafından zorla kaçırılan kızlarının bulunup yuvasına teslim edilmesini istiyor. Öyle ki, ilkokulu bu sene bitiren ve ailesinin yine bu sene yaz tatilinde kurduğu işyerinde çalışan, lise tahsiline devam etmeye hazırlanırken okulların açılmasına 1 hafta kala bir gece apansız kaçırılan Medine D., 3 ay içinde bir defa arayabildiği annesine, "Beni buradan kurtarın" deyip yardım istedi. Baba Bahattin D., kızlarını Balıkesir Merkez Bayat Köyü'nde ikamet eden Mehmet-Naciye A. (Alkan) isimli ailenin kaçırdığını, bu çiftin evlerine gelip kızlarının kendilerinde olduğunu, savcılıktaki şikayetlerinden vazgeçmelerini, aksi halde kızlarını bir daha ömür boyu göremeyeceklerini söyleyerek tehdit ettiklerini söyledi. Balıkesir merkezde ikamet eden ailenin tek hayali, bir an önce kızları Medine'ye kavuşmak. ZEYNEP VAKASI CESARETLENDİRDİ Başvurduğu güvenlik birimlerinden umudunu kestiğini kaydeden Bahattin D., son Zeynep olayının kendilerini cesaretlendirdiğini ve konuyu basına yansıtmaya karar verdiklerini belirtti. acılı baba, yaşadıklarını İHA muhabirine şöyle anlattı: "İzmir yolunda ailece lokanta işletiyorduk. 9. ayın 9'unda en küçük kızım Medine evimden kaçırıldı. 3 ay oldu, kızımızı bizimle görüştürmüyorlar. Savcılığa verdik. Savcılık karakola bildiriyor, karakol ağır alıyor. Bize, 'Bunu 2 günde çözeriz merak etmeyin' dediler, aradan 3 ay geçti, biz hala kızımıza ulaşamadık. Bir kere telefon geldi, kızım annesine 'Beni kurtarın, davayı geriye alın beni buradan kurtarın' diye yalvarmış. O daha 14 yaşında, ilkokulu yeni bitirdi, liseye gidecekti, okullara 1 hafta kala kaçırdılar kızımızı. Zeynep olayından dolayı Serap Ezgü'den cesaret aldık. Aradan bir süre sonra anne ve babası Mehmet-Naciye A. bize geldi, 'Bu iş olsun, güzelliğe bağlayalım, davadan vazgeçin. Kızın yaşını büyültelim, nikahı yapalım ondan sonra kızı çıkarırız, yoksa çıkarmayız. Kızınızı bir daha yıllarca göremezsiniz, olursa böyle olur. 3 yıl saklayıp kaçırır, sonra nikahı yapar çıkarırız' dediler. Kızım ne olur geri dön, ben seni herşeyinle kabul ediyorum, senin arkandayım, seni korkutmalarına izin verme, söylediklerine de inanma. Sen benim evladımsın, evlat herşeyden üstün. Çok sıkıntı yaşıyorum, hayatımı diri diri mezara gömdüler. Yaşamaktan dahi vazgeçtim, kendimi öldürmeye dahi teşebbüs ettim. Bu dereceye geldim, ama, kimse benim derdimi anlamadı. Kimseye halimi arz edemedim, hiçkimse arka çıkmadı, hakkımı arayacak yer de bulamadım. Ben bir vatandaş olarak hakkımı nerede arayacağım? Bana bir yer gösterin, devletin kanunu, adaleti neresiyse oraya gideyim. Ama bir yere ulaşamadım, en son TGRT'deki Serap Ezgü programı bizi cesaretlendirdi. Jandarmadaki Y. isimli başçavuş bize, 'Kızınız orada kalacak, o işin arkasını aramayın, bırakın. Evli hayatı yaşayacak, orada kalacak' diyor. Benim kızımla ilgili kararı karakol çavuşu mu veriyor, anne baba yetkisi onda mı ki böyle söyleyebiliyor? Ben adaletin yerine gelmesini istiyorum. Zeynep 17 yaşında çocuktu, benim kızım daha 14 yaşında. Zeynep'e çocuk deniyor, bizimkiyle dağlar kadar fark var. Madem öyle, Adalet Bakanlığı bu kız evlenme yaşını 15'e düşürsün, 18'e çıkarmanın amacı ne? Allah evlat acısı vermesin, biz bunu 3 aydır yaşıyoruz, hayatımız karardı. İşyerimi kapattım, huzurum, düzenim kalmadı. Yetkililer ne gerekiyorsa bize yardımcı olsun." "O DAHA 14 YAŞINDA ÇOCUK" Kızı Medine'yi gözünden dahi sakınan anne Gülser D.'nin gözyaşı 3 aydan beri hiç dinmiyor. Gece gündüz haber beklediklerini, ancak hiçbir haber alamadıklarını söyleyen anne Gülser D., "Kızım öğrenciydi, daha liseye gidecekti. Ben kızımı 1 gün görmesem düşüp bayılıyordum. Okuldan gelirken balkonda beklerdim. Kızım çok ağlıyorum ben, ne olursun çık gel. Ramazan ayının içinde bir telefon geldi, kızımın sesini duydum, bana, 'Anneciğim davanızı geriye alın, ben buralarda sürünüyorum, kurtarın' diye yardım istedi. Kaçıranın anne babası evimize gelip, 'Davayı geriye alın, yaşını da büyültün. Yoksa yıllarca göremezsiniz' diye tehdit ettiler. Biz 3 aydır ne yaptığımızı bilmiyoruz, herşeyi terk ettik. Kızımı, evladımı bana getirsinler, gece gündüz ağlıyorum. Adalet yerini bulsun, suçlular cezasını çeksin. 14 yaşında çocuğun gönlünden ne olsun ki? Çocuk bu ya, aklı ermiyor, yaşı küçük, ne söylediğini bile bilmez" diyerek yardım istedi. Kızlarını kaçıranların, güçlerini kullanıp, kolluk güçleri üzerinde etkili olduklarını iddia eden ve kendilerinin arkasında kimse olmadığı için korkuya kapıldıklarını belirten Bahattin-Gülser D. çifti, herşeye rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve kanunlarına güvendiklerini, zorla kaçırılıp aylardır alıkonulan evlatlarının bulunup kendilerine teslim edilmesini istediklerini söyledi.