BIST 8.664
DOLAR 34,35
EURO 37,43
ALTIN 3.022,28
HABER /  MEDYA

Zekeriya Öz Atatürk fotoğrafıyla selfie yaparsa

Oda TV davasının tutuksuz sanığı Nedim Şener'in paylaştığı fotoğrafa Önder Aytaç'ın tepkisi sert oldu.

Abone ol

İNTERNETHABER.COM- Yazar Nedim Şener ile cemaate yakınlığıyla bilinen Önder Aytaç twitter'da Zekeriya Öz yüzünden kapıştı.

Oda TV davasında Cemaatin hışmına uğradığı iddia edilen isimlerde arasında gösterilen Nedim Şener, twitter hesabından 7 Aralık operasyonu sonrası Bolu'ya atanan savcı Zekeriya Öz'e yüklendi. Şener, twitter hesabındaki fotoğrafa selfie pozunu koyan Öz'ü eleştirdi.

ATATÜRK FOTOĞRAFIYLA SELFİE

screen-shot-2014-10-30-at-1.46.44-pm.png

AYTAÇ'IN SERT CEVABI

screen-shot-2014-10-30-at-1.47.14-pm.png

375 GÜN HAPİS YATMIŞTI

Nedim Şener, 3 Mart 2011'de Oda TV'ye yönelik Ergenekon soruşturması kapsamında gazeteci Ahmet Şık ile birlikte gözaltına alınmıştı. 2012'de tahliye edilen ve 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Şener, operasyonların arkasında cemaatin olduğunu iddia etmişti.

Nedim Şener dünkü yazısında İzmir'de görülen casusluk davasında ortaya çıkan şok görüntüleri ele almıştı. İşte o yazı:

SİYAH POŞET CEMAATİN KAFASINDA ARTIK

"Polisler “silahlı terör örgütü üyesi” olduğum gerekçesiyle 3 Mart 2011 günü evimin kapısına dayanmıştı. Onlara önce şunu söyledim: Avukatım olmadan eve girmeyin. Üstünüzde eve koymak için CD, flash bellek olmadığını nereden bileyim?”

Kısa süre sonra avukat geldi, polis eve girerken bana kelimesi kelimesine şunu söyledi; “Nedim bey merak etmeyin bu evden size ait olmayan bir şey çıkmayacak.” Gerçekten de bana ait olmayan bir şey çıkmadı. Bana ait olanlar arasında da suçlamaya ilişkin delil sayılabilecek bir şey yoktu.

Ama herkes benim kadar şanslı değildi.

POLİS ELİYLE KOYMUŞ GİBİ

İşte birkaç gün önce ortaya çıkan son örnek: 9 Mayıs 2012’de İzmir Casusluk soruşturmasını yürüten polis, örgütün lideri diye suçladığı Narin Korkmaz’ın gözleri görmeyen babasının evine gidiyor. Gözleri görmeyen babaya arama kararını gösteriyor.

Eve gelen polislerden biri elinde siyah poşetle üst kata çıkıyor, 3 dakika sonra poşetsiz aşağıya iniyor. Alt katta arama tamamlandıktan sonra tekrar üst kata çıkıyor ve buzdolabının arkasında delil olan hard diski “eliyle koymuş gibi” buluyor. Korkmaz’ın aleyhine tek delil ayrı yaşadığı ve gözleri görmeyen babasının evinden çıkan bu hard disk oluyor. Polisler o hard diski tekrar getirdikleri siyah poşete koyup geri götürüyorlar. Her şey kamerada kayıtlı.

Aynı tezgah bu kez örgütün organizatörü diye suçlanan Safiye Kökten’in evinde kuruluyor. Arama sırasında bir komiser Safiye Kökten’in yüzünü kendisine, sırtını mutfağa çevirip lafa tutuyor. Uzun boylu iki polis mutfakta arama yaparken, “Komiserim bakın ne bulduk” deyip siyah poşeti gösteriyor. Safiye Kökten “Bu poşet benim değil” diye bağırsa da boş.

Tesadüfe bakın ki polisler “elleriyle koymuş gibi” delil olan hard diski, boş askeri kimlikleri, flash bellekleri buluyor.

BİRİLERİ YENİ ÖĞRENİYOR

Bu kez adres aynı soruşturmada örgütün lideri diye suçlanan Bilgin Özkaynak’ın İstanbul’daki evi. Aynı anda Sapanca’daki çiftliği de basılıyor. Bilgin Özkaynak duş alırken, polis üstünkörü evde arama yapmaktadır. O kadar ki; evdeki tüfek ve oğluna ait tabanca ile ilgilenmezler, ruhsatını sormazlar bile.

Ama polis Sapanca’daki evde yine “eliyle koymuş gibi” siyah bir poşet içinde hard disk ve flash bellek bulur. Polis dijital delilleri “eliyle koymuş gibi” buluyormuş çünkü o delilleri zaten elleriyle koyuyorlarmış. Kendilerine hukukçu diyen cemaatçi savcılar ve hakimlerde adaletsizliğe ortak oluyorlarmış. Cemaatçi gazeteciler de bu pisliğin üzerine tüy dikiyorlarmış.

Biz bu senaryoyu biliyorduk ama birileri yeni öğreniyor. Şimdi o polisler “Parelel Yapı” adı verilen cemaat soruşturmasında sürgün edilmişler. Savcılar hakimler dağıtılmışlar.

Peki o polislerin getirdikleri sahte deliller nerede üretildi, asıl soru bu.

O cevabı da bir gün bulacağız, o güne kadar o siyah poşetler cemaatin kafasındadır artık.