Leyla Zana, Avrupa Parlamentosu Başkanı Josep Borrell Fontelles onuruna, akşam yemeği verdi. Yemekte konuşma yapan Zana, AB'nin ürkütülmemesine değindi..
Abone olKapatılan DEP'in eski milletvekili Leyla Zana, Avrupa Parlamentosu Başkanı Josep Borrell Fontelles onuruna, bu akşam bir yemek verdi. Yemekte konuşan Zana, "Türkiye'nin güncel konumu ne AB'yi ürkütmeli, ne de müzakerelere başlandığında sorunların bir çırpıda çözüleceği sanılmalıdır. Ancak tam üyelik perspektifi ile müzakerelere başlanması halinde, değişim ve demokratikleşme hızlanacak, ülkemiz, belki de hiç öngörülmeyen bir sürede sorunlarını çözecek, Avrupa standartlarını yakalayacak hatta geçebilecektir. Önemli olan bu öngörüye uygun yeni vizyonlar oluşturmaktır" dedi. Ünlü yazar Yaşar Kemal'in de katıldığı ve basın mensuplarının alınmadığı Ortaköy Feriye Lokantası'nda verilen yemekte konuşan Leyla Zana konuşmasına, "Kürtler değerli konuklarını yüzyıllardır değişmeyen bir kaç sözle karşılar. 'Başım gözüm üzerine geldiniz. Hun ser seran ser çavan xatın'. Ben de konuklarıma aynı şekilde sesleniyorum" sözleriyle başladı. Konuşmasında, Sakharov ödül töreninde yaptığı konuşmadan alıntı yapan Zana, o konuşmada barışın sözde değil, özde istenerek sağlanabileceğini ifade ettiğini hatırlatarak, "Avrupa ve dünyadan, Kürt sorununun pazarlık ilişkileri dışında tutulmasını, çözümde yapıcı rol üstlenmelerini ve müzakerelere hemen başlanmasının, Türkiye ve bölge açısından yaşamsal olduğuna dikkat çekmiştim. Bu çağrımı sayın Borrell şahsında bir kez daha yineliyorum. Türkiye ile müzakerelere hemen başlanmalı ve karar da tam üyelik perspektifi, net ve kesin bir ifadeyle mutlaka yer almalıdır" dedi. Son günlerde bölgede artan faili meçhullerin, zamanlama olarak rastlantı olmadığını ileri süren Zana, "Başbakan bile 12 yaşında bir çocuğun terörist olamayacağını söylüyor. Belli ki, ülkemizde barışı, kardeşliği ve AB'yi istemeyen güçler, dayanışma halinde süreci provake etmek istiyorlar. Bu durumun genel bir politika olmadığına inanmak istiyor ve hükümeti yaşam hakkına karşı daha kararlı, duyarlı ve cesur olmaya davet ediyorum. Müzakerelerin geciktirilmesi, ucunun açık tutulması, demokratikleşme sürecini de askıya alabilir. Bu bakımdan tam bir yol kavşağında olunduğunu düşünüyorum. Türkiye'nin önündeki tek seçenek AB'dir" şeklinde konuştu. Zana, AB'nin, Türkiye ve Avrupa halklarının çağdaş aidiyet limanı olduğuna da değinerek, "Türkiye'nin güncel konumu ne AB'yi ürkütmeli, ne de müzakerelere başlandığında sorunların bir çırpıda çözüleceği sanılmalıdır. Ancak tam üyelik perspektifi ile müzakerelere başlanması halinde, değişim ve demokratikleşme hızlanacak, ülkemiz, belki de hiç öngörülmeyen bir sürede sorunlarını çözecek, Avrupa standartlarını yakalayacak hatta geçebilecektir. Önemli olan bu öngörüye uygun yeni vizyonlar oluşturmaktır" dedi. Konuşmasının sonunda, Türkiye toplumunun AB ile entegrasyona hazır olduğunu vurgulayan Zana, sözlerini şöyle noktaladı: "AB ve Avrupa Parlamentosu'ndan beklenen, Türkiye'ye sorumluluklarını da anımsatarak, iç barışı gözeten ve kolaylaştıran etkin bir karar almasıdır. 17 Aralık bu bakımdan ve Türkiye ve bölge açısından bir milattır."