BIST 9.673
DOLAR 35,24
EURO 36,80
ALTIN 2.961,20
HABER /  GÜNCEL

Zana, Öcalan posteriyle karşılandı

Diyarbakır'a giden DEP'liler Diyarbakır Havaalanı'nda VIP salonundan geçti, miting alanında Abdullah Öcalan posterleri ile karşılandı. Leyla Zana Kürtçe konuştu..

Abone ol

Tahliye olan DEP'in eski 4 milletvekili, uçakla Diyarbakır'a geldi. THY'ye ait uçakla Diyarbakır Havaalanı'na inen DEP'in eski milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak, VIP Salonu'nda bir süre dinlendiler. DEP'liler daha sonra, DEHAP tarafından düzenlenen 'Barış ve Demokrasi' mitingine katılmak üzere DEHAP'a ait seçim otobüsüyle İstasyon Meydanı'na hareket ettiler. Seçim otobüsünden güzergah üzerindeki vatandaşları selamlayan DEP'liler, İstasyon Meydanı'na girişlerinde davul-zurna eşliğinde karşılandılar. Bu arada 500'den fazla güvenlik görevlisi, sabahın erken saatlerinden itibaren miting alanında yoğun güvenlik önlemi aldı. Miting alanına yapılan arama sonrasında giren vatandaşların ellerindeki terör örgütü PKK/KONGRA-GEL bayrağı ile teröristbaşı Öcalan'ın posteri dikkat çekti. Ayrıca mitingin yapıldığı alanın çevresindeki 10'a yakın okulda Liselere Giriş Sınavı'na (LGS) giren öğrenci velileri, sesten dolayı çocuklarının rahatsız olduğunu belirterek, Valilik ve Milli Eğitim'i sorumsuzlukla suçladılar.. Leyla Zana, düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, dün yasaklı olan dilin bugün yetersiz de olsa, eksik de olsa bir tabunun kırıldığının ilk adımı olduğunu belirterek, bunu hep birlikte selamlamak gerektiğini söyledi. Zana konuşması sırasında ABD ve Avrupalılar'a da seslenerek, "Halkları birbirine boğazlatmasınlar" dedi. Tahliye edilen DEP'in eski milletvekillerinden Leyla Zana, Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda düzenlenen mitingde, konuşmasına Kürtçe başladı. Alanı dolduran binlerce kişinin sloganları arasında Kürtçe konuşmasına devam eden Zana, bir ara Türkçe olarak, "Ezan okunuyor. Bağışlayın duymadım. Bitirsinler devam edeceğim" diyerek, ezanın bitmesini bekledi. Konuşmasına daha sonra Türkçe olarak devam eden Leyla Zana, barışa olan inancını dile getirerek, "Buraya gelişimiz sizlere olan teşekkür borcumuzdur. 13 yıllık süre boyunca bizleri yüreklerinizde taşıyıp umut verdiniz. Son 6 yıllık barış sürecinin koruyucuları ve isteyenleri, güçlü bir ses olarak siz oldunuz. Sizin katkılarınızla büyüdü, bugüne gelindi. Provokasyonlara hiçbir şekilde izin vermediniz. Emeğinize serinkanlılıkla sahip çıktınız ve bugüne getirdiniz. Bu sürece sahip çıkan, barış sürecini sürdüren, ona kol kanat geren kazanacaktır. Anlamayanlar varsa şan, şöhret peşinde koşanlar varsa onlar da aşılacaktır" dedi. 1991 yılında Diyarbakırlılar'ın karşısına çıkarken, "Sizleri özgürleştirme gücüne sahip değilim ama sizlere dil ve kulak olacağım" şeklinde söz verdiğini hatırlatan Zana, "Dün yasaklı olan dil, bugün yetersiz de olsa, eksik de olsa ama bir tabunun kırıldığının ilk adımıdır; bunu hep birlikte selamlamak lazım. Bizler bu yolu daha tamamlamış değil, daha yolun yarısına bile gelmiş değiliz. Bu yolun başındayız. O nedenle geçmiş yıllara göre çok daha büyük bir emek, özveri ve çaba gerekiyor" diye konuştu. Her şeyden önce bir 'ana' olduğunu ifade eden Zana, konuşmasına şöyle devam etti: "Sizleri kendi bedenimden olan çocuklarımdan üstün tutan biriyim. Bu ülkenin gençlerinin artık ölmemesi gerektiğine inanan biriyim. Çocuklarımızın yok oluşu, onların ölümü yüreğimi incitiyor. Yüreğimi incitirken, içimi yakıyor. Barış, mutlak suretle büyük bir emek ve fedakarlık gerektiriyor. Ter dökmek gerekiyor, kan değil. Yeterince değerlerimiz var. Bu değerleri geliştirip bütünleştirmek lazım. Binlerce insan içerde, binlercesi dışarıda. Bütün bunların katılımını sağlamak için herkesin elele tutuşması gerekiyor. Sadece sizlere birazcık, tümünü demiyorum; bir sesin belki tınlaması olabilirim. 15 yıl uzun süreli bir savaş ortamı yaşadık. Büyük acıları çektik. Bu acılarla birlikte derin yaralar açıldı. Bu yaraların açılması için zamana ihtiyaç var. Biz herkesten bunu daha iyi biliyoruz. Hiçbir şey zamanında olmadan gerçekleşemiyor. Zamanı geldiğinde umudum büyüktür, inancım büyüktür ve sizlerin katkısıyla gerçek barış sağlanacaktır." ZANA'DAN DÜNYAYA ÇAĞRI Dünyaya da seslenen Zana, "Bu coğrafyamız bir Filistin olmamalı, bir Lübnan olmamalı, bir Yugoslavya hiç hiç olmamalı. Başta ABD olmak üzere daha sonra da Avrupalılar'a seslenmek istiyorum. Halkları birbirlerine boğazlatmasınlar" diye konuştu. Alanı dolduran kalabalık, Zana'nın sözleri üzerine yuhalamaya başlayınca Zana, "Biz kimseyi yuhalamayacağız ama daima haklarımızın peşinde de koşacağız" karşılığını verdi. Bir halk iyidir derken diğerinin kötülenmemesi gerektiğini dile getiren Zana, "Birine el uzatırlarken diğerinin elini kırmasınlar. Eğer bunları gözönünde bulundurmazlarsa, bu insanlık suçundan bir gün kendileri de büyük zararlar görecektir. O zaman onlar ne yapacaktır? Biz günümüzde hiçbir insanın tırnağının bile kanamasını istemeyiz. Sanırım bu sesi dünyada duyuyor. Bu kimliğe sahip çıkmak sizin en doğal hakkınızdır. Bir takım haklar doğuştan gelendir ve kutsaldır. Tıpkı dilinizin olduğu gibi, tıpkı yaşam hakkınızın olduğu gibi. Eğer bir halkın kimliği varsa, eşit ve özgürce yaşama hakkına sahiptir. Kimliği yoksa, kimse onu eşit ve kardeş görmeyecektir; buna emin olun. Eşit ve özgür birer yurttaş olabilmenin çabası gerekiyor. Bu çabayı hep birlikte vermemiz gerekiyor. Uygar birer insan olabilme ve özgürce yaşayabilme onurunu taşımak istiyorum. Bu 5-6 yıl, demokratik mücadelenin anlamını, derinliğini daha iyi ortaya çıkarabilme şansını verdi" dedi. Zana, yüreğinin çok dolu olduğunu belirterek, "Ben sizden sadece bir çekirdeğim, esas belirleyici olan sizlersiniz. Bizim bizden beklentilerimiz olduğu kadar Türk vatandaşlarından, Türk aydınlarından da beklentilerimiz var. Bizler her türlü zorluğu göğüslemeye hazırız" ifadelerini kullandı. Canı pahasına olsa kendisinden her isteneni yapmaya hazır olduğunu dile getiren Zana, "Halkımın, ülkemin ve demokratik kamuoyun beklentilerine yanıt olmak benim insanlık borcumdur her şeyden önce. İnsanlık borcumdur derken aynı zamanda benim namus borucumdur. Namus borcum derken benim onur borcumdur. Bu karşılıksızdır, sadece sizlere bir damla su olabilmek, gözyaşlarınızın damlası olmak değil, barışın damlası olmak, okyanuslarla bütünleşmek istiyorum. Analara da çağrıda bulunmak istiyorum. Büyük sabırlar gösterdiniz bugüne dek. Bin yılların acısını çekerken bile sitem etmediniz, hiç kimseye öfke duymadınız, yüreğinizde sadece sevgiyi barındırdınız: O nedenle herkes size minnettardır" dedi.