Ekrem Dumanlı, bazı transferlerden bahsetti. Dumanlı'nın asıl eleştirisi Milliyet'e oldu. Dumanlı, Milliyet'in haberlerini değerlendirdi. Ve bazı tavsiyelerde bulundu.
Abone ol Ekrem Dumanlı, adı altında Milliyet'e çıkan bir haberi eleştirdi. Dumanlı, Milliyet'e sitemlerde bulundu...Yazı: Ekrem Dumanlı
Kaynak:
Cihan Haber Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Nevzat Bayhan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden Kültür AŞ’nin genel müdürlüğüne getirildi. Kendisini tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Eminim iş ehline verilmiş. Nevzat Bey’in donanımı, birikimi herkesin malumu. Belediye doğru bir karar almış. Burada Cihan’ın kaybından söz edilebilir; umarım ajans onun boşluğunu doldurabilsin...
Nevzat Bey’in yeni görevi Milliyet gibi Türk basınının en önemli gazetelerinden birinde ‘Belediyeye Zaman’dan bir transfer daha’ başlığıyla verildi. Başlık şaşırtıcıydı. Bir kere, Bayhan, 4 yıldır Zaman’da değil Cihan’da çalışıyordu. Ayrıca ‘Zaman’dan belediyeye yapılmış bir transfer’ de hatırlamıyordum. Haberi okuyunca anladım ki Milliyet gerçekten sağlam bir arşive (!) sahipmiş.
Haberde ismi geçen ve Beltur genel müdürlüğü görevini ifa ettiğini haber vesilesiyle öğrendiğim Süleyman Taygar, Zaman’dan 5 yıl önce ayrılmış değerli bir insan. Türkiye’nin en önemli şirketlerinde en seviyeli görevlerde bulunan Taygar’ın ayrılışı basın için bir kayıptı. Ticaretteki başarısını uzaktan uzağa işitip gurur duyduğum eski bir meslektaşımın Beltur’a yönetici olması sevindirici bir gelişme olsa gerek.
Sıkı durun; ‘Belediyeye transfer’ isimlerden biri de İskender Pala imiş. İskender Bey bu ülkenin en önemli yazarlarından biri ve Zaman’da yazıyor; tıpkı Hilmi Yavuz’un, Mehmed Niyazi’nin, Ahmet Turan Alkan’ın.. yazdığı gibi. Üstelik Pala, bir edebiyat profesörü. Yani tek sıfatı ‘Zaman köşe yazarı’ değil.
İsmi geçen üç şahıs da çok kıymetli. Zaman ile irtibatlarından gazete adına gurur duyarım şahsen. Ancak, Milliyet gibi belli bir geleneği olan gazeteyi insanların bir zamanlar çalıştığı yerlere atfen zikretmesini, bunu bir ‘cemaat’ vurgusuyla vermesini anlamakta güçlük çekiyorum. Mesele insanları yaftalamaksa, bu işi yapan, başkasına ‘gel beni yaftala’ davetinde bulunuyor demektir. Geçenlerde reklam analizi yapıyorum diye her türlü soytarılığı yapan bir adam da başka bir gazetede Zaman’a benzer bir salvoda bulundu. Bu tarz yaklaşımlara nezaketi bozarak cevap vermek kolay; ancak Zaman’a yakışmaz. Aslında bu tarz yaklaşımlar artık hiç kimseye yakışmıyor...
Burada bir başka sorun daha var: Bir gazeteci belediyede (ya da başka bir kuruluşta) görev alsa n’olur? Bunun ne mahzuru var? Bir de şu an bizde yazan insanların bir geçmişi var; bunu nereye oturtacaksınız? Mesela Şahin Alpay gibi bu ülkenin değerli bir kalemi bir kamu kuruluşunda görev alsa Milliyet ne diyecek? Eski Milliyet yazarı mı, Zaman yazarı mı? Ya da Etyen Mahçupyan için eski Radikal yazarı mı, Zaman yazarı mı?.. Sonu var mı bu saçmalığın?
Diğer meslektaşlarımızı bilmem; ama ben sıkıldım şu yafta işlerinden. Adam değil yazarı, gazeteyi bile anarken bir sürü nahoş sıfatla yâd ediyor. Gazetecilik adına verilen emeği bir çırpıda yokluğa mahkûm etmek hangi insaf ölçüsüne sığar ki!