Hükümet cemaat kavgasını ele alan Zaman yazarı Türköne, iktidarı kızdıracak bir yazı kaleme aldı.
Abone olZaman si yazarı , AK Parti'nin sivil İslam'ı devletleştirme projesine paralel devlet kurmakla eleştirilen cemaatin direnebildiğini iddia etti.
"Siyasal İslam'dan geriye ne kalacak?" başlıklı yazısında Türköne, 17 Aralık sürecini bu kez din tartışmaları üzerinden değerlendirdi.
Yazar AK Parti iktidarının siyasal İslam stratejisini mevcut hukuk kuralları ve demokratik rekabet araçları ile devlet iktidarını ele geçirmek olarak açıkladı.
CEMAATİ TARİF ETTİ!
Türköne, Gülen Hareketi'nin geleneksel tarikat ve cemaat geleneğinin üzerine kapitalist toplumun sivil araçlarını ekleyerek yaygınlık ve derinlik kazandığını ileri sürdü. Yazara göre birbirine paralel iki ayrı kanalda ilerleyen bu iki farklı ana akım birinin diğerini asimile etmeye kalkması üzerine çatışmaya başladı.
"SİVİL ALAN DEVLETLEŞTİ" İDDİASI
AK Parti iktidarının üçüncü döneminde rakibi kalmadığı için siyasal İslam'ın her alanda hükümranlığını ilan ettiğini savunan Türköne, devlet tekelinde sürdürülen din eğitiminin genişlemesi ve sivil İslam geleneğini temsil eden tarikat ve cemaatlerin artık Hükümet’e destek vermek üzere ortak bildiri metni kaleme alır hale gelmesini sivil alanın devletleşmesinin önemli göstergesi olarak gördü.
"SİYASAL İSLAM'A SADECE GÜLEN CEMAATİ DİRENEBİLDİ"
Sivil İslam'ın devletleştirilme projesine sadece Gülen cemaatinin direnebildiğini belirten yazar, yazısını böyle tamamladı.
(...)İktidardaki siyasal İslam eliyle sivil İslam’ın devletleştirilmesi teşebbüsüne sadece Gülen Cemaati direnebildi. Sonuç? Siyasal İslam’ın devletleştirme projesi boydan boya çöktü. AK Parti iktidarı bu çöküntünün altından hasar durumunu bile tespit edemeden çıkmaya çalışıyor.
İdeolojiler de bu fani dünyada parasız adım atamıyor. Siyasetin finansmanı gibi, siyasal İslâm’ın devlet kaynaklarıyla finansmanı da çok esaslı bir suistimal sorunu. Türkiye 17 Aralık’tan bu yana basit bir yolsuzluk sorununu tartışmıyor, fetvalarla meşrulaştırılan devlet rantı ile siyasal İslâm’ın iktidar tekeli oluşturmasını sorguluyoruz.
İslâmcı kalemlerin meseleye yolsuzluk değil de bir iktidar sorunu olarak bakmaları bu yüzden tutarlı. Yolsuzluk soruşturması ile doğrudan siyasal İslâm projesi çöküyor; geriye sağlam bir miras değil sadece elli yılın boşa giden emekleri kalıyor."