BIST 9.916
DOLAR 35,16
EURO 36,61
ALTIN 2.962,20
HABER /  GÜNCEL

Zaman yazarı Türköne isyan etti!

Mümtazer Türköne yolsuzluk operasyonları için Başbakan Erdoğan'a "Kangren kolu kes" çağrısında bulundu.

Abone ol

Yolsuzluk iddiasıyla başlayan operasyon gündeme bomba gibi düşmüştü. Bazı isimler hedefin siyası olduğunu ifade ederken bazıları da bunun yolsuzluk yapanların temizlenmesi için fırsat olduğunu söyledi.

Zaman si yazarı Mümtazer Türköne Gemi hızla su alıyor başlıklı yazısında Türkiye'nin durumu için Erdoğan'a çağrıda bulundu:  Bakanlarına veya partine değil, Türkiye'ye sahip çık!

Türköne yazısında Türkiye'yi gemiye benzeterek geminin su aldığını ve acil önlem alınması gerektiğini söyledi:

Kaptanın marifetinin fırtınalı denizde belli olması, Başbakan'ın sık kullandığı bir benzetme idi.

GEMİ SU ALIYOR! 

Fırtına dehşetli, üstelik tam gövdeden bir torpil yemiş olan gemi hızla su alıyor. Siyasî maharetinin tam bu krizde hükmünü yürütmesi lâzım; ancak Başbakan kilitlenmiş görünüyor. Teşbihleri gerçeğe uygun yapalım. Su alan gemi Türkiye, hükümet değil. Bir hükümet gider, yenisi gelir. Ülkenin kayıplarını telafi etmek için millet bedel ödeyecek.

BAŞBAKAN HATA YAPIYOR 

Başbakan, bütün siyasî kariyeri boyunca kendisine hiç yakıştırılmayacak bir hatada ayak diriyor. Zan altında bulunan Bakan, kendisini soruşturacak olan polisleri kıyma makinesinden geçiriyor. Çürük elmaları ayıklamak Başbakan'ın görevi; tersine onları yetkili pozisyonda tutmak çok ağır bir sorumluluk. Başbakan'ın savunma argümanlarının tamamı yanlış. "Neden haber vermediler" tepkisi ile başlayan savunma hatası, aynı şekilde devam ediyor. Savcı emrinde soruşturma yürüten polislerin haber vermesi kanunen suç teşkil ediyordu. Doğrudan İçişleri Bakanı'nı hedef alan bir soruşturmayı, ona haber vermek hangi akla uyar? "Dış mihraklar", "kirli ittifak", "devlet içinde çete" argümanlarının iki zayıf tarafı var. Birincisi, 11 yıldır devleti yöneten hükümet, ülkenin asayiş ve güvenliğini emanet ettiği polis kadrolarını "çete" olmakla itham ediyor. O zaman biz kime güveneceğiz? İkincisinin hiç mazur görülecek bir tarafı yok: "Velev ki" yolsuzluk soruşturması dış mihrakların marifeti; o zaman yolsuzlukları sineye mi çekeceğiz? "Dış mihrakların ve çetelerin" teşhir ettiği yolsuzluklara "sayılmaz" mı diyeceğiz?

KANGREN KOLU KESİP AT

Gemi yalpalıyor. Kaptan sakin bir limana ilerlemek yerine fırtınanın tam merkezinde kalmakta ısrar ediyor. Doğrusu, kangren olan kolu kesip atmak. "Soruşturma devam ediyor" diyerek, elinde güç bulunduranlar masumiyet karinesine sığınamaz.

TARAF OLMAMALI 

Sert tartışmalar, sert kutuplaşmalar getiriyor. Taraf olmaya gerek yok; bu konu sadece haktan hukuktan yana olunacak bir durum. Sağduyu, gerçeğin ortaya çıkmasını emrediyor. Yolsuzluk yapan kulağından tutulacak ve cezasını çekecek; AK Parti varsa safralarından kurtulup yoluna devam etsin. Bu tartışmayı, parti aidiyetleri üzerinden sürdürmek ortak değerlerimize zarar verir. Rüşvet alındı mı? Yolsuzluk yapıldı mı? Bilmiyoruz. Adli kolluk yönetmeliği değişikliği gibi adımlar, Hükümet'in bu iddiaların üzerine gidilmesini engellemek için akla zarar işler yaptığını gösteriyor.

Türkiye "ameliyat yapılan bir ülke" haline gelmemeli. "Dış mihraklar, bakanlara rüşvet dağıtarak Türkiye'de ameliyat yaptılar" argümanını, "rüşvet almasalardı ve bu operasyonu yaptırmasalardı" cevabı çürütmek için yeterli değil mi?

BAKANLARINA DEĞİL TÜRKİYE'YE SAHİP ÇIK 

Hükümetin yaklaşımı, soruşturmanın ötesinde Türkiye'nin hassas dengelerini sarsan ilave bir faktöre dönüşüyor. Başbakan için doğru tek ölçü var: Bakanlarına veya partisine değil, yönettiği Türkiye'ye sahip çıkmak. Su alan gemi Türkiye çünkü.