Zaman yazarı Ali Ünal, bugünkü yazısında zor günler geçiren cemaat mensuplarına 'dayanın' mesajı verdi.
Abone olEmniyetteki paralel yapılanmaya yönelik operasyanlar, Bank Asya'ya el konulması, Gülen için kırmız bülten çıkarılma hazırlığı... Hükümet cemaat kavgasında sıkıntılı günler geçiren Gülen taraftarları çıkış yolu arıyor.
Cemaatin medyadaki sesi olan Zaman'ın köşe yazarlarından Ali Ünal, "Sinek gücünde bile değillerdir" başlıklı bugünkü yazısında Uhud Savaşı'nda ganimet için mevzisini terkeden okçuları hatırlattı. Yazar, kendilerine karşı mücadele edenlere de yüklenmeyi ihmal etmedi:
SİNEK KADAR DAHİ GÜÇLERİ YOKTUR
"Mü’min, üzerine düşen bu vazifeleri hakkıyla yerine getirip, neticeyi tamamen Allah’tan bekler, Allah’tan bilir, netice adına kendisine en küçük bir pay çıkarmaz ve O’nun yarattığı her neticeyi hayır kabûl eder. Müslümanlık iddiasında olsunlar veya olmasınlar kendi güç ve iktidarlarını putlaştıranların tegallüpleri, galibiyet gibi görünen zahirî başarıları geçici ve aldatıcı az bir faydalanma olduğu gibi, aslında onların sinek kadar dahi güçleri yoktur."
TEPEDE GEDİK AÇMAYIN
Müminlere vazifelerini hatırlatan Kur'an'dan bazı ayetlere yer veren yazar, yazısına şöyle devam ediyor:
"Merhum Necip Fazıl’ın ifadesiyle Kaf Dağı’ndan daha ağır olmanın da ötesinde, göklerin, yerin ve bütün dağların yüklenmekten kaçındığı ve Hz. Âdem’den (a.s.) beri peygamberlerden ve onların mirasçılarından devredegelen bir emaneti ve onu gelecek nesillere devretme vazifesini yüklenen bir topluluğu bağlayan, sadece bu Kur’ânî gerçeklerdir. Dolayısıyla emanetçi, reaksiyoner bir tavırla başkalarının yaptığıyla meşgul olmadan, bütün himmet ve enerjisini tamir ve inşa, yani müsbet harekete sarf etmek ve özellikle en masum ve mazlum olduğu bir meselede boğazına basıldığı hengâmda kendisini bu noktada, bir de sadece mevcut hengâmda değil, her zaman için sadece şu iki endam aynası önünde muhasebeye çekmek mevkiindedir: (1) Allah ile münasebet. (2) Hizmet düsturlarına tam riayet. Ve bu iki endam aynasında kendisini sürekli muhasebe ederken, her kardeşini, her müessesesini, her kuruluşunu bir “Okçular Tepesi” gibi görmeli ve ona göre de müdafaada bulunmalı, bu tepede gedik açılmasına sebep olabilecek davranış ve ihmallerden de kaçınmalıdır."