Kürt ve Alevi kimliğiyle tanınan şair-yazar Bejan Matur, üniversite yıllarında yaşadığı işkenceyi ilk kez anlattı.
Abone olKürt ve Alevi kimliğiyle tanınan şair-yazar Bejan Matur, üniversite yıllarında yaşadığı işkenceyi ilk kez anlattı.
Avrupa'dan Kandil'e uzanarak PKK'lılarla yaptığı görüşmeleri görüşmeleri "Dağın Ardına Bakmak" adlı kitapta toplayan Matur, Kürt sorunun kendi hayatına yansımalarını Radikal'e anlattı.
Üniversite yıllarında yaşadıklarını "İncecik bir bluzla emniyete gittim, 1 yıl hapis yattım" sözleriyle anlatan Matur, "Dağın Ardına Bakmak" kitabını yazmasının ardındaki öyküyü bakın nasıl anlattı:
"Boynumun borcu gibi. Kürt meselesini yazmak zorunluluk gibiydi. Canım yanıyordu çünkü. Ocağımıza ateş düşmüştü. Eleştirildiğim de oluyor. "Kürt meselesinden mi ibaretsin" diyorlar. Elbette değilim. Ama bu kadar can yakan bir konu varken başka konularda kalem oynatmak bana doğru görünmüyor. Milyonlarca insandan oluşan bir organizasyon. Çok iyi bildiğim bir hikâyeyi anlatmaktı derdim. Ve anlamak tabii."
36 GÜNÜ ENMİYETTE GEÇİRDİM
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğrenciyken yaşadıklarının bir kısmını paylaşan Matur,yaşadığı travmayı "Bunları anlatmak benim için kolay değil. Ağlamadan anlatabildiğim bir gün belki denerim" sözleriyle özetledi ve şöyle devam etti:
"19 yaşında Ankara Hukuk'ta talebeyken. Büyük bir operasyon yapıldı Kürt öğrencilere yönelik. Toplam 36 günü emniyette geçti. İşkence vs... Ortaokuldan itibaren kimliğine sahip çıkan bir çocuktum, Kürt'üm, Aleviyim derdim. Din dersine girmemiz istenirdi, hocayla tartışırdım. Fakülteye o birikimle gittim. Bizimle ilgili yapılan operasyon ilkti. Ankara genelinde yüzlerce Kürt öğrenci alındı. Ağar dönemiydi."
İNCECİK BİR BLUZLA GİTTİM
"Yurttan. İncecik bir bluzla gittim emniyete. Yazlık bir sandalet, kot pantolon üzerimde. 'Nasılsa bırakırlar' diye düşündüm. Bir yıl sonra çıkabildim.. Nihayetinde beraat ettim. Gözaltına alınan yüzlerce kişiden sadece bir kişi ceza aldı. Bütün iddialar çürüdü. Cezaevindeyken nasılsa bir gün çıkacağımı bildiğim için sınav hakkımı kullanmak istedim. Fakülteye bir gidişim var ki... Sabah uyandırıldım. Kapıda bir yüzbaşı, dört asker, iki erkek gardiyan, bir kadın gardiyan. Hepsi beni koruyor! Cezaevi aracını fakültenin önünde durdurdular. Elimde kelepçe, sağımda solumda askerler. Bütün arkadaşlarım, tanıdıklarım toplanmışlar. Herkes şok içinde bakakaldı. O bakış zihnimde kazınmıştır. Sınav izni çıkmıştı ama askerler benimle salona girmek isteyince, Rektör izin vermedi. Beraat ettikten sonra da fakülteye gitmek içimden gelmedi. Bir sene okula gitmedi. O sene cezaevinden çıktıktan sonra depresyona girdiğim senedir. O inzivada yüzlerce defter doldurdum ve hepsini yaktım sonra."
ÇOCUKLUK ARKADAŞI KANDİL'DE
Kandil'de kaldığı sürede çocukluk arkadaşlarından biriyle de karşılaşan Matur, bakın bu karşılaşmayı nasıl anlatıyor...
19 YILDIR DAĞDAYDI
"19 yıldır dağdaydı. Ölüm haberini almaktan korkuyordum. Birden karşıma çıktı. Görür görmez tanıdım, sarıldık. Değişmişti. Fazla konuşmadık. Uzun uzun ona baktım; hâlâ yaşıyor oluşuna hayret ve şükranla. Kandil'dekilerle kişisel hikayelerini konuşmadım. Seçimleri o kadar net ki. Bir hikayeyi anlatmak için mesafe gerekiyor. Bana bu kitabı yaptıran o mesafedir belki. Bu toplumun dilini konuşan, hassasiyetlerini bilen biri olduğumu zannediyorum. Yoksa aşırı özdeşleşme ve propaganda ile kelimelerin manasını kaybederdim. Çocukken de öyleydi. İlkokuldan önce Türkçe öğrenmiştim. Sınıfta arkadaşlarımın ne dediğini öğretmene çoğunlukla aktarmak zorunda kalırdım. Belki de bir tercüman oluş bu. Yaşanan büyük acının kelimelerini bu tarafa aktarma ihtiyacı."
RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...