Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç, bugünkü köşesinde Ahiret inancını yazdı. Yazının satır araları ise mesajlarla doluydu...
Abone olZaman gazetesi yazarı Ali Bulaç, 'Niçin Ahiret?' başlıklı bugünkü yazısında isim vermeden hükümete 'Ahiret' hatırlatması yaptı.
Yazısında 'Mekkeli Müşrikler'in durumuna gönderme yapan Ali Bulaç, yazısını "Ahiret, onu yalanlayanların, hukuktan kaçanların, suçlarını örtbas edenlerin utanç içinde olacakları, suç aleti olarak kullandıkları organlarının aleyhlerinde şahitlik edeceği yerdir" uyarısıyla bitirdi.
Bulaç'ın yazısından öne çıkan bölümler şöyle:
"Ahiret inancı olan hak yemez. Bunun yaşadığımız gündelik hayatımızda örneklerine tanık olabiliyoruz. Hak ve hukuk ihlal edenler, dünyada yapıp ettiklerinin hesabını vermekten kaçınıyorlar. Siyasi iktidarın gücü, hukuk mevzuatı, sosyal ve ekonomik avantajlar, tevarüs edilen veya sonradan ortaya çıkan eşitsizlikler onların lehine işliyorsa, dünyada yapıp ettiklerinin sonuna kadar yanlarında kâr kalmasını istiyorlar.
Mekkeli müşrikler böyleydi ve Allah’ın varlığına inanıyor olmalarına rağmen ölümden sonra yapıp ettiklerinden dolayı sorguya çekilmek istemiyorlar, bu yüzden ahireti inkâr ediyorlardı.
Paradoks şuydu ki, bir yandan Allah’ın varlığına inanıyorlardı, diğer yandan Allah’ın yapıp ettiklerine karışmadığını, onları sorguya çekmek üzere öldükten sonra diriltmeyeceğini söylüyorlardı. Allah, bu temelsiz iddiayı reddedip ölümden sonra dirilişi kendisi üzerine “hak olan bir vait” olarak yazdığını, yani mutlaka onları dirilteceğini, bunda en ufak bir tereddüdün bulunmaması gerektiğini belirtmektedir (16/Nahl, 38).
... Hakikatin kendini apaçık olarak ifşa edeceği yer ahirettir.
Bir başka açıdan dünyada süren adaletsizliklerin mahza adaletle son bulacağı, hakkı gaspedilenlerin, ezilenlerin, dışlananların, baskı ve zulüm altında yaşayanların haklarını alacağı, yani tam adaletin tesis edileceği ahiretteki büyük mahkemedir (mahkeme-i kübra).
...
Kısaca ahiret zaruridir ve eğer hakikaten Allah ve ahiret olmasaydı dünya hayatı gerçekten çekilemez olurdu. Kim kime güç yetirebilirse güç yetirir, kim neyi azami olarak lezzet ve haz olarak alabilirse salt lezzet ve hazzın, iştah ve şehvetin peşine takılır, toplumsal hayatın kendisi sorumsuz hayvanların yaşadığı ormana dönerdi.
Ahiret, onu yalanlayanların, hukuktan kaçanların, suçlarını örtbas edenlerin utanç içinde olacakları, suç aleti olarak kullandıkları organlarının aleyhlerinde şahitlik edeceği yerdir.