Zaman gazetesine konuşan görev yeri değişen polisler ailelerinin bile kendilerine inanmadığı için isyan etti.
Abone olZaman si 17 Aralık operasyon sonrası görev yeri değişen polislerle görüştü. Gezi'de 'destan yazdılar' denilen şimdi 'örgüt üyesi' denilen polislere faturanın kesilmesini eleştirdi. İşte o polislerin görüşlerinden bazıları....
Polis 1: Kaçakçılık birimleri en az bir sene iptal
18 yıllık memur P1, Ankara Organize Suçlarla Mücadele Müdürlüğü’nde çalışır ve operasyonun Ankara ayağını takip eden birim içindedir. Bu yüzden yerinin değiştirilmesi deyim yerindeyse Allah’ın emridir. Organize’deki sekiz yıllık tecrübesi sonrası onun da sonu farksız olur. P1 şu anda yalnızca nöbet tutuyor. Bütün gün boş boş oturduğunu söylüyor. P1’nin verdiği bilgiler, sürece ilişkin tespit ve açıklamaları bir hayli çarpıcı: “Devletin imkânlarıyla yıllarca bir sürü kursa tâbi tutulduk. Aldığımız eğitimler, devletin bizim için harcadığı para ve onca yıllık tecrübemiz heba oldu. Ancak burada asıl tehlike, yerimize atanan kişilerle ilgili. Çoğu sıradan memur. Ayrılmadan önce 3-5 gün birlikte çalışma imkânı bulduk. Kesinlikle Organize’de çalışacak liyakate sahip değiller. Mesleki refleksleri de yok. Oysa bu birimde çalışacak memurun en az bir yıllık tecrübesi olmalı. Kaçakçılık birimlerinde branş diye bir mesele var. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün personel için yayınladığı bir yönerge söz konusu. Buna göre branşlı personelin branş aldığı birimde çalıştırılması zorunludur. Biz branşlı personeliz. Yani kaçakçılığa atandığımızda 3-5 ay içinde yeterli performansı gösterirsek bize kurs verilir, bu kursu başarıyla bitirirsek karşılığında branş alırız ve artık başka birimlerde görevlendirilmeyiz. Bu nedenle bizim genel hizmet kadrosuna atanmamız bu yönergeye göre yapılamaz. Zaten bizim direkt atamamız olmadı, geçici görevle atama yaptılar. Kadromuz yine Kaçakçılık’ta gösteriliyor ama geçici görevle karakollara atandık. Geçici görevle atamanın şartı ise ihtiyaç duyulan birime gönderilecek personelin çalıştığı yerde herhangi bir aksaklığa meydan vermemek şartıyla görevlendirme yapılması. Türkiye’deki bütün Kaçakçılık şubeleri için söyleyeyim elimizde süre gelen işlerimiz vardı ama tayinimiz çıkana kadar bir ay çalışamadık. Bizlere hiçbir evrak tanzim edilmedi. Yerimize gelen arkadaşların işi öğrenip çalışmaya başlaması da en az bir seneyi bulur. Bu demek oluyor ki Türkiye’de kaçakçılık şubeleri en az bir sene iptal oldu. Bir de 35 yaş şartı var. Buna göre 35 yaşından gün almamış personeller Kaçakçılık birimlerine geçebilir. Yerimize geçenlerin birçoğu emekliliği gelmiş arkadaşlar.” P1, taltiflerin yalnızca cemaate mensup memurlara dağıtıldığı konusuna da açıklık getiriyor: “Eğer öyle bir iddia varsa Emniyet’in tamamı cemaatçi demektir. Zira taltifin şartları, yönetmeliği var. Kimse kafasına göre dağıtamaz. Önce şunu açıklayayım. Taltifi sıradan polislere verilmez. Yani hırsızı yakaladı diye polis ödüllendirilmez. Çünkü hırsızı yakalamak zaten polisin asli görevidir. Taltifler sadece planlı, projeli, örgütlü dosyalarla ilgili yapılan çalışmalarda gösterilen başarı, beceri ve performansa göre verilir. Örgütlü suçlara yönelik bu çalışmalar uzun sürer (en az bir sene). Kısaca normal bir polisin harcayacağından çok daha fazla emek ve zaman gerektirir. Peki, bu süreç nasıl işler? Taltif dosyalarını çalışmayı yapan şube müdürlüğü hazırlar, il emniyet müdürüne gönderir, il emniyet müdürü de bütün yardımcılarıyla birlikte dosyaları inceler. Bunlara taltif verilsin veya verilmesin diye dosyaları eler. Elde kalan dosyalar da genel müdürlüğe gönderilir. Genel müdürlükte ikinci bir elemeye tâbi tutulur. Bunu da daire başkanları, genel müdür ve yardımcıları yapar. Yani taltif sadece şubeler tarafından verilemez.”
Polis 2: Ne işte ne evde huzurum var
Operasyon öncesi KOM (Kaçaklık ve Organize Suçlarla Mücadele) Şube’de görev yapan P2, önce ilçe emniyete gönderilir, bir hafta sonra karakola, oradan da devriye ekiplerine verilir. Üç haftada üç kez görev yeri değiştirilen P2, henüz birkaç aylık evli. Görev yeri bu kadar kısa sürede üç kez değişince çalışma sistemi de altüst olur. Doktor olan eşiyle nöbet saatleri bir türlü denk gelmeyince aynı evde birbirlerini zor görür hale gelirler. Stres ve motivasyonsuzluk karı koca arasında ciddi tartışmalara neden olur. Yaşadıklarını şu şekilde anlatıyor: “Operasyondan bîhaberdik ama hiçbir gerekçe gösterilmeden görevimizden olduk. İstanbul’da yapılan atamalarda bir ölçü yok. Yerinin değişmesi için eski olması yeterli. KOM şubenin yüzde 99’u değiştirildi. Her gün ‘Bugün acaba nereye gönderileceğim?’ psikolojisiyle işe gidiyorum. Önümü göremez haldeyim. Ne evde ne işte huzurum var. Her yer dar geliyor. Bu böyle gitmez, hukuken hakkımı arayayım dedim. Bunu yapanların doğuya sürüldüğünü duyunca vazgeçtim.”
Polis 3: Eşim bile benden şüphe duyuyor
“Neredeyse suç işlediğime kendim bile inanacağım.” Organize Şube’den P3’nin ağzından dökülen cümlelerden yalnızca bu bile içinde bulunduğu psikolojik durumu özetlemeye yetiyor. Devamını kendinden dinleyelim: “Ankara Organize 140 kişiydi. 100’ümüzün tayini çıktı. Geriye kalan 40 kişi samimi arkadaşlarımızdı. Şimdi hiçbiri ne arıyor ne soruyor. Biz aradığımızda ise telefonlarımızın dinlendiğini düşündükleri için açmıyorlar. Şu anki mesai arkadaşlarım da mecbur kalmadıkça ‘paralelci’ olarak algılanmamak için asla yanımıza gelmiyor, konuşmuyorlar. Bir konu hakkında görüş beyan etmeye görelim. Hemen siz zaten paralelcisiniz diyorlar. Bu baskı ve stres ile işimi nasıl yapabilirim? Devlet nerede görev verirse orada işimizi yaparız. Ancak arkadaşlarımızın bu tarz tavırları yeni görev yerlerimize adapte olmamızı zorlaştırıyor. En kötüsü de eşim, annem ve babamın bile ara sıra ‘Gerçekten bir şey yapmadın değil mi?’ diye sorması. Bu durum boynumu inanılmaz derecede büküyor. Biz işimizi yaptık, rüşvetçileri, yolsuzluk yapanları yakaladık ama vatan haini, yaramaz adam, örgüt üyesi olarak yaftalandık. ‘Devleti zor durumda bıraktınız.’ diyorlar. Kanunlar devleti zor bırakır mı bırakmaz mı’ya göre uygulanmaz ki... Ortada bir suç varsa kanun devreye girer, polis işini yapar.