BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Zaman Ankara Temsilcisinden operasyon yorumu!

Zaman Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal 14 Aralık operasyonunu değerlendirdi.

Abone ol

NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA

14 Aralık sabahı cemaat medyasıan yönelik yapılan operasyonda aralarında cemaatin gazetesi Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı'nın da bulunduğu 31 kişi gözaltına alınmıştı.


Zaman Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal, yapılan operasyonu İnternethaber'den Nesrin Yılmaz'a değerlendirdi. Ünal, 14 Aralık'ı demokrasinin kara günü, utanç günü olarak gördüğünü söyledi.

DEMOKRASİNİN UTANÇ GÜNÜ, KARA GÜNÜ

14 aralık günü yapılan operasyonu, demokrasiye, medya özgürlüğüne darbe, demokrasinin kara günü olarak görüyorum, utanç günü olarak görüyorum. Hem içeride, hem dışarıda Türkiye'nin vizyonunu kararttığını düşünüyorum. Türkiye, Avrupa'ya, Brüksel'e doğru yürürken giderek bir Özbekistan bir Suriye benzeri oligarşik bir rejime doğru sürükleniyor. bu yargı tüm bunlarla tescillenmiş oluyor.

TÜRKİYE'NİN HAKETTİĞİ FOTOĞRAF BU DEĞİL

Benim içinde bulunduğum yayın organının temsilcisi, bir numaralı yöneticisi Ekrem Dumanlı da gözaltına alınanlar arasında. Biz, en fazla traja sahip gazeteyiz, Ekrem Bey yıllardır gazetede yönetici konumunda, tanınan biline bir isim. Polis en çok satan gazetenin merkezine geliyor ve Genel Yayın Yönetmenini gözaltına alıyor. Bu fotoğraf Türkiye'nin hakettiği bir fotoğraf değil.

OPERASYON ANKARA'YA DÖNÜK DE YAPILABİLİR 

Belki Ankara'ya dönük de bir operasyon yapılabilir ama kendimiz açısından bir endişe duymuyoruz, bizim verilemeyecek hesabımız yok, bunu Ekrem Bey adına da söylüyorum, kendimize güveniyoruz, suçun kenarından bile dolaşmıyoruz, kanunsuzluğun, illegalitenin kenarında bile durmuyoruz, hesabını verebiliriz, her türlü ithama, soruya cevap verebilecek durumdayız. Biz Türkiye adına, memleketimiz adına üzülüyoruz. Malesef tüm bunlar ülke açısından sağlıklı bir görüntü oluşturmuyor.

AK PARTİ AVRUPA YOLCULUĞUNDAN VAZGEÇTİ

AK Parti, evrensel kriterler, AB standartları vadederek iktidar oldu, AB, Brüksel yolculuğu çok önemliydi. Oradan geldiğimiz nokta, "AB'den de vazgeçebiliriz, kendi işlerine baksınlar" oldu. Bu, malesef çok dramatik bir nokta. Türkiye'de tam üyelik için müzakere tarihi alındığında AB ile müzakerelerle ilgili olumlu adımlar atıldığında bayram ilan edilmişti. AK Parti'nin varlık sebeplerinden birliği AB politikasıydı. Parti 2002'de kurulur kurulmaz, seçimler kazanılır kazanılmaz AK Parti'nin genel başkanı, bugünün Cumhurbaşkanı bütün seyahatlaerini Avrupa başkentlerine yaptı ve AB politikasını deklare etti. Partisinin yüzünün Avrupa'ya dönük olacağını söyledi. Bunlar sözle kalmadı peş peşe paketler çıktı. Ama geldiğimiz noktada Avrupa Birliği yolculuğundan vazgeçildi.

MEVSİM KIŞ, BİZ BU FIRTINAYI BEKLİYORDUK 

17 Aralık'ta karşı operasyon olabileceği bekleniyordu. Havaya baktığınızda mevsim kış. (bunu siyasi anlamda söylüyorum) Ülkenin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. Yağmur, dolu, boran, fırtınaya açık bir iklim var. Özellikle bize, camiaya, gazeteye dönük bir propaganda ile saldırı altındayız. Bu mevsimde, bu kara bulutlarla kaplı dönemde elbette yağmur, fırtına, dolu bekliyorduk. Özellikle 17 Aralık haftası yolsuzluğun, dosyaların konuşulmaması için, yolsuzluğu perdelemek için bunların olacağı bekleniyordu. İktidar elinden gelse 17 Aralık'ı takvimden çıkaracak, operasyonları hatırlamak bile istemiyor, darbe tezini ortaya koyuyor.

BÖYLE BİR ÖRGÜTÜN VARLIĞINDAN HABERİM YOK 

Tahşiye'yi kulağımıza değip geçmiş bir kavram olarak hatırlıyorum, böyle bir örgütün varlığından haberim yok. Dün ve bugün internet sitelerine "bu nedir" diye bakarak birkaç cümlelik bilgi sahibi olabildik. Dosyanın komik ve içinin boş olduğunu düşünüyorum. Senaryo bile dava konusu olabiliyor. Gözaltı kararında "devletin egemenliğini ele geçirmek" gibi enteresan ifadeler var. Böyle bir kavramı ben ilk kez duydum.

HÜSEYİN GÜLERCE'NİN KENDİ DURUŞUDUR 

Hüseyin Gülerce sanırım konuyla ilgili bir yazı yazdığı için gözaltına alındı. Yıllarca birlikte çalıştığımız bir ağabeyimiz. Hüseyin Gülerce'nin kendi düşünceleridir, kendi duruşudur, çok fazla yorum yapmak da istemiyorum, bu benim tarzım değil.