Suç duyurusunun yapılmasının üzerinden 2 yıl 10 ay geçtikten sonra operasyon yapıldı.
Abone olAlmanya bağlantılı Deniz Feneri e.V soruşturmasında, ilk suç duyurusunun yapılmasının üzerinden 2 yıl 10 ay geçtikten sonra ilk operasyon yapıldı.
Ankara Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmada, Zahid Akman ile Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik, Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Karahan ile Finans Müdürü Erdoğan Kara gözaltına alındı.
9 SAAT İFADE VERDİ
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan RTÜK Üyesi Zahid Akman bu sabah adliyeye çıkartıldı. Akman, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcıları Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren'e ifade verdi. Akman'ın ifadesi tam 9 saat sürdü. Akman, savcılıkta kurye iddialarını reddetti ve tekrar emniyete götürüldü.
Almanya'daki Deniz Feneri e.V. davasının Türkiye gündemine gelmesinden sonra, İşçi Partisi'nin 8 Eylül 2008'de yaptığı suç duyurusu üzerine başlatılan Deniz Feneri soruşturması kapsamında Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, Ankara Başsavcılığı 'nın talimatı üzerine, Bayburt Merkeze bağlı Örence köyündeki dayısının evinde gözaltını alındı. Karaman, Bayburt Emniyet Müdürlüğündeki işlemlerinin ardından tarifeli Erzurum uçağıyla Ankara 'ya getirilerek Esenboğa Havalimanı'nda polis ekiplerince teslim alındı.
10 SORUDA DENİZ FENERİ SORUŞTURMASI |
Ana muhalefet partisi CHP'nin her fırsatta dile getirdiği Deniz Feneri soruşturması nasıl başladı? İŞTE 10 SORUDA DENİZ FENERİ SORUŞTURMASI KILAVUZU... |
POLİSİ GÖRÜNCE ŞAŞIRDI
Ankara ve İstanbul 'da eş zamanlı olarak yapılan operasyonlarda ise Akman ve diğer zanlılar gözaltına alındı. Ankara polisinin, sabah erken saatlerinde evine gittiği eski RTÜK Başkanı Akman 'ın karşısında polisi görünce "Hayırdır" diyerek şaşkınlığını dile getirdiği öğrenildi.
TEKER TEKER İFADE VERİYORLAR
Soruşturma kapmasında gözaltına alınanlar Ankara Emniyeti'nde tutulurken soruşturmayı yürüten savcılar Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz zanlıların teker teker ifadesini alıyor. Savcılar tarafından sorgusuna başlanan ilk isim Kanal 7 Finans Müdürü Erdoğan Kara oldu.
KANAL 7 İLE ORTAKLIK İDDİASI
Almanya Frankfurt 'ta merkezi bulunan Deniz Feneri Derneği, Frankfurt savcılığı tarafından 2006'da başlatılan "Kara para aklama ve dolandırıcılık" soruşturması sonunda 2007 'de, derneğe yönelik operasyon düzenlemişti. Operasyon kapsamında Deniz Feneri e.V Derneği'nin yanı sıra, Kanal 7 INT 'in binasında da arama yapılmıştı. Alman savcılarının iddianamesinde 2002 -2007 yılları arasında toplanan 41 milyon 423 bin Euro tutarındaki bağışın sadece yüzde 40'ı yardım için kullanıldığı, yüzde 60'ının ise şirketlere aktarıldığı belirtilmişti. İddianamede ayrıca Deniz Feneri e.V. Derneği'nin bağış paralarının Türkiye'deki Kanal 7 - Deniz Feneri Yardımlaşma Derneği'nin organizasyonuyla dağıtıldığı iddia edilmişti.
DENİZ FENERİ'NE İKİNCİ DAVA ŞOKU |
Deniz Feneri soruşturmasını yürüten Almanya Savcılığı'nın sözcüsü Doris Müller Scheu, Almanya'da başlayacak ikinci dava için Türkiye'deki davanın sonucunu beklediklerini söyledi. HABERİN AYRINTILARI İÇİN TIKLAYIN... |
Almanya'da yapılan yargılama sırasında çok sayıda bağış makbuzunun "sahte" olarak düzenlendiği tespit edilmişti. Yargılama sonucunda Almanya'daki derneğin en son başkanı Mehmet Taşkan ile dernek muhasebecisi Firdevsi Ermiş, İstanbul 'da Kanal 7'nin merkez binasının üçüncü katında bağış makbuzlarının doldurulduğuna ve yapılan bağış miktarlarının gerçeği yansıtmadığına yönelik önemli itiraflarda bulunmuştu. Almanya'daki Deniz Feneri e.V. vurgunun faturasının 40 milyon Euro'yu aştığı mahkeme kararına yansımıştı. Ancak Alman makamlan "Asıl failler Türkiye'de" diye açıklama yapmışlardı.
Almanya'daki dava sırasında çantalarla Türkiye'de Zekeriya Karaman ve İsmail Çelik'e yaklaşık 16 milyon Euro gönderildiği iddia edilmişti. Ayrıca Zekeriya Karaman, İsmail Karahan ve Mustafa Çelik 'in sahibi olduğu Beyaz Holding'e 1.8 milyon Euro'nun transfer edildiği iddia edilmişti.
SAHTE HİSSE DEVRİ
Deniz Feneri e.V.'nin kurucusu Gürhan'ın, Almanya'da tutukluyken, İstanbul 'da hazırlanan sahte bir vekaletnameyle Zekeriya Karaman 'ı vekil tayin ettiği ve aynı gün Gürhan 'ın sahip olduğu Haliç Taşımacılık şirketindeki hisselerinin Kanal 7 Yönetim Kurulu üyesi İsmail Karahan'a devredildiği ortaya çıkmıştı.
İLK RAPOR 18 AYDA
Türkiye'deki Deniz Feneri soruşturmasında ilk dosyanın gelmesi bile tam 8 ay sürmüştü. Dosyaların uzun bir süre tercümesinin beklenmesinin ardından savcılar tanık veya şüpheli sıfatıyla bazı kişilerin ifadesini almışlardı. MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu)'tan alınan raporlarda da yolsuzluğa dair önemli ipuçları yer almıştı. MASAK, Deniz Feneri Derneği soruşturmasını yürüten Ankara Başsavcılığının talimatı ile soruşturmada adı geçen kişilerle ve şirketlerle ilgili raporunu 18 ay sonra tamamlamış ve hesaplarda şüpheli hareketlerini tespit etmişti. Alman makamlarının dolandırıcılığın Türkiye ayağına ilişkin çok sayıda tespitine ve konuyla ilgili ikinci davayı açmasına rağmen Türkiye'deki soruşturmada düne kadar kayda değer bir ilerleme sağlanamamıştı.
17 SAVCIYA YAZI GÖNDERİLMİŞTİ
Soruşturmayı yürüten 3 savcı, soruşturmayla ilgili çalışmaları kapsamında Almanya 'ya gitmiş ve dosyaları incelemişlerdi. Savcıların Almanya'ya giderek dosyayı incelemelerine karar veren Adalet Bakanlığı Almanya'daki Deniz Feneri davasının dosya fotokopisinin 100 bin Euro tutmasını gerekçe göstermişti.
Soruşturmada, dernekten bağış alan kişiler ile bağışın alındığını onaylayan muhtarların talimatla ifadesinin alınmasına karar verilmişti. Almanya'ya giderek soruşturma ve dava dosyasını inceleyen savcılar ifade alınması için 17 ilin bulunduğu, ilçelerle birlikte 60'ı bulan cumhuriyet savcılıklarına yazı yazmıştı.
GECİKMİŞ BİR OPERASYON
Deniz Feneri nedeniyle düzenlenen operasyona siyasilerden temkinli açıklamalar geldi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, RTÜK üyesi Zahid Akman'ın, Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturma kapsamında gözaltına alınmasını, "Gecikmiş bir operasyon" olarak değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, TBMM'ye gelişinde gazetecilerin Akman'ın gözaltına alınmasına ilişkin sorusunu yanıtlarken, bunun "gecikmiş bir operasyon" olduğunu söyledi.
HİÇBİR İLİŞKİMİZ YOK
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise bir gazetecinin Kılıçdaroğlu'nun "gecikmiş bir operasyon" yorumunu anımsatarak, "Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?" diye soru yöneltmesi üzerine "Bilemiyorum. Muhalefet, hangi konuda gecikmiş veya tam zamanında... Neye göre takdir ediyor bilemiyorum ancak bu kişilerin gözaltına alınma kararı bir yargı sürecinin başladığını gösteriyor. Hep beraber süreci takip edeceğiz. İsmi geçen kişilerle bizim en ufak en yakın hiçbir ilişkimiz yoktur" yanıtını verdi. Bir başka soru üzerine, 13 Temmuz itibarıyla iki AK Parti bir de CHP kontenjanından gelen RTÜK üyesinin görev sürelerinin dolduğunu anımsatan Arınç, "Eğer Meclis tatile girmeseydi bunu o zamanlar yapabilecektik. Çünkü 2 ay öncesinden seçim olabiliyor. Şu anda 13 Temmuz'daki boşalmayı takiben eğer Meclis açık kalırsa bu üyelikler için seçim yapacağız. Sonra o üyeler kendi aralarında RTÜK Başkanı'nı seçecekler. Çünkü onun da görev süresi Temmuz'un sonunda galiba doluyor" diye konuştu.