Yüzümüze tüküreceksen, sen tükür kardeşim!
En namussuz erkek dahi sokağa çıkan bu ucubelerin diline düşmeyi haketmiyor. Sokağa çık da bizi lanetleyeceksen sen lanetle...
Yıllardır kadın cinayetlerini, kadınlara yönelik
şiddeti tartışıp duruyoruz.
Şunu kabul edelim
Her birimiz bu meseleyi işimize
geldiği şekilde konuşuyor, istediğimiz yönüyle ele
alıp tartışıyoruz.
Kadına şiddet uygulayan bir ünlüyse, ondan sanki çekirdek çitlerken
yakalanmış gibi bahsediyoruz. Ama sıradan bir vatandaşsa,
siyasetçisiyle sanatçısıyla medyasıyla hep birlikte
çullanıyoruz.
Mesela...
Hayatına giren bütün kadınlar, İbrahim Tatlıses'in kendilerini
hastanelik edercesine dövdüğünü söyledi.
Ne oldu?
Ne söyledik veya ne yazdık bu konuda? Silahlı saldırıya uğradığı
güne kadar başta kadınlar olmak üzere hepimiz ekrana çıktığında
alkışlamıyor muyduk?
Pek çok dizi sanatçısının eşi veya sevgilisi, pek çok gazetecinin
eşi ve çocukları şiddete maruz kaldıklarını
fotoğraflarla belgeleyerek anlattı.
Sonuç?
Hepsi ekranlarda eşi veya sevgilisi rolündeki kadına peri masalı
hikayeleri yaşatan adam rolünde oynamıyor mu? Şiddet uygulayan
gazeteciler hala köşe yazarlığına devam etmiyor mu?
Torunu yaşındaki çocuklarla evlenen sanatçı veya iş
adamlarına "Yaşlı kurt aşık oldu" diye
methiyeler düzerken, aynı şeyi yapan sıradan
vatandaşa "Sübyancı sapık" muamelesi
yapmadık mı?
Yapmaya devam etmiyor muyuz?
Sahi biz kadını sadece kadın olarak, sadece anne olarak görebiliyor
muyuz? Sinema filmlerinde dizilerde, haber kuşaklarında ve dahi
reklamlarda kadına hangi muameleyi yapıyoruz?
Mesela...
Bir çikolata reklamında çikolatayı, çay reklamında ince belli
bardağı, araba reklamında arabayı, giysi reklamında giysiyi
göreniniz var mı?
Seramik reklamında duvara sürtünen, mutfak reklamında fırına frikik
veren, pencere reklamında göğüs dekoltesi pencere kanadından
fazla görünen kadınları görmek çok mu normal bir durum?
"Yatağa erken girdiğinizde çarşaflar şehvetinizi
artırır" diyen sözde hoca ile, yatak reklamında "Bu
yatakta rahatlamanın doruklarına ulaşacaksınız " diyen
şuh kadını kıvrım kıvrım kıvrandıran, yetinmeyip bir de
amuda kaldıran reklamcı arasında ne fark var?
Dürüst olalım abicim!
Biz kadını, cennetin ayaklarının dibine serildiği mukaddes varlık
olarak, anne olarak, kız kardeş veyahut evlat olarak
görmüyoruz.
Onun kadınlığını namus olarak görüyor ancak onun hakkını ve
hukukunu korumayı namus meseli olarak görmüyoruz.
Hadi erkekler kalas, erkekler odun, erkekler öküz diye
geçiştirelim.
Peki ya kadınlar?
Başka kadınlar tarafından ayaklar altına alınan kadınlık onuru,
konusunda çok mu duyarlı bizim kadınlarımız?
Yukarıda saydığım onca kepazeliğe karşı kaç kadın ayaklanmasına
şahit olduk.
Kaç sinema filmine, kaç diziye, kaç reklama itiraz etti
kadınlarımız? "Benim bedenimi seks objesi gibi, bir
porno malzemesi gibi, ucuz bir et parçası gibi
pazarlayamazsın" diyen kaç kadına rastladınız?
Hiç!..
Önceki gün 8 Mart Dünya kadınlar günüydü. İstiklal Caddesi'nde
kadınların kutlama yürüyüşü vardı.
Siz o yürüyüşte yer alan kadınlar arasında başı örtülü, bedeni
tesettürlü kaç kadın gördünüz? Bir asker, bir polis, bir şehit, bir
gazi annesi gördünüz mü?
"Şehvetle baktığın bu beden bir şehidin annesinin
bedenidir" diyen kaç anne gördünüz? "Biz
sıradan kadınlar değiliz. Ömer Halisdemir ve Fethi Sekin
gibi aslanların anneleriyiz" pankartı taşıyan kaç
anneye rastladınız?
Hiç değil mi?
Bunun yerine ne gördünüz peki?
"Diktatör değil, vibratör
istiyoruz", "Ben senin kaburgandan
yaratılmadım, sen benim bilmem neremden
çıktın", "Bacak aramdaki namus değil, bilmem
ne", "Yeşili sev, bilmem nerelerimi
okşa" şeklinde pankartlar taşıyan ve
kendine "kadın" diyen Lut
kavmindekilerin kuzenlerini gördünüz değil mi?
Bu nesli bozuklar mı kadın. Kadın haklarını savunmak kala kala bu
ucubelere mi kaldı diye sorarım.
Ve sorarım.
Bu pankartları taşıyanlardan
herhangi biri bizim kızımız ya da annemiz
olsaydı "Aferin" çeker miydik? Onunla
sokakta göğsümüzü gere gere dolaşır, "Seninle gurur
duyuyorum" der miydik?
Demezdik değil mi?
Utanırdık, yerin dibine geçerdik!
Ama işte mesele burada zaten. Başka kadıncıkların yaptıkları
bu iğrenç eylemler nedeniyle rezil olan kadınlar, olana bitene
ses çıkarmıyor. Karşı eylem yapmıyor, yere düşürülen kadınlık
onurunu ayağa kaldırmak için harekete geçmiyor.
Hal böyle olunca, ortalıkta fahişe gibi dolaşan bu kadıncıklar
yüzünden kadınların ve anneler hak ettikleri hürmeti
görmüyor.
Ben bu ülkenin ar, haya, edep ve namus sahibi kadınlarına
sesleniyorum.
Şunca kadın cinayeti, şunca tecavüz ve taciz yaşanırken ne
bekliyorsun? Sokaklar bu ucubelerin babasının malı mı
kardeşim?
Çıksana sen de...
Kadınlık nasıl olurmuş, kadın hakları nasıl savunulurmuş, erkeğe
adamlık dersi nasıl verilirmiş göstersene...
Kadın hakları savunuculuğunu bu yaratıkların elinden almak için
daha ne kadar bekleyeceksin? Yurdun dört bir yanında katledilen
tecavüze uğrayan mağdur kadınların haklarını savunmak için daha ne
kadar susacaksın?
Yoksa seni sokağa çağıracak bir vakıf veya bir dernek. Sosyal
medya ne güne duruyor.
Yap çağrını, çık sokağa...
En namussuz erkek dahi sokağa çıkan bu
ucubelerin diline düşmeyi hak etmiyor. Sokağa çık da bizi
lanetleyeceksen sen lanetle...
Yüzümüze tüküreceksen, sen tükür kardeşim!
SOSYAL MEDYADA TAKİP
İÇİN:
Twitter: twitter.com/slymnoz
Facebook: facebook.com/suleymanozisik
İnstagram: instagram.com/suleymanozi