BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Yüzde 50 savaşını ilk kim başlattı?

Erdoğan'ın Kasımpaşalı duruşundan ve sert üslubundan çoğu zaman hepimiz şikayet ettik.

Erdoğan'ın Kasımpaşalı duruşundan ve sert üslubundan çoğu  zaman hepimiz şikayet ettik. Her işi takip etme sevdasından, her konuda mutlaka bir iki açıklama yapmasından hep birlikte rahatsız olduğumuz dönemler oldu.

Kimilerine göre Erdoğan bu dil, bu söylemlerle ülkeyi adeta ikiye bölen, ötekileştiren ve ayrıştıran adam oldu.

Peki durum gerçekten böyle mi? "Siz, biz, onlar" ayrımını bu ülkede ilk kez Başbakan Erdoğan mı yaptı?

Eğer bu soruya cevabınız "evet" ise, tüm saygımla söylemek isterim ki gidin bir doktora, hafıza testi yaptırın.

Hatta akıl sağlığınızın yerinde olup olmadığını sorun. O da olmadı, "Ben balık hafızalı mıyım doktor?" diye muhakkak fikrini alın.

"Bunları yapmaya da gerek" yok diyorsanız, o zaman vicdanınızı nerede unuttuğunuzu araştırın.

Çünkü vicdan ve insaf sahipleri bilir ki, bu ülkede giyim kuşamından ötürü, dilinden ve dininden ötürü ayrıştırma Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilk kuruluş yıllarına dayanır.

Eğer yüreğiniz yetiyorsa açın google'ı ve "Dersim katliamı görselleri" bölümüne girin. Orada onbinlerce Alevi'nin suçsuz, günahsız yere nasıl bombalandığını, çırılçıplak soyularak toplama kamplarında nasıl aşağılandığını, nasıl işkencelerden geçirildiklerini kare kare görün. O bombaları Alevi kesimin başına yağdırdığı için müthiş bir keyif aldığını söyleyen Sabiha Gökçen'in ismi havaalanlarına verilirken ötekileştirmeden bahseden oldu mu?

Kabul edelim ki, 80 yıl boyunca "Şeriat geldi geliyor" yalanı sürekli köpürtülerek inançlı kesim ezildi, baskı gördü, horlandı, dışlandı ve ötekileştirildi.  Sadece şapka kanunundan dolayı binlerce alim asıldı, kesildi. Erzurum'da kadınlar bile "Şapka kanunundan" dolayı süngüden, yağlı ilmikten geçirildi.  O ötekileştirme değil miydi?

Adnan Menderes ve arkadaşları suçsuz günahsız yere asılırken dünya ayaklandı da bir siz sustunuz, hatırladınız mı?

80 darbesinde Kenan Evren çoğunluğu sağcı,  milliyetçi olan 5 bin insanı darağaçlarına çekerken,  "Fazla itiraz gelmesin diye arada solcuları da astık" derken olanı biteni vizyona giren bir film gibi izlediniz, unuttunuz mu?

Çok değil, bundan 15 yıl önce bu ülkede başı kapalı kızlarımız eğitim alma heyecanıyla geldikleri okul önlerinde polis tarafından yerlerde sürüklenmedi mi? Eğitim hakları ve hatta yaşam hakları ellerinden alınırken ötekileştirmenin daniskası yapılmadı mı?

O başörtülülerin haklarını savunuyor diye Erbakan'a başbakanlık koridorlarında omuz atılırken... Askeri kanattan bir komutan Erbakan'a, "Pezevenk" derken... Erbakan'ın önüne içmediği rakı dolu bardak asker zoruyla konulup medyaya, "Biz adamı böyle yaparız" pozu verilirken, ötekileştirilmenin hası yapılmadı mı?

İki dağ arasında PKK'lı teröristlerle çatışma halindeyken, inançları gereği Ordu'dan ihraç edildiği haberi alan TSK mensuplarının uğradığı zulme gıkınız çıkmadı. Ordu'dan atılmamak için başörtülü karısını, "Kardeşim ziyaretime gelmiş" diyerek tanıtmak zorunda kalan rütbelilerin açlığa ve sefalete sürüklenmesi ötekileştirme değil miydi?

Peki; Şehit olan oğlunun şehadet madalyasını almak için geldiği orduevinin kapısında başında başörtüsü var diye içeri alınmayan annelere çifte acı yaşatılması ötekileştirme değil miydi?

Askeri lojmanların bulunduğu alanlardaki kantin kapılarına, "Köpek giremez, türbanlı giremez" şeklindeki uyarı levhaları asanlar hiç mi ötekileştirmedi bu halkı?

Bugünlere gelmemi mi istiyorsunuz.

Hay hay!

Anlatayım.

Başbakan daha İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda, "Muhtar dahi olamayacak adam Belediye Başkanı oldu" haberleri birbirini izledi.. Erdoğan'ın dini inancının sorgulandığı haberlerde sırf Kur-an'ı Kerim okuyor diye, "İstanbul'un İmamı" manşeti atılırken siz keyif içinde izlediniz mi?

Evet...

Ulusal medyanın kelli felli yazarlarından biri, ilk seçimde yüzde 34 oy alan AK Parti'ye oy verenlere "Bidon kafalı" diye hakaret ederken siz onun yazdıklarından zevk aldınız mı?

Evet...

Bir başka yazar, yine aynı seçmeni "Göbeğini kaşıyan adam" olarak aşağılayıp ötekileştirirken, siz yine zevk içinde eşlik ettiniz mi?

Evet...

Bir başka yazar, Erdoğan'a oy verenleri "Makarna ve kömür" karşılığında iradesini ve oyunu satan mahlukat olarak yorumlarken siz onu da alkışladınız mı?

Evet...

Hürriyet'in aynı zamanda Basın Konseyi Başkanı olan yazarı, "Bunlar menfaatleri için bırakın ülkeyi, anasını bile satar" derken sizin keyfinize diyecek yoktu. O yazarı Milletvekili adayı olarak gösteren partiyi ayinler, törenler, şölenler eşliğinde kutlayıp, kutsadınız mı?

Evet...

Erdoğan'a oy veren başörtülü kadınları aşağılamak için domuzun başına başörtüsü bağlayan yazar/çizer takımını avuçlarınız kızarıncaya kadar alkışladınız mı?

Evet...

"Benim oyumla, AK Parti'ye oy veren cahilin oyu bir mi sayılacak" diyerek halkın yüzde 49'unu kendinden aşağıda gören zihniyetle gurur duydunuz mu?

Evet...

Ya bugün...

Bugün ne yapıyorsunuz?

Bölücü tüm terör örgütleriyle elele, kolkola, kucak kucağa beraber sokaklarda meşru yollardan iktidara gelmiş hükümeti devirme planları yapmıyor musunuz? Şehit düşen polisin ardından sevinçten tepinirken, ölen terör örgütü mensubu için yas tutmuyor musunuz?

Evet...

Erdoğan'ın ölmüş annesine koro halinde küfredenlere, "Erdoğan 3. Köprünün adını Emine koy. Gelen giden üstünden geçsin" diyenlere, "O..spu çocuğu Tayyip Erdoğan" diyenlere kol kanat geriyor musunuz?

Evet...

Sizin vandallığınıza göz yummayan polise, "Tayyip'in köpekleri" diyor musunuz? Askeri bölgelerin önüne gidip, "Asker polisin anasını s.k" diye yine anırarak sesleniyor musunuz?

Evet...

Sizinle birlikte sokaklara çıkmayanlara, "Yakmayın, yıkmayın" diyenlere ağzınızdan salyalar saçarak küfürler, hakaretler ediyor musunuz? Onların araçlarını evlerini yakıyor musunuz?


Evet...

Dağda yol kesen, yakan, yıkan PKK'ya lanetler okuyan siz, bugün şehirde yol kesiyor, barikatlar kurup parti binalarını, belediye otobüslerini yakıp yıkıyor musunuz? Kaldırım taşlarını söküyor, esnafın dükkanlarını yağmalıyor musunuz?

Evet...

Daha düne kadar, çocuklarına en masumane duygularla "Kıro" (Çocuk) diye seslenen Kürtleri "kro" diyerek aşağılarken... Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan her Kürt'ü PKK'lı ilan edip, ölen her Kürt vatandaşı için şerefe kadeh kaldırırken, bugün Lice'de ölen bir Kürt için timsah gözyaşları döküyor musunuz? 

Evet...

Illallah sizden arkadaş!

Hem bunları yapacaksınız, hem de "Erdoğan bölücülük yapıyor. Kendisine oy vermeyenleri ötekileştiriyor. Baksanıza bize 'çapulcu' diyerek hakaret ediyor" diyeceksiniz.

Hiç öyle kendinize sütten çıkmış ak kaşık muamelesi yapmayın, komik oluyorsunuz. 

Yazıya başlarken de dedim ya!

Evet Erdoğan'ı bu ötekileştirme dilinden dolayı kınayalım, eleştirelim.

Ama kabul edin.

Bu savaşı başlatan da, ısrarla ve inatla devam ettiren de siz oldunuz daima... Erdoğan bugün ötekileştirici dil kullanıyorsa ona bu dili öğreten sizden başkası değil. ..

Erdoğan'ın yaptığı biraz da 10 buçuk yıldır kendisine ve seçmenine edilen küfür ve hakaretleri sahiplerine iade etmek.