BIST 9.725
DOLAR 35,19
EURO 36,77
ALTIN 2.967,22

AK Parti eğer bunları yapmazsa....

Eski seçimlerde Kılıçdaroğlu'na yenildiğini kabul ettirmek 5 günümüzü alıyordu. Hamdolsun o da yavaş yavaş düzeliyor.

1 Kasım’ın tek kazanan partisinin AK Parti olduğunu cemi cümle alem kabul ediyor.

Buna muhalif parti liderleri de dahil.

Eski seçimlerde Kılıçdaroğlu'na yenildiğini kabul ettirmek 5 günümüzü alıyordu. Hamdolsun o da yavaş yavaş düzeliyor. Gerçi son iki seçimde aynı oyu alıp yerinde patinaj yapmasını bir başarı olarak yorumladı ama zamanla o da düzelecek.

Seçim gecesi Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, "Seçimlerden büyük bir zaferle çıktık" demişlerdi.

Benim işim birilerini pışpışlamak değil. Gördüğüm mayınlı alanları haber vermek ve milletin umudu olan partiyi dinamitlemeye çalışanlara karşı o partiyi uyarmak!

Bahçeli'yi ne kadar anlatsak az. Fırıncılar odası bir yıl izinsiz çalışsa, AK Parti'ye bu kadar ekmek çıkaramazdı.

Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı'nın yolunu açtı. 7 Haziran sonrası AK Parti'nin Meclis Başkanlığı seçimini kazanmasını sağladı. Bu seçimlerde yaptığı kıyağı anlatmaya cümleler yetmez.

Şimdi gelelim asıl meseleye...

AK Parti’nin Meclis çoğunluğunu kaybettiği 7 Haziran gecesi Başbakan Ahmet Davutoğlu yaptığı balkon konuşmasında “Mesajı aldık” demişti. Bununla da yetinmemiş, "İlk günkü aşkla" sloganıyla "Öze dönüş"ün teminatını vermişti.

Bu sözler, seçmenin AK Parti'ye yeni bir kredi açmasına neden oldu. Bazı AK Partili kardeşlerim kabul etmese de 1 Kasım seçimlerinde gelen yüzde 8'lik oylar emanettir.

1 Kasım'dan sonra AK Parti seçmenleri benden seçimin nasıl kazanıldığına dair destansı yazılar yazmamı bekledi.

"Şu başarıyı sen iyi yazarsın" diyerek gazlayanlar da oldu ama doğrusunu söylemek gerekirse içimden yazmak gelmedi.

Çünkü benim işim birilerini pışpışlamak değil. Gördüğüm mayınlı alanları haber vermek ve milletin umudu olan partiyi dinamitlemeye çalışanlara karşı o partiyi uyarmak!

Bana düşen iş bu!..

Altını çizerek anlatmaya çalıştığım şey ise şu:

7 Haziran'da muhalefet partilerine kredi açan seçmen, verilen sözlerin yerine getirilmediğini görünce desteğini hemen geri çekti. Bir daha 7 Haziran benzeri facialar yaşamamak için sevinç naraları atmayı bırakıp, kendimize şu soruyu sormamız gerekiyor:

"Biz mi kazandık, yoksa onlar mı kaybetti?"

Canımızı yaksa da bu sorunun cevabını samimiyetle vermemiz gerekiyor. Hepimiz iyi bilmeliyiz ki AK Parti'ye yeni bir kredi açan seçmen, bundan sonra verilen sözlerin yerine getirilip getirilmeyeceğini ısrarla, ama ısrarla takip edecek.

Şu anda PKK, DAİŞ, DHKP-C ve Paralel Yapı'ya karşı yürütülen etkin mücadele toplumun geniş kesimleri tarafından büyük destek görüyor.

Bu konuda söylenecek tek bir laf yok!

Başbakan Ahmet Davutoğlu seçim gecesi yaptığı balkon konuşmasında  ülkeyi kutuplaştırmadan, ötekileştirmeden gerilimden çıkaracağını vaadetti. Mevlana üzerinden verdiği mesajlarda nefret değil, sevgi tohumları ekerek kardeşliğimizi yeniden temin edeceğini söyledi.

Bu itiraz edecek Allah'ın bir kulu da yok.

Ancak "İlk günkü aşkla, öze dönüş" sözünün de yerine getirilmesi gerekiyor.

'Biz mi kazandık, yoksa onlar mı kaybetti? Bir daha 7 Haziran benzeri facialar yaşamamak için sevinç naraları atmayı bırakıp, kendimize bu soruyu sormamız gerekiyor.

"AK Parti'nin içinde olup yanında olmayan" isimlerin, partinin içine sızan gerçek paralel yapı mensuplarının, makam ve mevki ihtirasıyla suçsuz günahsız insanları "Paralelci" diyerek yaftalayan cellatların...

Paçalarından kibir akan, millete üst perdeden ve buyurgan bir edayla konuşan, mücahit davasından ziyade müteahhit davası güden isimlerin...

Partiye sırf menfaat için gelip emektar dava erlerini dışlayanların, parti için canını verme noktasındaki insanları küstürenlerin...

Partiye geldikten sonra devasa alışveriş merkezlerinde dükkan sahibi olanların, sıradan ve beş parasız biriyken, danışman olduktan sonra trilyonluk rezidans alanların, çulsuzken bir anda lüks marinalarda paha biçilemez dükkan sahibi olanların...

Medyada yer alıp AK parti'yi eleştirenlere, "Sıra size gelecek, sizi de eze eze yöneteceğiz" diye intikam narası atanların, "Nasıl koyduk, nasıl geçirdik" diyerek  diğer parti mensuplarını aşağılayanların, sevgi ve kardeşlik yerine nefret ve düşmanlık dili kullananların bir an önce partiden dışlanması gerekiyor.

Dedim ya...

Belki şu an yaptığım bu uyarılar AK Parti seçmeninin sevincine gölge düşürecek. Ama benim işim 7 Haziran benzeri bir facia yaşanmaması için uyarmak.

Hoşunuza gitse de gitmese de bunu yapmaya devam edeceğim...

Seçimden hemen sonra ortaya çıkıp "Seni Başkan yaptıracağız" diye inatlaşan arkadaşlar. Bilin ki bunu yaparak Erdoğan'a kötülüğün en büyüğünü yapıyorsunuz.

SENİ BAŞKAN YAPTIRACAĞIZ DİYENLER

Seçimden hemen sonra ortaya çıkıp "Seni Başkan yaptıracağız" diye inatlaşan arkadaşlar.

Bilin ki bunu yaparak Erdoğan'a kötülüğün en büyüğünü yapıyorsunuz. Başkanlık dendiğinde bazı seçmenlerin aklına federasyon ve bölünme geliyor. Kimileri ise başkanlık sisteminin diktatörlüğü beraberinde getireceğine inanıyor.

Eğer amaç Erdoğan'ı başkan yaptırmaksa, bunun yolu inat değil. Tıpkı 1 Kasım seçimleri öncesinde yaptığınız gibi, 3 ay sonra yeni bir seçim varmış gibi kapı kapı dolaşarak meramınızı millete anlatın.

Nasıl bir başkanlık sistemine geçeceğimizi halka iyi anlatamadığınız sürece attığınız "Seni başkan yaptıracağız" naraları Erdoğan'ı gözden düşürmekten öteye gitmiyor!

Bunu yapmayın!