AK Parti eğer bunları yapmazsa....
Eski seçimlerde Kılıçdaroğlu'na yenildiğini kabul ettirmek 5 günümüzü alıyordu. Hamdolsun o da yavaş yavaş düzeliyor.
1 Kasım’ın tek kazanan partisinin AK Parti olduğunu
cemi cümle alem kabul ediyor.
Buna muhalif parti liderleri de dahil.
Eski seçimlerde Kılıçdaroğlu'na yenildiğini kabul ettirmek 5
günümüzü alıyordu. Hamdolsun o da yavaş yavaş düzeliyor. Gerçi son
iki seçimde aynı oyu alıp yerinde patinaj yapmasını bir başarı
olarak yorumladı ama zamanla o da düzelecek.
Seçim gecesi Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ,
"Seçimlerden büyük bir zaferle çıktık"
demişlerdi.
Bahçeli'yi ne kadar anlatsak az. Fırıncılar odası bir
yıl izinsiz çalışsa, AK Parti'ye bu kadar ekmek çıkaramazdı.
Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı'nın yolunu açtı. 7 Haziran sonrası AK
Parti'nin Meclis Başkanlığı seçimini kazanmasını sağladı. Bu
seçimlerde yaptığı kıyağı anlatmaya cümleler yetmez.
Şimdi gelelim asıl meseleye...
AK Parti’nin Meclis çoğunluğunu kaybettiği 7 Haziran gecesi
Başbakan Ahmet Davutoğlu yaptığı balkon konuşmasında
“Mesajı aldık” demişti. Bununla da yetinmemiş,
"İlk günkü aşkla" sloganıyla "Öze
dönüş"ün teminatını vermişti.
Bu sözler, seçmenin AK Parti'ye yeni bir kredi
açmasına neden oldu. Bazı AK Partili kardeşlerim kabul etmese de 1
Kasım seçimlerinde gelen yüzde 8'lik oylar emanettir.
1 Kasım'dan sonra AK Parti seçmenleri benden seçimin nasıl
kazanıldığına dair destansı yazılar yazmamı bekledi.
"Şu başarıyı sen iyi yazarsın" diyerek gazlayanlar
da oldu ama doğrusunu söylemek gerekirse içimden yazmak
gelmedi.
Çünkü benim işim birilerini pışpışlamak değil. Gördüğüm mayınlı
alanları haber vermek ve milletin umudu olan partiyi dinamitlemeye
çalışanlara karşı o partiyi uyarmak!
Bana düşen iş bu!..
Altını çizerek anlatmaya çalıştığım şey ise şu:
7 Haziran'da muhalefet partilerine kredi açan seçmen, verilen
sözlerin yerine getirilmediğini görünce desteğini hemen geri çekti.
Bir daha 7 Haziran benzeri facialar yaşamamak için sevinç naraları
atmayı bırakıp, kendimize şu soruyu sormamız gerekiyor:
"Biz mi kazandık, yoksa onlar mı kaybetti?"
Canımızı yaksa da bu sorunun cevabını samimiyetle vermemiz
gerekiyor. Hepimiz iyi bilmeliyiz ki AK Parti'ye yeni bir kredi
açan seçmen, bundan sonra verilen sözlerin yerine getirilip
getirilmeyeceğini ısrarla, ama ısrarla takip edecek.
Şu anda PKK, DAİŞ, DHKP-C ve Paralel Yapı'ya karşı yürütülen etkin
mücadele toplumun geniş kesimleri tarafından büyük destek
görüyor.
Bu konuda söylenecek tek bir laf yok!
Başbakan Ahmet Davutoğlu seçim gecesi yaptığı balkon
konuşmasında ülkeyi kutuplaştırmadan, ötekileştirmeden
gerilimden çıkaracağını vaadetti. Mevlana üzerinden verdiği
mesajlarda nefret değil, sevgi tohumları ekerek kardeşliğimizi
yeniden temin edeceğini söyledi.
Bu itiraz edecek Allah'ın bir kulu da yok.
Ancak "İlk günkü aşkla, öze dönüş" sözünün de
yerine getirilmesi gerekiyor.
"AK Parti'nin içinde olup yanında
olmayan" isimlerin, partinin içine sızan gerçek paralel
yapı mensuplarının, makam ve mevki ihtirasıyla suçsuz günahsız
insanları "Paralelci" diyerek yaftalayan
cellatların...
Paçalarından kibir akan, millete üst perdeden ve buyurgan bir
edayla konuşan, mücahit davasından ziyade müteahhit davası güden
isimlerin...
Partiye sırf menfaat için gelip emektar dava erlerini
dışlayanların, parti için canını verme noktasındaki insanları
küstürenlerin...
Partiye geldikten sonra devasa alışveriş merkezlerinde dükkan
sahibi olanların, sıradan ve beş parasız biriyken, danışman
olduktan sonra trilyonluk rezidans alanların, çulsuzken bir anda
lüks marinalarda paha biçilemez dükkan sahibi olanların...
Medyada yer alıp AK parti'yi eleştirenlere, "Sıra size
gelecek, sizi de eze eze yöneteceğiz" diye intikam narası
atanların, "Nasıl koyduk, nasıl geçirdik"
diyerek diğer parti mensuplarını aşağılayanların, sevgi ve
kardeşlik yerine nefret ve düşmanlık dili kullananların bir an önce
partiden dışlanması gerekiyor.
Dedim ya...
Belki şu an yaptığım bu uyarılar AK Parti seçmeninin sevincine
gölge düşürecek. Ama benim işim 7 Haziran benzeri bir facia
yaşanmaması için uyarmak.
Hoşunuza gitse de gitmese de bunu yapmaya devam edeceğim...
SENİ BAŞKAN YAPTIRACAĞIZ
DİYENLER
Seçimden hemen sonra ortaya çıkıp "Seni Başkan
yaptıracağız" diye inatlaşan arkadaşlar.
Bilin ki bunu yaparak Erdoğan'a kötülüğün en büyüğünü yapıyorsunuz.
Başkanlık dendiğinde bazı seçmenlerin aklına federasyon ve bölünme
geliyor. Kimileri ise başkanlık sisteminin diktatörlüğü beraberinde
getireceğine inanıyor.
Eğer amaç Erdoğan'ı başkan yaptırmaksa, bunun yolu inat değil.
Tıpkı 1 Kasım seçimleri öncesinde yaptığınız gibi, 3 ay sonra yeni
bir seçim varmış gibi kapı kapı dolaşarak meramınızı millete
anlatın.
Nasıl bir başkanlık sistemine geçeceğimizi halka iyi
anlatamadığınız sürece attığınız "Seni başkan
yaptıracağız" naraları Erdoğan'ı gözden düşürmekten öteye
gitmiyor!
Bunu yapmayın!