Yüz güldüren sonuçlar
Sevgili dostlar İstanbul dışında kısa süreli de olsa yıllık dinlenme modundaki bir zaman diliminde bu satırları kaleme aldığım için beni mutlu eden, yüzümü güldüren, içimi ferahlandıran birkaç sonucu sizinle paylaşmak istedim.
Sevgili dostlar, geçtiğimiz günlerde gerek ülkemizin çeşitli illerinde yaşamış olduğumuz orman yangınları, gerekse Batı Karadeniz’de karşılaşmış olduğumuz sel felaketleri, bir taraftan bizleri mahzunlaştırıp üzüntülere boğarken bir taraftan da bizleri millet olma şuuru içinde aynı gemide hedefine doğru yürüyen kişiler olarak birbirinin keder ve tasasını paylaşan, birlik ve beraberlik erdemliliği içerisinde, elinde var olan imkanlarıyla kardeşinin ızdırabını dindirmeye koşturan, kökü mazide olan bir pratiğin, bütün milletin fertleri tarafından bir kere daha sahnelenmesine sebep oldu.
Bu felaketler her ne kadar, kökü mazide olan o asil değerlerimiz doğrultusunda kendi kendimizi test etmemize sebep olup her birimizin “tasada ve sevinçte bir ve beraber” olma şuuru içinde kardeşlik sınıfını geçtiğimizi sübuta erdirdiyse de Rabbimizden niyazımız bir daha bizlere böyle felaketler yaşatmaması doğrultusundadır.
Sevgili dostlar İstanbul dışında kısa süreli de olsa yıllık dinlenme modundaki bir zaman diliminde bu satırları kaleme aldığım için beni mutlu eden, yüzümü güldüren, içimi ferahlandıran birkaç sonucu sizinle paylaşmak istedim. Onların ilki orman yangınında yanan evlerin kısa süre içinde yenilendiğine şahit olmamdır;
Yanan evlerinin yerine 17 günde yenisi teslim edildi!
Evet beni mutlu eden, yüzümü güldüren, geleceğe umutla bakmama vesile olan ve sizinle paylaşmak istediğim o sonuçlardan ilki geçtiğimiz günlerde Antalya’da meydana gelen orman yangınında evleri yanan ve hayatlarını yangından kurtulan bir tek odada devam ettirmeye çalışan yaşlı çifte, yanan evlerinin yerine tam 17 gün içerisinde yenisinin yapılıp teslim edilmiş olmasıydı.
Antalya’nın Manavgat ilçesinde çıkan Orman yangınının yerleşim merkezine sıçramasıyla 80 yaşındaki İbrahim Deniz’in de evi yanmıştı. Üstelik İbrahim Deniz’in 70 yaşındaki eşi Ayşe hala felçli bir kadındı. Daha felaketin ilk başladığı günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanı sayın Murat Kurum yangında evlerini vatandaşların evlerinin yapımına yönelik çalışmaların hızla yürütüleceğini açıklamıştı.
Nitekim Orman Yangınında evlerini kaybeden Ayşe-İbrahim Deniz çiftinin evlerinin yapımına 10 Ağustos’ta başlanmış, tek katlı yöresel mimariye uygun ve felçli Ayşe Deniz’in daha rahat yaşayacağı şekilde inşa edilen ev modern eşyalarla donatılarak, üstelik bahçesinde gerekli peysaj çalışmaları yapılmış, meyve ve sebzeleri dikilmiş haliyle Ayşe-İbrahim Deniz’e 27 Ağustos’ta teslim edildi.
Teslimiyet sonrası felçli Ayşe Deniz, hayal edemeyeceği bir eve kavuştuğunu ifade ederek Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ve Bakan sayın Kurum başta olmak üzere “Allah devletimize zeval vermesin” dualarıyla “ Hayata yeniden başladık, yeni doğmuş gibiyim” diyerek herkese teşekkür etmişti.
Gidemediğin yer senin değildir!
Evet yıllar önce Halil Rıfat Paşa “ Gidemediğin yer senin değildir” demişti. Gidemedikten sonra veya giderken zaman kaybı bir tarafa eziyet ve cefa çektikten, can kaybına uğradıktan sonra senin olmuş ne kıymeti var. İşte ecdad kanıyla sulanmış aziz vatanımızın her bir köşesine rahatça ulaşıp ata-baba yurduyla kucaklaşmak, birlik ve bütünlüğümüze göz dikmiş olan hainlerin yüreğine korku salıp ülkemizin ekonomik canlılığını daha ileri noktalara taşımak için yurt genelinde girişilen alt yapı seferberliği doğrultusunda geçtiğimiz günlerde Rize İyidere-İkizdere yolu ve Hurmalık tünelleri ile Rize’nin kuzey-güney bağlantısını pekiştirmekle beraber Türkiye’nin kuzeyini taa Mardin’e değin güneyine bağlayacak olan ana bağlantı yolu açısından başlangıç noktası mahiyetinde önem arzeden Salarha Tüneli 3-4 Eylül 2021 tarihlerinde sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıldı. Böylece yurdumuzun bölünmüş yollarına, otoban ve tünel ağlarına yenilerinin ilavesiyle Türkiye’nin bir tarafından diğer tarafına ulaşmak daha kolay ve zahmetsiz hale geldi. Yine böylece toplum fertlerinin birbirine kavuşmasının kolaylaşıp hız kazanması sonucu sosyolojik bütünlüğümüz, toplumda bulunması gereken otokontrol sistemi, değerler demetimizin canlılık ve üretkenliği daha da gelişmiş olacak ve bizlerin hep birlikte TÜRKİYE OLMA olgumuz daha belirgin hal alacaktır. Milletimiz için hayırlı olsun.
Yalnız ben, burada kıymet bilmeyen karşı tarafa bir hususu hatırlatıp bir soru yönelteceğim; aynen merhum Abdülhamit Han Hazretlerinin örneğinde olduğu gibi, “Recep Tayyip Erdoğan gitsin de ne olursa olsun” diyen ey basiretsiz güruh! Siz bir anlık, değil Türkiye’deki tünellerin, bölünmüş yolların, otobanların yokluğunu, yalnız İstanbul’da Metrobüs’ün, Marmaray’ın, Avrasya Tüneli’nin ve 3. Boğaz Köprüsü’nün yokluğunu düşünün! Fazla değil bir anlık düşünün, acaba Merter’deki, Topkapı’daki iş yerinizden Bostancı’daki evinize kaç saatte ve nasıl dönerdiniz? Lütfen biraz iz’an, biraz vicdan, biraz basiret sahibi olalım. Ama yapacak bir şey yok; “ Vermeyince Mabud, neylesin Sultan Mahmud” demişler, hem de boşuna değil.
Yunan helikopteri kaçmış!
Evet sevgili dostlar, yerli savunma sanayimizin üretimleriyle ülke savunmasında kullandığımız araç ve gereçlerin teminindeki yerlilik oranı yüzde seksenleri aştı. Hele son günlerde bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızın tesellümüyle millî savunmanın envanterine ilave edilen Akıncı TİHA ile gelinen bu nokta dosta gurur verirken düşmana da korku salmaya başladı.
Nitekim Türkiye’nin savunma sanayisindeki bu başarısı Yunanistan’ın paniklemesine sebep olmuş. Türk İHA’larının faaliyetlerini düşmanca yorumlayan bir yunan televizyonu, “Doğu Ege’de bir Türk İHA’sının Yunan helikopterini düşürmeye çalıştığını” iddia etmiş ve İHA’ların ne kadar tehlikeli olduğuna dikkat çekmiş. Tabi ki vehme dayalı bu üretimiyle kendi kaçışlarına gerekçe üretmişler. Bırakın Akıncı TİHA’nın havalanmasını, devir teslim töreninde Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Akıncı TİHA’yı teslim alıp Türk Ordusunun envanterine kaydetme merasiminin yayınlanması bile Yunan’ın ürkmesi ve bu doğrultuda Yunan Helikopterinin kaçması için yetmiş de artmış bile.
Haftaya görüşmek üzere kalın sağlıcakla sevgili dostlar.