BIST 9.420
DOLAR 34,34
EURO 36,22
ALTIN 2.833,74
HABER /  GÜNCEL

Yutmaya çalıştığı not ele verdi!

Doç. Dr. Bilgin Gürateş’in öldürülmesi davasında tutuklu yargılanan sanığın yutmaya çalıştığı not her şeyi açıkladı!

Abone ol

Elazığ’da Fırat Üniversitesi’nde görevli Doç. Dr. Bilgin Gürateş’in öldürülmesi davasında tutuklu yargılanan Gökhan Yıldızhan’ın, gözaltına alındığı sırada polisin fark etmesiyle ağzından çıkarılan bir kağıt parçasındaki yazının çözümü mahkemeye sunuldu. Kimin tarafından yazıldığı belli olmayan notta Yıldızhan’ın kesinlikle konuşmaması gerektiği belirtilerek, ağzına kilit vurmasının istendiği yer aldı. Notu değerlendiren Doç. Dr. Gürateş’in müdahil avukatları, cinayetin planlanarak ve tasarlanarak işkence ile hunharca işlendiğini ve perde arkasında başka kişi veya kişilerin olabileceğini iddia etti.

Elazığ Fırat Üniversitesi Hastanesi’nde kadın doğum uzmanı olarak görev yapan, 28 Nisan’da ortadan kaybolduktan 3 gün sonra elleri- ayakları bağlı, kasığından tabancayla vurularak öldürülmüş halde toprağa gömülü cesedi bulunan Doç. Dr. Bilgin Gürateş cinayeti davasının ikinci duruşmasına Elazığ 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.

Fırat Üniversitesi Hastanesi’nde kadın doğum uzmanı olarak görev yapan, 28 Nisan’da ortadan kaybolduktan 3 gün sonra elleri- ayakları bağlı, kasığından vurularak öldürülmüş halde toprağa gömülü cesedi bulununan Doç. Dr. Bilgin Gürateş cinayetiyle ilgili ’adam öldürmek’ ve ’adam öldürmeye iştirak’ suçlamalarıyla ömür boyu hapis istemiyle Elazığ 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan tutuklu sanıklar Recai Yıldızhan, oğlu Gökhan Yıldızhan ile ilk duruşmada tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Abdulkadir Avcı, Semih Avcı ve Öner Yıldız ile tutuksuz yargılanan Mehmet Yıldırım ve Taha Gökşin Yıldızhan hazır bulundu.

Duruşma, Doç. Dr. Gürateş’in hazırlanan ekspertiz raporunun açıklanmasıyla başladı. Sanıklardan Recai Yıldızhan’ın "Doçent Gürateş benden silah almaya geldi. Nasıl çalıştığını sorunca mekanizmayı gösterirken aniden ateş aldı" ifadesini raporun çürüttüğü ortaya çıktı. Raporda, cinayette kullanılan kriminal incelemesinde silahın mermi atış mesafesinin uzak olduğu tespit edildi.

’AKILLI OL, AĞZINA KİLİT VUR’

Duruşmada cinayetin bir numaralı şüphelisi olarak yargılanan Recai Yıldızhan’ın olay sonrası yakalanmasının ardından ikinci sorgusu esnasında, oğlu Gökhan Yıldızhan’ın kağıt parçası yutmaya çalışırken polisin fark ederek ağzından çıkardığı yazının kriminal incelemesi mahkemeye sunuldu.

Ele geçirilen kağıt parçalarının polis tarafından birleştirilip çözümlenen kağıttaki yazılanların sanıklara ait olmadığı, ancak kimin yazdığı da belli olmadığı belirtildi. Mahkeme sunulan notta şunlar yazdı: "Gökhan, polisler o...çocuğu. Onlardan arkadaş olmaz. Sakın tuşa gelme. Seni cereyana bile verseler sakın. Arkadaşların o....puları araya sokarlar, senin ağzını aramak için onlara para teklif ederler çözmek için. Akıllı ol ’bilmiyorum’ diyeceksin. Babanı da yakarsın, sen seni de. Bunlar senin peşindeler, telefonlarına dikkat et. Hiç kimseye ne sor ne de bir şeyler öğrenmeye aman ha. Arabaya da binme ne olursa olsun. Bu işler biraz yatışsın Allah büyük. Hiç kimseye güvenme konuşma akıllı ol. Ben senden çözecekler diye korkuyorum. Gülcülerle hele hiç görüşme. Ararlarsa da meşgule at. Konuşma. Onlardan şüphelenirlerse tamam. Sakın oraya gidip bakmayı düşünme. Pat diye yakalarlar. Ağzına kilit vur. Ortada gezme. Onun hakkında konuşma. En güzeli sessiz kalmak. Biraz yerinde dur."

’ATEŞ EDİLDİKTEN SONRA ÖLMESİ BEKLENDİ’

Doç. Dr. Gürateş’in ailesinin avukatları İzettin Demir ile İbrahim Gök bu gelişme sonrasında yaptıkları savunmada, planlanarak ve tasarlanarak işkence ile hunharca öldürülerek gömülen Doç. Gürateş cinayetinin perde arkasında başka kişi veya kişilerin olabileceğini iddia etti. Avukat İzettin Demir, dinlenen tanıklar, toplanan deliller ve raporların sonuçlarına göre, Doç. Dr. Bilgin Gürateş’in birden fazla kişi tarafından öldürüldüğünü, öldürülmeden önce işkence yapıldığını, silahla uzak mesafeden hedef alınarak ateş edildikten sonra ölümünün gerçekleşmesi için uzun süre tutulduğunu belirtti. Demir, maktulün Doç. Dr. olması da dikkate alındığında ateş edildikten sonra kendisine tampon yapabileceği veya bağırarak yardım isteyebileceği mümkün olduğu halde engellendiğini ve bunun da önceden tasarlanarak planlı bir şekilde birden fazla kişi tarafından yapıldığını, özellikle sanık Gökhan Yıldızhan’ın ağzından çıkarılan notu yazan kişinin cinayetin bizzat içinde yer aldığını söyledi. Demir, fakat bu kişinin kim olduğunun bilinmediğini vurgulayarak, sanıklardan hiçbirine ait olmayan bu yazının sahibinin araştırılmasını talep etti.

KREDİ KARTI DA ZORLA ALINMIŞ

Gürateş ailesinin avukatlarından İbrahim Gök ise; cinayet sonrası ölüm gerçekleştikten sonra sanık Recai Yıldızhan’ın, "Çok fazla kan geliyordu bayılmışım. Ne kadar baygın kaldığımı hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde ölmüştü" savunmasının doğru almadığını söyledi. Gök, telefon kayıtları incelendiğinde ölümün yarım saat sürdüğünün anlaşıldığını Recai Yıldızhan ve diğer sanıklar arasındaki telefon trafiğinin ölüm devam ederken daha da sıklaşarak arttığına, mobil tespitlere göre sanıkların cinayet mahallinde bir arada hareket ettiklerinin anlaşıldığını kaydetti. Gürateş’in kredi kartının zorla alındığını söyleyen Gök, olayda gasp suçunun da olduğuna dikkat çekti. Gök ayrıca; sanık Abdulkadir Avcı’nın 3 Nisan 2012 tarihli ifadesinde, sanık Recai Yıldızhan’ın ’Bana yanlış yapanın sonu budur’ dediğini, yanlış demekle neyin kastedildiğinin kısacası cinayetin nedeninin araştırılarak açığa çıkarılmasını talep etti.

DURUŞMA HAFTAYA ERTELENDİ

Daha sonra savcı esas hakkındaki mütalaasını vererek, sanıklar Taha Gökşin Yıldızhan, Mehmet Yıldırım ve Öner Yıldız’ın beraatlerine, Semih Avcı ve Abdülkadir Avcı’nın suç delillerini yok etmek suçundan cezalandırılmalarına, Recai Yıldızhan ve oğlu Gökhan Yıldızhan’ın adam öldürmek suçundan cezalandırılmalarına ayrıca Recai Yıldızhan’ın ruhsatsız silah bulundurmak suçundan cezalandırılmasına karar verilmesini talep etti.

Mütalaa karşısında sanık avukatları savunma için süre talep etti. Bunun üzerine duruşma 25 Temmuz 2012 tarihine ertelendi.