Yunanistan'da, referandumda evet oyu çağrısı yapanlar da hayır diyecekler de sokak gösterileri yapıyor. Atina'da bulunan BBC Türkçe muhabiri Aylin Yazan 'evet'çilerin gösterisine gitti ve onlara oy tercihlerinin nedenini sordu.
Abone olAtina, IMF'ye olan 1,6 milyar euroluk borç taksidini, ödemesi gereken son gün yani 30 Haziran'da ödeyemedi.
Şimdi herkes ülkede 5 Temmuz'da yapılacak olan referanduma kilitlenmiş durumda.
Yunanlar Pazar günü, alacaklıların ülkeye nakit akışına devam için sunduğu koşulları yani yeni kemer sıkma önlemlerini oylayacaklar.
Ocak ayı sonundaki seçimleri kazanıp sağcı ANEL partisi ile koalisyon kuran Syriza, "kurtarma paketlerine son verme" sözü vermişti.
Başbakan Aleksis Tsipras, halkı "hayır" demeye çağırıyor.
Halk referandumda "hayır" derse, Avrupa'ya göre Yunanistan Euro sistemine veda etmek zorunda kalacak.
'Birilerinin Nazi zihniyetine son vermesi gerek'
Atina'ya IMF'ye olan borcunu ödemesi için sürenin dolmasına 5 saat kala indim.
Uçak yolculuğu, nasıl bir Atina'nın beklediğini merak ederek ve yanımda oturan, uzun yıllar ABD'de yaşamış Yunan Kostas ile konuşarak geçti.
Kostas "hayır"cılardan…
Krizin artık maddi bir durum olmaktan çıktığını, ülkenin gururuyla alakalı olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Artık birilerinin Nazi zihniyetine son vermesi gerek, biz bunu yapacağız."
Ama Atina merkezine vardığımda beni farklı bir manzara bekliyor.
Pazartesi akşamı "hayır"cılarla dolu olan ünlü Sintagma Meydanı'nda bu kez "Evet"çiler toplanmış.
Hava sıkıntılı, ara ara yağmur yağıyor. Ellerinde Yunan ve Avrupa Birliği bayrakları olan, kadın erkek, genç yaşlı yaklaşık 20 bin kişi toplanmış.
'Evet çünkü Avrupa'nın parçası olarak kalmak istiyoruz'
Konuştuğum hemen hemen herkes İngilizce konuşabiliyor.
60'lı yaşlarında olan Yannis'e soruyorum ilk olarak neden "evet" oyu vereceğini:
"Çünkü Avrupa'nın bir parçası olarak kalmak istiyoruz. Ülkemiz için en iyisi Avrupa pazarında kalmak. Enimin bize yardım edecekler. Taleplerini karşılamamızın zor olduğunu biliyoruz ama hepimiz çaba göstereceğiz çünkü Ortak Pazar'ın bir parçası olarak kalmalıyız. Yavaş da olsa borcumuzu ödeyeceğiz. Bunu tabi ki 6 ayda yapamayız. "
O sırada konuştuklarımız duyan başka biri ise "Evet sonucu çıkacağına inanmak hüsnükuruntuluk olur" diyor:
"Mevcut durumun sadece Avrupa'nın suçu olduğuna inanan ve kızgınlıkla hayır diyecek birçok kişi var."
Sonucun ne olacağını kestirmek güç, ancak Yunan Ekathimerini gazetesine göre "evet" oyları "hayır"ın yüzde 10 önünde görünüyor.
Teşekkür ederken Yannis isminin "iki n" ile yazıldığını vurgulama gereği duyuyor.
Yaptığı bu vurguya şaşırdığımı gören arkadaşları karışıyor lafa:
"Maliye Bakanı Yanis Varoufakis, herkesten farklı görünmeye çalışıp ismini tek n ile yazıyor. Bu gülünç bir durum. Yannis iki n ile yazılır".
Konuştuklarım, özellikle "gözünü AB ile açmış" gençlerin azımsanmayacak kısmının "hayır" diyeceğini söylüyor.
Ama "evet"çi kalabalık arasında öğrenciler de var, Yunanistan'da maaş alamadığı için Avrupa'ya çalışmaya gitmiş genç profesyoneller de.
'Euro'dan çıkmak toplu intihar olur'
Hollanda'da çalışan 35 yaşında bir Yunan şöyle konuşuyor:
"Euro sisteminin aksak yönleri olduğunu ve reforma ihtiyaç duyduğunu düşünsem de, Yunanistan kaçmak yerine bu reform sürecinin bir parçası olmalı. Euro içinde kalmanın kendi zorlukları var, ama çıkacak olursak bu toplu intihar olur".
20 yaşında, İngiliz Dili Edebiyatı okuyan bir öğrenci ise Avrupa'nın kendilerine yardım edeceğine ve Euro'da kalırlarsa geleceğinin daha parlak olacağına inandığını söylüyor.
'Toplum keskin şekilde bölündü'
Gösteri sonrası parlamentonun baktığı meydanda, pek de ekonomik kriz yaşanıyormuş havası vermeyen, hınca hınç dolu olan kafelerden birine oturuyorum. Herkes konuşmaya, anlatmaya çok istekli.
Teknoloji satış firması sahibi, 30'lu yaşlarındaki Demie, son 4 yılda işçi sayısını 15'ten 4'e indirmek zorunda kalmış.
Geçmişte finans okumuş olan Demie, Yunanistan'ın bu duruma gelinmesinde Yunan hükümetlerini daha kabahatli bulanlardan:
"Sitematik bir vergilendirme sistemi kuramadılar. Özel iş kurmayı güçleştiren çok fazla bürokratik engel var. Hepsi seçilmek için halka tutamayacakları sözler verip AB'ye karşı güçlü olacaklarını söylediler. Bütün partiler birleşerek adım atmalı artık. Kimse yükümlülüğü siyasi olarak üzerine almak istemediği için bu zamana kadar gerçek bir adım atmadı. Hem Euro sisteminde kalmak, hem de kemer sıkmayacağız demek saçmalık. Böyle bir kombinasyon yok".
Demie'nin dikkat çektiği bir diğer nokta ise hemen herkesin vereceği oydan emin olduğu.
Toplumda keskin bir bölünme olduğunu belirtiyor.
O sırada yanımıza bir arkadaşı geliyor, Demie onu işaret ederek "İşte referandumda hangi tarafa oy vereceğini bilmeyen tek Yunan" diyerek arkadaşıyla şakalaşıyor.
'Kötü ile en kötü arasında seçim yapmak zorunda bırakıldık'
Devletin kendisine yüklüce bir miktar borcu olan bir emekliyle de konuşuyorum:
"Kötü ile en kötü arasında seçim yapmak zorunda bırkaıldık. En kötü seçenek Euro bölgesinin dışında kalmak. Ben Avrupalı hissediyorum. Dışarıda kalmak, torunlarımın geriye doğru giden bir ülkede yaşamasını istemiyorum."
Meydandakiler daha çok merkez sağ partilere oy vermiş. Ancak istisnalar da var.
Türkiye'den olduğumu duyunca kalabalıktan biri "Yaşar Kemal hayranıyım" diyerek yanıma geliyor.
'Syriza'ya oy verdim ama bu kez oyum evet'
Nikos kendisini komünist olarak tanımlayan ve Syriza'ya oy vermiş bir seçmen.
Ama referandumda oyu, partinin çağrısının aksine "evet" olacak.
"Ailemle birlikte 20 yıldır sol partilere oy veriyoruz. Syriza'da çok değer verdiğimiz siyasetçiler var. Ama Avrupa odaklı olursa Syriza daha da iyi bir parti olur. Çok zor bir durumda sıkışıp kaldık, bu yüzden Syriza referanduma gitmek istedi. Syriza seçmeninin en az yüzde 60'ı Avrupa taraftarı. Tsipras hayır oyunu, müzakerelerde ellerini güçlendirmek için istediklerini söylüyor. Bunun mümkün olduğunu düşünmüyorum."
Kurtarma paketinin içeriği, vergilerdeki artış, maaşlardaki düşüş, yani rakamlar pek telaffuz edilmiyor.
Sintagma Meydanı'ndaki "evet"çiler için asıl önemli olan Avrupa mali sisteminin bir parçası olarak kalmak. Bunu "Avrupalı kimliğiyle" bir tutuyorlar.
Ama bunun yanında, herkes kurtarma paketinin gerekliliklerinin hayatlarını kısa vadede zorlaştıracağında hemfikir.
Gösterinin ardından kaldığım yere geri yürürken, solun simge okullarından Politeknik Üniversitesi'nin önünden geçiyorum.
Radikal sol bir gruba dahil olduklarını söyleyen iki öğrenci, üniversitenin demir parmaklıklarına bir bez afiş asıyor. Üzerinde kocaman harflerle "hayır" yazıyor.