BIST 9.682
DOLAR 35,22
EURO 36,74
ALTIN 2.962,25
HABER /  GÜNCEL

Yunanistan'da yeni bir istikrarsızlığa doğru

İki yıldır modern tarihteki en ağır kemer sıkma önlemleriyle karşı karşıya kalan Yunanistan halkı, kurtarma paketlerini, anaakım partileri ve Yunanistan’ı dize getiren kesintileri açık bir dille reddetti.

Abone ol

Seçimler sonunda herkes üzülmeyi bekliyordu ancak sonuçlar açıklandığında yaşanan daha çok şoktu.

İki yıldır modern tarihteki en ağır kemer sıkma önlemleriyle karşı karşıya kalan Yunanistan halkı, kurtarma paketlerini, anaakım partileri ve Yunanistan’ı dize getiren kesintileri açık bir dille reddetti.

Yunanların büyük bir çoğunluğu ülkenin AB ve IMF ile anlaştığı kurtarma paketine ya da bir diğer ifadeyle “memorandum”a karşı çıkan partilere oy verdi.

Son dört yıldır Yunanistan siyasetinde ağırlığı ellerinde tutan ve geçen Kasım ayından bu yana kurtarma paketine destek veren koalisyon partileri muhafazakar Yeni Demokrasi ve sosyalist Pasok desteğini soldan ve sağdan kemer sıkma karşıtı partilere kaptırdı.

Yeni Demokrasi oyların %19’unu alarak hala birinci sırada. Ancak asıl kazanan kurtarma paketlerine karşı çıkan sol koalisyon Syriza oldu.

2009 yılında yapılan seçimlerde yanlızca %4.6 oy alabilmişti. Bu defa %17 oy olarak ikinci sıraya yükseldi.

Yaşanan şokun bir diğer nedeni ise göçmen karşıtı Golden Dawn partisi. Neo-nazi olarak bilinen partinin liderinin Hitler selamı verdiği ve parti üyelerinin saf ırktan bahsettiği görüntüler ortaya çıkmıştı.

Şimdi bu parti tarihinde ilk defa 21 milletvekili ile meclise giriyor. Bu, ekonomik darboğazın ülkeyi nasıl aşırı uçlara ittiğinin başka bir işareti.

Konuştuğum genç bir siyaset bilimi öğrencisi "Utanıyorum” diyor, “Bu partiye oy verenler ne düşündü bilmiyorum ama artık mecliste neo-naziler var”.

Emekli bir öğretmen olan Yiannis ise çoğunluğun kesintilere karşı çıkmış olmasından memnun olduğunu söylüyor.

"Olumlu çünkü artık Yunan halkının ne istediğini biliyoruz” diyor “Aksi takdirde bir hayal içinde yaşamaya devam edecektik ama artık hakikat nedir biliyoruz”.

İflas hayaleti

Peki şimdi bir krizden ötekine koşan Yunanistan’ı ne bekliyor?

Yeni Demokrasi lideri Antonis Samaras, hükümet kurmayı başaramazsa bu görev ikinci parti olan Syriza’ya kalacak.

Ancak öyle görünüyor ki Syriza da yeterli sayıyı toparlayamayacak. Bu durumda tek ihtimal yeniden seçimlere gidilmesi.

Hükümetin kurulamaması durumunda bir sonraki kurtarma paketi askıya alınacak. Bu da ülkeyi birkaç hafta içinde iflasa sürükleyebilir.

Durum şu ki nasıl bir hükümet gelirse gelsin çoğunluğun talebine uyarak en azından kurtarma paketini yeniden müzakere etmek durumunda kalacak.

Ancak zor olan bunu kamuoyu yoklamalarında Yunanların büyük bir kısmının evet dediği Yunanistan’ın euro bölgesinde kalmasını sağlayarak yapmak.

Sil baştan

Kemer sıkma önlemlerinin en büyük destekçisi Berlin, Yunanistan’ın euro bölgesinde kalabilmesi için kesintilere gidilmesi konusunda ısrarcıydı. Ancak şimdi bu politikasını sil baştan yeniden düşünmek zorunda kalabilir.

Yunanlıların büyük çoğunluğu kesintilere hayır derken uluslararası toplumun daha fazla kemer sıkma önlemi dayatması mümkün görünmüyor.

Yunanistan Ticaret Odası başkanı Konstantinos Mihalos "Eğer güney Avrupa, Almanya’ya özellikle de Merkel’e karşı birleşirse, kemer sıkma önlemlerinin hiçbiryere gitmeyeceğini görecekler”.

Mihalos, "Iki buçuk yıldır uygulanan kesintiler bizi çıkmaza soktu. Ekonomiyi canlandırmak zorundayız. Canlanmaya, büyümeye ihtiyacımız var ve anlaşmayı yeniden müzakere etmemiz gerekiyor" dedi.

Öyle görünüyor ki Fransa’nın yeni sosyalist cumhurbaşkanı Francois Hollande’ın seçilmesi de yeniden müzakere ihtimalini güçlendirecek.

Hollande kemer sıkma önlemlerinden ziyade Yunanistan’ın da açıkça ihtiyaç duyduğu büyüme yanlısı politikaları destekliyor.

Değişim rüzgarı Paris’ten Atina’ya doğru esiyor ve bu kesintilere karşı mücadeleye daha da güçlendirecek gibi.

Yunanistan 2009 yılında euro bölgesi krizinin başladığı yer. Krizin en ağır yaşandığı yer olarak kalmaya da devam ediyor.

Yunanistan, şimdi de yeni bir istikrarsızlık dönemine giriyor. Avrupa’nın buna dayanıp dayanamayacağı ise şüpheli.