BBC Avrupa editörü Gavin Hewitt ekonomik tasarruf önlemleriyle alt üst olan Yunanistan halkının, umutsuzluk ile öfke arasında yaşamakta olduğunu anlatıyor.
Abone olAvrupa'nın genelinde Yunanistan daha az sevilen bir ülke haline geldi.
Çünkü Yunanistan, Avrupa'nın artması öngörülen birliğini ve ortak para birimi euronun geleceğini tehdit eden ülke olarak görülüyor.
Beyaz Saray ise Yunanistan'ın dünya ekonomisini tehlikeye sürükleyebileceğinden endişeleniyor.
Ve Yunan halkı tembel ve sorumsuz insanlar olarak resmediliyor, algılanıyor.
Brüksel memnun, Atina sokakları değil
Avrupalı liderler sabırlarının sonuna geldiler ve tehditleri sıraladılar: Yunan hükümeti verdiği sözleri tutmaz ve bütçe açığını azaltmazsa, bir dahaki kurtarma yardımından vazgeçilecek.
Ve ülkede geçen hafta, yeni bir vergi gündeme geldi: Mülkiyet vergisi. Tahmin edileceği üzere, Brüksel yeni vergiyi memnuniyetle karşıladı.
Ancak Yunanistan'da yeni verginin yansımaları memnuniyetten ziyade “kaygı” şeklinde ortaya çıktı. Her mülk sahibi, evinin boyutu ve yerine göre orantılı yeni bir vergi ödeyecek.
Bir televizyon yapımcısı 100 metre karelik evi için 700 euro vergi ödemek durumunda kalacağını söyledi bana.
Yeni verginin, ülkedeki en verimli vergi tahsilât biçimi olan elektrik faturaları üzerinden toplanması planlanıyor.
Ancak elektrik çalışanları bu vergiyi tahsil etmeyeceklerini açıklayınca ilk uzlaşmazlık ortaya çıkıverdi. Hükümet ise toplanmayan her kuruş verginin faturasının sendikaya kesileceğini söyledi. Kimse bu tehdide inanmış görünmüyor.
Hiç de önemsiz olmayan bir ayrıntı ise Yunan nüfusunun yaklaşık yüzde on beşinin, sabit masraflarını karşılayamıyor olması. Yeni verginin önümüzdeki ayki faturalara yansımasıyla bu oran büyük ihtimalle daha da artacak. Hükümetin tehdidi ise çok açık:
Eğer faturanızı ödemezseniz, elektriğiniz kesilecek.
Bir vergi daha
Üç çocuk babası, bilgisayar uzmanı Yerasimos Melisaratos'un yeni vergiden payına düşen 700 euro.
Kendisi şimdiye dek "dayanışma vergisi" olarak 1000 euroya yakın ödemede bulunmuş. Dahası, kamu çalışanı olduğu için maaşı yüzde 20 oranında düşürülmüş. Maaşının yüzde 30 daha düşürülmesi gündemde. Melisaratos'un karısı ise hemşire ve onun maaşı da yüzde 20 azaltılmış.
Bu ciddi gelir kaybını yaşayan ailelerden çok azı hayatlarını sürdürebiliyor. Yunan orta sınıfının başına gelenler üç aşağı beş yukarı aynı.
Kamu çalışanı olan Yoana Karelas ve kocası Vasilis, durumu “felaket” olarak tanımlıyorlar. Kızları okulların açılmasıyla sınıfına geri döndüğünde, kendisine yeterli ders kitabı olmadığı söylenmiş.
Karelas ailesi hükümete ve tasarruf önlemlerine inançlarının kalmadığını dile getiriyorlar.
Yarım saat içinde bana, ülkeyi terk etmeyi düşündüğünü söyleyen, Kanada ya da Avustralya'ya gitmeyi planlayan üçüncü orta sınıf aile oluyor, Karelas ailesi.
Yunanistan en iyi yetişmiş, parlak nüfusunu kaybetmek üzere olabilir.
Her tarafta, ciddi sıkıntı içinde bir ülke tablosunu görmek mümkün. Kim bilir kaç kişiden, otuzlu yaşlarda olan tanıdıklarının anne babalarının evine taşındıklarını duydum.
Atina'daki dükkânların yüzde 15'i kapanmak zorunda kaldı. Meyve, sebze satılan pazarların kapanmasıyla, buradaki artıkları toplamaya bir sürü insan geliyor.
Umutsuzluk ve öfke
İnsanlar umutsuzlukla öfke arasında savruluyorlar.
O kadar çok gösteri ve yürüyüş yapılıyor ki, artık haber değeri taşımıyorlar. Vergi memurları bile sokaklardaydı. Ve gösterilerin, grevlerin ardı gelecek gibi görünüyor.
Yunanistan'da gündeme gelecek yeni tasarruf önlemlerinin başarısız olacağı kaçınılmaz gibi görünüyor.
Toplumun önemli bir kısmı direniş halinde.
Yunan halkının çoğunun gururu incinmiş durumda. Liderlerinin, dışarıdan emir almakta olduğunu görüyorlar.
Avrupa Birliği'nden ya da IMF'den kim olduğunu bilmedikleri bazı kişiler ülkelerine geliyor ve bu “yetkililer” kendi geleceklerine dair kararlar veriyor.
Yunan maliye bakanı Evangelos Venizelos'un ifade ettiği gibi uluslararası kamuoyu, Yunan toplumunun krizi önlemek ve dünya pazarında güçlü bir yer edinmek için yapılması gerekenleri yapma iradesine sahip olup olmadığından emin değil.
Avrupalı liderler, Yunanistan'ın bütçe açığını yüzde 7'ye düşürmesini, yani Ekim ortasına dek 8 milyar euro tasarruf yapmasını şart koştular. Aksi halde, ek kurtarma yardımı sağlanmayacak.
Alman Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble bu hafta sonu yeni bir uyarıda daha bulundu.
Mali birliğe üye olma avantajından faydalanmak için ödenmesi gereken bedeller olduğunu söyleyen Alman bakan, "Yunanistan bir hayli ağır olan bu bedeli ödemek isteyip istemediğine karar vermeli" dedi.
Bakan, "Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve IMF, Yunanistan'ın sözlerini tuttuğu kararına varmazsa, kurtarma yardımının yola çıkabileceği yanılgısına kimse kapılmasın." diye de ekledi.
Yeni tasarruf önlemleri sıra sıra diziliyor.
Merhamet
Yunan Maliye bakanı ise çelişkiyi şöyle ifade ediyor:
"Yunanlıların gururu ve bu ülkede savaş sonrasından bu yana, yani 60 yıldır emek verilerek başarılanları koruma ihtiyacı, bu şekilde davranmamızı dayatan kriterler."
Kısacası, Yunan halkına merhamet gösterilmeli. Ülkenin iflas etmesi önlense bile, uzun yıllar sürecek sıkıntılar onları bekliyor.
Çoğu neticelerini kestiremese bile, ülkenin iflasını tercih edecektir.
Yunanistan, tehlikeli bir noktada bulunan ve hükümetin uygulamaya koyduğu önlemlerden şüphe duyan bir ülke.