BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,64
ALTIN 2.958,60
HABER /  GÜNCEL

Yüksekdağ'dan şehitler için açıklama

Figen Yüksekdağ, Suruç'taki terör saldırısında ağır yaralanan ve tedavisi İstanbul Anadolu yakasındaki özel bir hastanede süren 19 yaşındaki Güneş Erzurumluoğlu'nu ve ailesini ziyaret etti.

Abone ol

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve beraberindeki bir heyet, Suruç'ta 32 kişinin öldüğü bombalı saldırıda ağır yaralanan ve tedavisi Çapa'daki İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi'nde devam eden Dr. Çağla Seven'i, ziyaret etti.

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Diyarbakır'da bir polis memurunun şehit edilmesiyle ilgili bir soruya, "Ben gerilim, saldırı, çatışma ve ölüm olaylarının en kısa sürede sona ermesini diliyorum. Bu süre içinde yaşamını kaybeden bütün insanlarımızın ailelerine başsağlığı diliyorum" yanıtını verdi.

Ziyaret sonrasında basın açıklaması yapan Yüksekdağ, Seven'in ailesi ve doktorlarıyla görüştüğünü belirterek,

"Çağla ciddi bir biçimde ağır yaralanan arkadaşlarımızdan birisiydi. Aldığımız son bilgiye göre tedaviye yanıt verdiğini öğrendik. Tedavi süreci olumlu bir seyir izliyor. Çağla kardeşimiz gibi diğer yaralı kardeşlerimizin de biran önce iyileşmesini istiyoruz. Çağla aynı zamanda burada öğrenciydi. Hem arkadaşları, hem de hocaları tarafından sahiplenildi tedavisi burada devam ediyor. Suruç patlamasında yaralanan diğer arkadaşlarımızın da tedavisi çeşitli hastanelerdeler, durum kritik olan 8 arkadaşımız vardı. Çağla kardeşimizi çok kısa bir süre görebilme şansım olabildi. Doktoru eşliğinde odasına girdim. Kendisi konuşabilecek durumda değildi. Kendisine bütün Türkiye'nin ve vicdan sahibi insanların yanında olduğunu söyledim. Ölüme karşı yaşam için nasıl yola çıktıysa yine direnmesini söyledim. Söyleyebilecek çok fazla sözümüz kalmadı ne yazık ki. Dayatılan karanlık bu insanlık dışı saldırılardan sonra… Diliyorum ki, tüm yaralı arkadaşlarımız en kısa sürede sağlıklarına kavuşsunlar, artık ölümlerin yaşanmasını istemiyoruz. Hiç kimsenin yaşamını kaybetmesini istemiyoruz. Hiçbir şey yitirdiğimiz ve şuan yaralı olan gençlerimizin yaşamından değerli değildir. Gerilim çatışma ve kutuplaştırma ve ölüm üzerinden siyaset yapmak asla ve asla hiçbir siyasi merkeze kazandırmaz. Bu gençler büyük insanlık değerleri için yola çıkmışlardı. Gerilim yapma siyasetinden bu iktidarın vazgeçmesi gerekiyor. Bu ülke ve memleket hepimizin ama her şeyden önce gençlerin çocukların. O nedenle siyasi iktidarda, bütün siyasi mekanizmalarda her şeyden önce toplumun gençlerine geleceğine karşı saygılı olmak zorundadır. Biz bugün bu gençlerin barış, demokrasi ve kardeşlik değerleri etrafında buluşmasını birleşmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bizi karanlık günlerden kurtaracak o değerlere sarılmaktır. Can simidimiz odur" dedi.

"BENİM CANIMI ALIP GENÇLERİN YAKASINDAN DÜŞECEKSENİZ ALIN"

Yüksekdağ daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birilerini ya kötülük boğmuş, ya bir akıl tutulması yaşıyorlar. Başka bir açıklamasını başka bir izahını bulamıyoruz biz bunun. Siz niye ölmediniz diyerek, bizleri gençleri ölüme göndermekle itham ettiler. Gençlerin ölümünü engellemesi gereken merkezler, bizleri niye ölmediyseniz ? Ölmediyseniz katil sizsiniz diye itham ettiler. Bunun açıklanabilir izah edilebilir hiçbir gerekçesi olamaz. Aynı zamanda hedef gösteriliyoruz. Dün sosyal medya hesabımdan söyledim. Benim canımı bana da soruyorlar? Figen Yüksekdağ neden bir gün daha kalmadı? Neden ölmedi diyorlar, eğer benim canımı alıp gençlerin yakasından düşecekseniz alın gençlerin canını almaktan vazgeçin. Gençleri katletmekten, gençlerin katledilmesinden göz yummaktan vazgeçin. Alacaklarsa buyursunlar, bizim canımız ortada… Bunlar çok kötü çok akıl almaz şeylerdir. Türkiye'de siyaset ne zaman bu hale geldi. Türkiye'de siyasetçiler ne zaman bu hale geldi. Her şeyden önce bunun açıklamasını yapsınlar. Bir siyasi parti yetkilisi çıkıp, başka bir siyasi partinin eş genel başkanına vekillerine siz o patlamada ölmediniz o zaman sorumlu sizsiniz diyebiliyorsa bu artık her şeyin onlar cephesinden şirazeden çıktığını gösteriyor." 

"İKTİDAR IŞİD'LE İLGİLİ YAPMASI GEREKENİ İYİ BİLİYOR"

IŞİD ile ilgili olarak iktidarın ciddi bir mücadele programı ortaya koymasını beklediklerini ifade eden Figen Yüksekdağ, "Hala bu siyasi iktidarın ciddi bir mücadele programı ortaya koymasını bekliyoruz. Çıkıp bize kel alaka hedef saptırmaya dönük, sorumluluk üstünden atmaya dönük çağrılar yapıyorlar. Ama ne yapmaları gerektiğini çok iyi biliyorlar. Bu terör yapılanmasına şiddet yapılanmasına siyasi iktidarın kapsamlı bir mücadele programı geliştirmesi gerekiyor. Her türlü bilgi, belge yönlendirici belge mevcut bunların peşinden gitmesi gerekiyor. Her şeyden önce o Suriye'nin kuzeyi diye tarif ettikleri hedef gösterdikleri topraklardaki halklarımızın Türkiye halklarının kardeşi olduğunu kabul etmeleri gerekiyor" diye konuştu. 

"POLİSLERE YAPILAN SALDIRILARI DOĞRU BULMUYORUZ"

Gazetecilerin Şanlıurfa Ceylanpınar'da dün 2 polis memurunun şehit edildiği saldırıyla ilgili soruya, Yüksekdağ "O saldırıları ve cinayetlerin doğru olmadığını, doğru bulmadığımızı ifade ettik. Her şeyden önce hiçbir sorunun ölümle çözülmemesi gerektiğini belirttik. Biz hala aynı yerdeyiz. Ölümle insanların yaşamını hedef alarak insanların yaşamına kast ederek, siyaset yürütülemez bir gerçek kendisine yol açamaz. Bütün Türkiye toplumu olarak bu sorunu aşmak zorundayız. Biz bunun yolunu işaret ettik. Bu barış dilini kullanmakla olur, bu demokrasi ilini kullanmakla olur ölüm ve çatışmanın yerine veya karşısına barışçıl demokratik siyaseti koymakla olur. Yıllardan beri yapılamayan şey budur" yanıtını verdi. 

"TÜRKİYE TOPLUMU DERİN BİR ACIYLA BOĞUŞURKEN MECLİSİN BUNA DUYARSIZ KALMASI DÜŞÜNÜLEMEZDİ"

CHP'nin TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırması ile ilgili gelen bir soruya ise Figen Yüksekdağ,  "Bizim teklife destek veriyorlar. İlk başta olumsuz yanıt vermişlerdi. Bizim teklifimiz verdiğimiz bu teklifin değerlendirilmesi ve meclisin olağanüstü toplanmasıydı. En hayırlısı ve güzeli olmuş bence Türkiye'de böyle bir olay yaşandıktan sonra hiçbir şey yaşanmamış gibi davranamazdık. Bu nedenle meclis yeterlik sayısına ulaşılması oldukça önemli. Meclis cephesinden bir sorumluluk üstlenildiği ve sorumluluk çağrısı yapıldığı anlamına geliyor. Türkiye toplumu halkı bu kadar derin bir acıyla boğuşurken meclisin buna duyarsız kalması düşünülemezdi. Bence en doğru olan şey yapılmış ve diliyorum ki hayırlı sonuçlara da vesile olur. Bu sorunun çözümünün de önü açılır" diye cevap verdi.

GÜNEŞ ERZURUMLUOĞLU'NU VE AİLESİNİ ZİYARET ETTİ

Figen Yüksekdağ, Suruç'taki terör saldırısında ağır yaralanan ve tedavisi İstanbul Anadolu yakasındaki özel bir hastanede süren 19 yaşındaki Güneş Erzurumluoğlu'nu ve ailesini ziyaret etti. Ziyaret sırasında Yüksekdağ, Erzurumluoğlu'nun anne ve babasına sarılarak teselli etmeye çalıştı; Güneş'in durumu hakkından doktorlardan bilgi aldı. 

BELKİ DE BİR DAHA YÜRÜYEMEYECEK...

Çıkışta bir açıklama yapan ve Güneş'in Erzurumluoğlu'nun konuşabilecek durumda olduğunu söyleyen Yüksekdağ, "Gözyaşları içerisinde vazgeçmeyeceklerini söyledi. Yoğun bakımda hayati tehlikesi yok ama belki de bir daha hiç yürüyemeyecek" dedi.
Suruç saldırısının artık toplumsal bir travma olduğunu belirten Yüksekdağ, "Herkesin insanlanlık değerleri çevresinde gençliğe daha iyi bir gelecek sunmak için kenetlenmesi gerekiyor" diye konuştu.

ŞEHİT HABERLERİ

Diyarbakır'da bir polis memurunun şehit olduğu saldırının hatırlatılması üzerine, son dönemdeki saldırıların gerilimin sürmesine hizmet ettiğini söyleyen Yüksekdağ sözlerini şöyle sürdürdü:

"Suruç'ta yaşanan patlamadan sonra Türkiye'de ardı ardına gerilimi sürdürecek gerilimlerin yaşanmasını tasvip etmek mümkün değil. 2013 Nevruz'undan itibaren şunu anlatmaya çalışıyorduk; Türkiye'de silahların değil insanların konuştuğu, bir siyasi ve sosyal yaşam kurmak mümkün. Bunun için de bir demokratik siyaset ortamı geliştirmek gerekiyor. Barış ve çözüm sürecinin önünü açmak gerekiyor. Ama ne yazık ki bu çabalarımız hep tek taraflı olmak durumunda kaldı. Çabalar tek taraflı olunca, çatışma ve ölüm de kendisine alan buluyor. Bizim artık bu alanı kapatmamız gerekiyor. Bakın mesaj çok netti. O 32 gençten kimisi Hakkari'dendi. Kimisi Muş'tandı. Kimisi Bursa'dan, İstanbul'dan, Samsun'dan Trabzon'dan, Eskişehir'den, Türkiye'nin dört bir yanından kimisi Alevi'ydi, kimisi Sünni'ydi. Kiminin cemevinden kiminin camiden cenazesi kaldırıldı. Ve değişik uluslardandı. Kimisi, Türkmen'di, kimisi Laz'dı, kimisi Kürt'tü. Bir arada durup hangi değerlerde buluşacağımızı gösterdiler. Barışçıl bir hareket tarzıyla işaret ettiler. Biz işte bütün Türkiye olarak, siyaset olarak gençlerin işaret ettiği bu barışçıl demokratik yolun üzerinden gitmeliyiz. Onların verdikleri bu mesajı dikkate almalı ve siyaseti ona göre dizayn etmeliyiz. Bu nedenle ben gerilim, saldırı, çatışma ve ölüm olaylarının en kısa sürede sona ermesini diliyorum. Bu süre içinde yaşamını kaybeden bütün insanlarımızın ailelerine başsağlığı diliyorum. Bu süreci normalleştirmenin tek yolu barış ve demokrasi çizgisinden sapmamaktır. Her şeyden önce siyasal iktidarın barış ve demokrasi yoluna girmesidir. Ben bugün bir kere daha siyasi iktidarı bu yola davet ediyorum."