BIST 9.725
DOLAR 35,18
EURO 36,79
ALTIN 2.970,68
HABER /  GÜNCEL

Yüce Divandan tarihi kriterler

Türkbank davasının gerekçeli kararında Yüce Divan, siyasetçiler için tarihi bir kriter belirledi.

Abone ol

Türkbank ihalesinde görevlerini kötüye kullandıkları iddiasıyla yargılanan eski başbakan Mesut Yılmaz ve eski Devlet Bakanı Güneş Taner hakkındaki davayı şartla salıverme yasası kapsamına alarak erteleyen, ancak gerekçeli kararında suçun oluştuğu saptamasını yapan Yüce Divan, siyasetçiler için tarihi bir kriter belirledi. Yüce Divan, gece yarısı işadamlarıyla yapılan ihale görüşmelerini suç nedeni saydı.
Hukukçular, gece yarısı işadamlarıyla yapılan ihale görüşmesini suç nedeni sayan Yüce Divan kararının, bundan sonra yapılacak benzer eylemler için geçerli olacağı konusunda birleşti.
Yüce Divan, Yılmaz ve Taner hakkındaki gerekçeli kararında, organize suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı ile bağlantılı işadamı Korkmaz Yiğit'in kazandığı ihalede görevi kötüye kullanma suçunun oluştuğunu şöyle açıkladı:

Tarihi yorum
"Devlet idareciliği, siyasi kişiliğin önünde tutulması gereken bir niteliktir. Başbakan ve bakanın herhangi bir ihalenin aşamalarındaki ölçüsü, özel sektörün pazar ekonomisine bakışı, yaklaşımı dışında, kaynağını hukuktan alan organlar aracılığı ile yapılmasını ve kabul edilebilir sınırların aşınmasına sebep olacak özel sohbet ya da yakınlaşmalar, ya da devleti birey ilişkisi bazına indiren değerlendirmelerden uzak tutacak ciddiyet ve mesafenin korunmasına özen gösterilmesini gerekli kılar.
Bir başbakanın hukuksal yolları kullanması gerekirken, Türkbank ihalesine katılacak kişilerle, ihaleye saatler kala gece yarısı Başbakanlık Konutu'nda görüşmesi, ya da ihaleye katılacak kişiye muhtemel olumsuzluklar konusunda uyarma amaçlı olsa dahi aracı kişilerle mesaj gönderip bilgilendirilmesini istemesi, devlet görevinde kastı aşan bir yaklaşımdır. Görev gerekleriyle bağdaştığı söylenemez."

Üç üye karşı çıktı
Sekiz üyenin oylarıyla belirlenen bu kritere, Anayasa Mahkemesi üyeleri Necmi Özler, Mehmet Erten ve Serdar Özgüldür, Yılmaz'ın bankanın en yüksek fiyattan satılması için ülke çıkarları doğrultusunda hareket ettiği gerekçesiyle karşı oy kullandı. Kararın, iş dünyasıyla ilişkilerde suç sınırını ortaya koyduğunu söyleyen hukukçuların yorumları şöyle:

  • Eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: Bu tür eylemlerle, görevi kötüye kullanma suçu işlenmiş olacağı mutlak suretle belirlenmiştir. Kararlar bağlayıcıdır. Bundan sonra görev alacaklar, bu tip eylemler yaparsa, aynı suçu işlemiş olur.

    Neyin suç olduğu gösterildi
    • Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu: Anayasa Mahkemesi ile Yüce Divan kararları gerekçesiyle birlikte okunur ve bağlayıcıdır. Gerekçeli karar önem taşır. Bu kriter, benzer eylemler açısından ışık tutucudur. Kararla siyasetçilere nasıl davranılması gerektiği, nasıl davranılırsa suç olacağı gösterilmiştir.
    • Eski Anayasa Mahkemesi üyesi Prof. Dr. Yılmaz Aliefendioğlu: Karar, diğer davalar için bir basamak oluşturur. Güvenilirlik unsuru açısından bir çerçeve çizilmiştir. Belki değişmez bir unsur değildir ama kabine üyeleri için, hükümetler için önemli bir mesaj taşıdığı kesindir. Anayasa Mahkemesi de bu yorumu değiştirmeden bundan sonra karar vermeye gayret edecektir.
    • Yargıçlar ve Savcılar Birliği Başkanı, Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu: Karar, görevi kötüye kullanma suçunun nasıl oluşabileceği konusunda bir çerçeve çizmekte. Elbette suçun oluşumu için tek başına yeterli görülmeyebilir ama o çerçevenin ana sınırları belirlenmiştir.

      İşte devlet adamına yargı uyarısı

      "Bir başbakanın hukuksal yolları kullanması gerekirken, Türkbank ihalesine katılacak kişilerle, ihaleye saatler kala gece yarısı Başbakanlık Konutu'nda görüşmesi, ya da ihaleye katılacak kişiye muhtemel olumsuzluklar konusunda uyarma amaçlı olsa dahi aracı kişilerle mesaj gönderip bilgilendirilmesini istemesi, devlet görevinde kastı aşan bir yaklaşımdır. Görev gerekleriyle bağdaştığı söylenemez."

      Kaynak:www.milliyet.com.tr