Yazar Abdülkadir Selvi, yolsuzluk suçlaması yöneltilen 4 eski bakan hakkında AK Parti'deki üç farklı eğilimi yazdı.
Abone olAK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü başkanlığındaki komisyon, bugün, eski bakanlar için Yüce Divan yolunun açılıp açılmayacağına karar verecek.
Peki AK Parti'de hava nasıl? Eski bakanlar hakkında ne karar verecekler? Merak edilen soruya iktidara yaın isimlerden Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi bugünkü yazısında yanıt aradı.
Yüce Divan oylaması tarihi karar anlarından biri olacağını ifaden Selvi, partideki üç ayrı eğilimi köşesinde paylaştı.
YÜCE DİVAN'A KARŞI OLANLAR
1- Şimdiye kadar 17-25 Aralık’ın bir darbe girişimi olduğunu savunduk. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Başbakan Davutoğlu da 17-25 Aralık için AK Parti iktidarına yönelik darbe girişimi olarak nitelendirdi. Yolsuzluk iddialarının bunun ambalajı olduğunu söyledik. Darbe girişimine meşruiyet kazandırmak için paralel yapı tarafından kurulan bir kumpas olduğunu iddia ettik.
Ayrıca 17 Aralık’la ilgili yargılama da önemli bir gelişme yaşandı. Mahkeme 17 Aralık hakkında, “Usulüne uygun delil toplanmadığı, suçun unsurlarının oluşmadığı ve örgüte rastlanmadığı” gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Takipsizlik kararına yapılan itiraz reddedildi. Böylece iddiaların hukuki dayanağı olmadığı ortaya çıktı. Yargının suçlu bulmadığı bir davada biz 4 Bakan arkadaşımızı neden suçlu olmadıklarını ispat etmek üzere Yüce Divan’a sevk edelim?
YÜCE DİVAN'DE AKLANSIN DİYENLER
2- 4 Bakan soruşturma komisyonunda yaptıkları açıklamalarla bizi tam olarak ikna edemediler. Bu ilişki trafiği normal bir ilişki ağını yansıtmıyor. Biz üç Y dedik. Yoksullukla, Yasaklarla bir de Yolsuzlukla mücadele için yola çıktık. “Hırsızlık yapan kızım Fatıma dahi olsa...” diyen bir inanç sisteminden geliyoruz. Hareketimizin adı, ”Erdemliler hareketi” şimdi inançlarımıza ve ilkelerimize karşı bir sınav veriyoruz. Kimseyi peşinen suçlu ilan edemeyiz. Ama aklayamayız da. Meclis’te çoğunluk oylarımıza dayalı olarak aklarsak bu siyaseten peşimizi bırakmaz. Yüce Divan’a sevk edelim, orada aklansın gelsinler. Böylece hem biz vicdanen rahat ederiz hem de onlar topluma karşı, ”Bize kumpas kurulmuştu. Yüce Divan’da aklandık ve geldik” diyebilirler.
"YÜCE DİVAN'A GÖNDERİLMESİN AMA ŞEFFAFLAŞMA PAKETİ ÇIKARALIM" DİYENLER
Bunlar az çok tahmin edilebilen iki ana duruşu yansıtıyor.
Bir de “Üçüncü Yol” var.
Seçim takvimi dikkate alınarak oluşturulmuş alternatif bir yol.
3- “Seçimlere kısa bir süre kaldı. Yüce Divan yargılaması seçim kampanyası dönemine denk gelir. Seçim döneminde 4 Bakan'ın Yüce Divan’da yargılanması görüntümüzü bozar. Seçimlere uzun bir süre olsaydı, Yüce Divan sonuçlanır ve siyaseten biz bunu anlatabilirdik. Ancak seçimlere çok az bir zaman kaldı. Sonucu ne olursa olsun Yüce Divan görüntüsü seçim meydanlarında aleyhimize olur. Ayrıca Yüce Divan yargılamalarının ilk başlarında Haşim Kılıç’ın başkanlık yapması mümkündür. Haşim Kılıç’ın tavrı ortada.
Seçim kampanyası sırasında Yüce Divan’la görüntü vermeyelim. 4 Bakanımız'ı Yüce Divan’a göndermeyelim. Ama eş zamanlı olarak yolsuzlukla mücadele adına şeffaflaşma paketi çıkaralım”