BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

YSK'nın ret kararına itirazım var!

Yüksek Seçim Kurulu,  İstanbul'da 31 ilçe oyların tamamının yeniden sayılmasına yönelik talebinin reddedildiğini açıkladı. Bundan sonraki adım, Ekrem İmamoğlu'na mazbata verilmesidir. 

Yüksek Seçim Kurulu, AK Parti'nin İstanbul’da 31 ilçe oyların tamamının yeniden sayılmasına yönelik talebinin reddedildiğini açıkladı. Bundan sonraki adım, Ekrem İmamoğlu'na mazbata verilmesidir. 

YSK'nın verdiği ret kararı bana doğru gelmedi. Bunu AK Parti'yi savunduğum için söylemiyorum. İnanın, durum Binali Yıldırım lehine olmuş olsaydı ve CHP oyların tamamının sayılmasını istemiş olsaydı bile yine aynı satırları yazacaktım.

Kararın içime sinmeme nedenlerini izin verirseniz anlatayım.

Bugüne kadar sayımı yapılan oylara baktığımızda, seçmen tercihinin AK Parti aleyhine sandıklara yansıtıldığına şahit olduk. Geçersiz sayılan oyların aslında geçersiz olmadığı, bütün partilerin temsilcileri ve yine bütün partilerin milletvekilleri önünde belgelendi.

Kimse bu duruma itiraz etmedi.

Ayrıca sayımı yapılan oyların yüzde 81'inin AK Parti'nin hanesine yazıldığını gördük ki buna da kimse itiraz etmedi. 

Bu durum, sandıklarda benzeri binlerce hata yapıldığını gösteriyor. Arada ortalama 14 bin küsur oy farkı var ve sandıklar yeniden sayıma açıldığında bu farkın kapanması kuvvetle muhtemel...

Her iki adaydan birinin belki 10 belki de 50 oy farkıyla kazanabileceği ihtimali de kuvvetle muhtemel...

Yüksek Seçim Kurulu'nun AK Parti'nin talebini reddetmesi bu nedenle benim içime sinmiyor.

Kaldı ki...

Büyükçekmece, Maltepe ve Esenyurt'ta ortaya çıkan durum, birilerinin seçimlere bilerek ve isteyerek şaibe karıştırdığını gösteriyor.

Yani düşünsenize...

Büyükçekmece Belediyesi,  personelini  Büyükçekmece İlçe Nüfus Müdürlü'ne yerleştiriyor. Bu kişi, görev süresi içinde ruhsatı çıkmayan ve kimsenin yaşamadığı yerlere 11 bin hayali seçmen kaydı yaptırıyor. Bu kişi seçim sonrası suç delilleriyle birlikte tespit ediliyor ve tutuklanıyor.

Yani şu an hapiste...

Maltepe'deki durum çok daha farklı...

Kanun, "Sandık başkanları devlet memuru olacak ve bulunduğu ilçenin dışında bir adreste oturmayacak" diyor. Ama Maltepe'de sandık başkanı olan şahısların belli bir bölümünün Maltepe Belediyesi personeli olduğu ortaya çıkıyor. Geriye kalan sandık başkanlarının ise Maltepe'de ikamet etmedikleri ve devlet memuru olmadıkları belirleniyor. 

Esenyurt'taki gelişmeleri muhtemelen duymamışsınızdır, onu da ilk kez ben aktarmış olayım.

Esenyurt'ta 7 bin kamu görevlisi var. 

Kanuna göre İlçe Seçim Kurulu'nun bu 7 bin kamu görevlisi arasından bir asıl, bir de yedek olmak üzere yaklaşık 3 bin kişiyi sandık görevlisi olarak belirlemesi gerekiyor. Kanuna göre bu belirleme kura yöntemiyle olmak zorunda...

Peki kurul ne yapıyor?

Normalde 2-3 gün sürecek kura çekimini hepi topu 3 saat içinde tamamladığını duyuruyor. Ama listeye baktığınızda bırakın ilçe dışından olmasını, il dışından 311 kişinin Esenyurt'ta sandık başkanı olarak atandığı belirleniyor. 

Diğer sandık başkanlarına baktığınızda bu kişilerin büyük bölümünün kamu görevlisi olmadığı görülüyor. 

Dahası...

Sandık başkanı olarak atananlar arasında askerler var, belediyede çalışan ve CHP seçmeni olduğu bilinen personel var. Yani belli ki liste kura çekimine gerek kalmadan çok önceden hazırlanmış.

Aslına bakarsanız bu durum "tam kanunsuzluk" halidir. Bilmeyenler için Yargıtay Ceza Mahkemeleri daha önce, “göreve ilişkin kurallara aykırılık" halinin "tam kanunsuzluk" olacağına hükmetmiş.

Burada da göreve ilişkin kurallara aykırılık var.

Bu göreve ilişkin aykırılıkların sandığa nasıl yansıdığını da hepimiz günlerdir izliyoruz. Binali Yıldırım'ın oylarını Ekrem İmamoğlu'na yazmalar, oy kaydırmalar, geçerli olan AK Parti oylarını geçersiz saymalar falan...

Bana kalırsa, kafalardaki tüm soru işaretlerinin cevap bulması için İstanbul'daki oyların yeniden sayılması ve yukarıda zikrettiğim ilçelerde ise seçimlerin yenilenmesi gerekiyor. 

Ekrem İmamoğlu şu an Binali Yıldırım'ın konumunda olmuş olsaydı, eminim ki benim bu söylediklerimi ekranlarda ısrarla dile getirecekti. 


İlk gün söylediğimi tekrar ederek bitireyim yazıyı...

Bence İstanbul'daki oy sayımı bütün televizyonların ortak yayınında ve bütün partilerin temsilcilerinin gözü önünde şeffaf bir şekilde yapılmalı...

Ortaya çıkacak sonuca da herkes razı olmalı...

Yoksa bu seçim ebediyete kadar şaibeli seçim olarak anılacak.