BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Yolsuzluk davalarına bilirkişi engeli

Soruşturmaların başlatılmasının üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen davaların çoğu sonuçlanmadı.

Abone ol

Banka davaları üç kez mahkeme değiştirdi. Yapılan operasyonlardan sonra Devlet Güvenlik mahkemelerinde (DGM) başlayan davalar, görevsizlik kararı üzerine önce Ağır Ceza mahkemelerine gönderildi. Son olarak Bankacılık Yasası'nda yapılan değişiklik uyarınca kurulan ihtisas mahkemelerine aktarılmaya başlandı. Bankalar dışındaki diğer yolsuzluk davalarından birçoğu suçun oluşmadığı yönündeki bilirkişi raporlarına dayanılarak beraatle sonuçlandı. Mavi Akım davasında olduğu gibi bazı davalarda ise sanıklar 6'şar milyon liralık komik ‘ağır para cezaları'na çarptırıldı. Egebank davasının uzamasında bilirkişi raporlarına yapılan itirazlar ve yeni rapor hazırlanması için verilen ek sürelerin etkili olduğu belirtiliyor. İnterbank davasında Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi bilirkişi raporlarına dayanarak beraat kararı verdi. Yargıtay'ın beraat kararını bozması üzerine mahkeme davayı yeniden görüşüyor. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Yurtbank davasında ise bilirkişi heyeti sanıklar lehine rapor düzenledi. İtiraz üzerine, bu dosya için yeni bir bilirkişi heyeti atanınca dava uzadı. Sümerbank, Bankekspres, Bankkapital'in yanı sıra Beyaz Enerji, Vurgun, Mavi Akım, Neşter, TDK yolsuzluğu gibi kamuoyunda yankı uyandıran davalar ise mahkemelerde hâlâ devam ediyor. Bankacılık suçları başta olmak üzere yolsuzluk davalarının uzmanlık gerektirmesi nedeniyle mahkemeler bilirkişiye başvurmak zorunda kalıyor. Ancak bilirkişilerin taraflı ve yetersiz rapor hazırladığına ilişkin şüphe ve itirazlar ortaya çıkınca yeni bilirkişiler atanarak davalar uzuyor. İnterbank davasında olduğu gibi mahkemeler de çoğu zaman bilirkişi raporları doğrultusunda karar veriyor. Yargıtay, İnterbank davasında Cavit Çağlar ve diğer sanıklar hakkındaki beraat kararını, bilirkişilerin dosya içeriğine ters düşen, isabetsiz raporuna dayanılarak verildiği gerekçesiyle bozdu. Ceza hukukçusu Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer de bir röportajında bilirkişilik yapması için kendisine gelen başvurularla ilgili olarak “Hepsi günlerce kapıma dizildi, ama hortumcuların hiçbirine mütalaa vermedim. Eğer verseydim, yemin ediyorum, bütün Gayrettepe’yi satın alabilirdim.” demişti. Bilirkişi kurumuna yönelik eleştiriler Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından da dile getirilmişti. Yolsuzluk davalarından sonuç alınamamasında bilirkişi kurumundaki kirlenmenin etkili olduğuna dikkat çeken Çiçek, kısa bir süre önce yaptığı açıklamada, “Bilirkişi kepazeliği ortadan kalkmadığı sürece yolsuzlukla mücadele edilmez.” diye konuşmuştu. Bilirkişiliğin suiistimal edilerek yolsuzluk davalarını olumsuz yönde etkilemesi üzerine Bankalar Kanunu’nda yapılan değişikliklerle birlikte banka suçlarına ilişkin davaların ihtisas mahkemelerinde bakılması hükme bağlandı. Kısa bir süre önce çıkan yasa doğrultusunda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından İstanbul’da banka suçlarına ilişkin davalara bakmak üzere ihtisas mahkemesi kuruldu. Başta İmarbank davası olmak üzere banka yolsuzluğu davaları ihtisas mahkemesi olarak bu tür davalara bakacak olan İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmeye başlandı. Yasada yapılan değişiklikle davaların uzamaması için adli tatilde de yargılamanın devam etmesi ve otuz günden fazla ara verilmemesi de hükme bağlandı. Ayrıca bilirkişi suiistimallerini önlemek amacıyla bilirkişilerin resmi kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar arasından seçilmesi kararlaştırıldı. Yine hukuk ve ceza yargılamasına ilişkin kanunlarda yapılan değişiklikle mahkemeye sunulun bilirkişi raporunun maddi olgu ve fiili gerçeklerle bağdaşmadığı yönünde kuvvetli emare ve şüphelerin bulunduğu kanaatine ulaşıldığı takdirde bu bilirkişiler hakkında Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunu uyarınca işlem yapılabilecek. Bilirkişilik müessesesine uzmanlar da eleştiriler getiriyor. Toplumsal Saydamlık Hareketi Derneği Başkanı Erciş Kurtuluş, yolsuzlukla mücadelede yargı aşamasında etkili sonuçlar alınamadığına işaret etti. Bunda bilirkişiliğin etkili olduğunu söyleyen Kurtuluş, ihtisas mahkemelerinin ve uzman hakimlerin bulunmaması nedeniyle bilirkişilerin çoğu zaman yargının yerine geçtiğini dile getirdi. Kurtuluş “Yargı sisteminin kendi içinde otokontrol mekanizmaları var. Ancak bilirkişilik sistemi her türlü otokontrolden uzak, ayrıca etik kurallar da işlemiyor. Bilirkişiler davanın taraflarınca daha kolay etki altına alınabiliyor. Aynı olayda birbiriyle tamamen çelişen bilirkişi raporları verilebiliyor.” dedi. Bilirkişilik konusunda araştırmalar yapan Yard. Doç. Dr. Yahya Deryal de, söz konusu kurumun ıslah edilmeden yolsuzlukları bitirmenin mümkün olmadığının altını çizdi. Deryal, yargı mensuplarının ekonomik davalar ve muhasebe bilgisi gibi paraya ilişkin konularda yeterli bilgi altyapısına sahip olmadığına dikkat çekerek “Uzman olmayan hakimler dosyayı bilirkişiye havale edince bilirkişiler kendilerini hakimin yerine koyarak aslında kararı da onlar vermiş oluyor. Hakimlerin en azından bilirkişiler tarafından hazırlanan raporları anlayabilecek, eksik ve taraflı yönleri varsa bunları tespit edecek bir uzmanlığa sahip olması gerekir.” diye konuştu. Bilirkişi raporları, beraat ettiriyor 27 Mayıs 2000’de Gaziantep’te gerçekleştirilen Paraşüt operasyonuyla başlayan, Kasırga, Örümcek, Balina gibi ilginç isimler verilen operasyonlar zinciri sonraki yıllarda da devam etti. 30’dan fazla yolsuzluk operasyonundan sonra açılan davalardan birkaçı mahkumiyetle sonuçlanırken birçok davada sanıklar bilirkişi raporları doğrultusunda delil yetersizliği gibi gerekçelerle beraat etti. Banka davaları başta olmak üzere çok sayıda yolsuzluk davası ise bilirkişi raporlarının hazırlanmasında çıkan sorunlar ve çelişkiler üzerine yeni bilirkişilere başvurulması nedeniyle hâlâ devam ediyor. Açılan davalarda haklarında 6 bin yıla kadar ağır hapis cezası istenen işadamları bir süre cezaevinde yattıktan sonra tahliye edilerek tekrar işlerinin başına ve lüks yaşantılarına döndü. Son olarak Örümcek Ağı Davası’nda tutuklu olarak yargılanan sanık Erol Maks Kohen’in serbest bırakılmasının ardından yolsuzluk davalarından tutuklu olarak yargılanan sanık kalmadı. İlk banka operasyonlarında sanıkların tutuklanarak yargılanması yoluna gidilirken daha sonra bir yöntem değişikliği yapılarak banka patronlarının cezaevine konulması yerine icra takipleri ve ticari davalar yoluyla devletin uğradığı zararın tahsil edilmesi yoluna gidilmeye başlandı. Yolsuzluk operasyonlarından sonra 4422 sayılı yasaya göre “Çıkar amaçlı örgüt oluşturmak” suçundan Devlet Güvenlik mahkemelerinde (DGM) açılan davaların yasada yapılan bir değişiklikle Ağır Ceza mahkemelerine gönderilmesi yargılamanın gecikmesine neden oldu. Yolsuzluk davalarında tutuklu sanık kalmadı Kasırga, Örümcek, Balina gibi isimlerle başlayan ve batık bankalarla devam eden yolsuzluk operasyonlarının davalarından tutuklu isim kalmadı. Davaların çoğunda bilirkişiler sanıklar lehine rapor verdi. Yolsuzluk operasyonlarıyla kamuoyunun yakından tanıdığı birçok işadamı mahkemelerde hakim karşısına çıktı. Bunlardan Yahya Murat Demirel’in (üste) Etibank, Korkmaz Yiğit’in (ortada) Bankekspres ve Cavit Çağlar’la birlikte dayısı Şükrü Şenkaya, oğlu Mustafa Çağlar ile şirket yöneticisi Şenol Şenkaya’nın (altta) İnterbank’ın içini boşaltma iddiasıyla ilgili yargılanmalarına devam ediliyor. Bazı yolsuzluk davaları ve bulunduğu aşamalar: Egebank: Devletin 1 milyar 220 milyon dolar zarara uğradığı Egebank davasında 4 bin 727 yıla kadar hapsi istenen Yahya Murat Demirel yaklaşık 2 yıl tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. Demirel’in davası devam ediyor. Davanın uzamasında bilirkişi raporlarına yapılan itirazlar ve yeni rapor hazırlanması için verilen ek sürelerin etkili olduğu belirtiliyor. İnterbank: Sahibi olduğu İnterbank’ın içini boşaltarak devleti 1 milyar 269 milyon dolar zarara uğratmakla suçlanan Cavit Çağlar, 9 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edildi. Çağlar ve 39 sanık hakkında Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi bilirkişi raporlarına dayanarak beraat kararı verdi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi, dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğini belirterek beraat kararını bozdu. Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi yeniden görüşüyor. Etibank: Prof. Dr. Kayıhan İçel başkanlığındaki bilirkişi heyeti, Etibank’ta suçun dolandırıcılık değil, Bankacılık Kanunu’na muhalefet olduğu görüşünde. Sanıkları arasında Cavit Çağlar’ın da bulunduğu dava Dinç Bilgin’in Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Bankekspres: Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı düzenlediği tebliğnamede dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması gerektiğini belirterek beraat kararının bozulmasını talep etti. Davanın temyiz görüşmeleri sürüyor. Yurtbank: 6 bin 471 yıl hapsi istenen Balkaner’in yargılanmasına devam ediliyor. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın bilirkişi heyeti, sanıklar lehine rapor düzenledi. İtiraz üzerine, bu dosya için yeni bir bilirkişi heyeti atanınca dava uzadı. Sümerbank: Sümerbank’ın içinin boşaltılarak devletin 470 milyon dolar zarara uğratılmasından yargılanan Hayyam Garipoğlu 17 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Dava devam ediyor. Örümcek Ağı davasının birinci sanığı Erol Maks Kohen’in 2 yıl tutuklu kaldıktan sonra 150 milyar lira kefaletle tahliye olmasının ardından yolsuzluk davalarında tutuklu sanık kalmadı. Bankkapital, Vurgun, Beyaz Enerji, Mavi Akım Neşter davaları ise devam ediyor.