Hürriyet'ten Banu Şen bugün ibretlik bir olayı kaleme aldı. Zincire vurulduğu için ailesinden kaçan 16 yaşındaki kızın yoldan geçenler tarafından bulunup tecavüze uğradığını, aile meclisi tarafından ise ölüm fermanı verildiğini, kızı kurtarmak için babasının nasıl mücadele ettiğini yazdı.
Abone olİzmir’de 1 yıl önce ailesinin zincirle bağladığı evden kaçan 16 yaşındaki şizofren A.A.’yı yolda görüp evine götüren A.K. ve T.S. günlerce tecavüz etti. Feryatlarını duyan yoldan geçen bir kişinin ihbarıyla gelen polis A.A.’yı yarı baygın ve çıplak halde buldu. A.A’nın kurtuluşu işte böyle başlıyordu.
Genç kız perişan durumdaydı. A.K. ve T.S. A.A.’nın kendi isteğiyle beraber olduğunu iddia ediyordu. A.A.’nın ağabeyleri ise ‘namusumuz kirlendi’ diye aile meclisinden infaz kararı çıkarmıştı. Çaresiz baba ve ablanın imdadına Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu yetişti. Canan Güllü daha önce de birçok kadın davasında suçluların peşini bırakmayarak ceza almasını sağlayan derneğin gönüllü avukatlarından Sibel Önder’e ulaştı.
MEKTUP DELİL OLDU
Önce A.A. ve babası gizli bir yerde koruma altına alındı. Dava sürecinde ise tecavüzü inkâr eden sanıkların cezaevinden kendisine gönderdiği itiraf gibi tehdit mektubunu mahkemeye delil olarak sunan Önder, yalanı ortaya çıkardı. Sonunda mahkeme 2 hafta önce A.K. ve T.S.’ye rekor ceza verdi. Suçlular hakkında şimdi ise yine inkâr ettikleri zorla fuhuş yaptırmaktan ve avukatı tehditten de dava açılıyor. A.A.’nın kaç kişiyle para karşılığı ilişkiye zorlandığı tespite çalışılırken, ailesinin töre gereği infaz kararı aldığı A. ve babası Önder gizli tutulan bir yerde hâlâ koruma altında.
VAHŞET VE HÜZÜN
Avukat Önder’in, “Acılarla dolu bir dosya” dediği A.A.’nın hikâyesi de çaresizlik, vahşet ve hüzün dolu. A.A ve ailesi yıllar önce Güneydoğu’dan İzmir’e yerleşti. A.A. şizofrendi. Ailesi onu evin bir odasına zincirle bağlıyordu. 8 Eylül 2016’da evde kimse olmadığı sırada zincirlerden kurtuldu. Menemen’den Çiğli’ye kadar yürüdü. Ayağında zincirlerle yolda yürüyen A.A.’yı gören kamyon şoförü A.K. (54) ve T.S. (30) genç kızı Çiğli’de bulunan evlerine götürüp tecavüz etti. Başkalarına da para karşılığı cinsel ilişkiye zorladı. Günlerce tecavüze uğrayan genç kız, A.K. ile T.S.’nin evde olmadığı bir zamanda feryatlarını duyan bir kişinin polise haber vermesiyle yarı baygın ve çıplak, tam anlamıyla perişan halde bulundu. A.K. ve T.S. tutuklandı.
BABA: KIZIMI KORUYUN
Polis, günlerce yaşadığı dehşet ve hastalığının üzerine birçok travma yaşayan A.A.’yı ailesine teslim etmek istedi. Ancak aile üyelerinden biri, ağabeylerinin “Namusumuz kirlendi” diyerek genç kızı ‘infaz’ kararı aldığını ve İzmir’e gelme planı yaptığını söyledi. A.A.’nın İzmir’de yaşayan hasta babası da bu karara karşı çıktığını belirterek, kızının koruma altına alınmasını istedi. İşte tam bu noktada Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) için gönüllü çalışan Sibel Önder’e dosya geldi. Önder yaşananları şöyle anlattı:
ÜZERİME YÜRÜDÜLER
“Namusumuza leke geldi diyerek genç kızı infaz kararı alındığını duyunca hemen koruma kararı çıkarttım mahkemeden. İstanbul’a Adli Tıp Kurumu’na sevki gerekti. Uçak, yol, harcırah gibi masrafların hepsi suçüstü ödeneğinden karşılanıyor. Ama o da uzun zaman alıyor. Ödeneğin geç çıkacağını öğrenince Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı aradım. Şizofren kızımız ve babası için TKDF ve bakanlığın desteği ile ödenek çıkarttık. Havaalanında bizi hemşire karşıladı. Tüm örnekler alındı. Travma yaşadığı ve ruh sağlığı bozulduğu tespit edildi, şizofreni raporu çıktı. Vücudunda üç ayrı sperm örneği bulundu. Bunlar kızın hem tecavüze uğradığı hem de fuhşa zorlandığı iddiamızı doğruluyordu. Süreç içinde sanıklar savcılığa hakkımda suç duyurusunda bile bulundular. Ayrıca sanıkların bana cezaevinden gönderdiği mektubu da delil olarak mahkemeye sundum. Sanıklar burada beni tehdit ederken itiraf gibi cümleler yazıp, A.A. ile zorla ilişkiye girmelerinin zina olduğunu ileri sürüyor, ‘Yaptığım zinadan Allah’a sığınıyorum’ diye yazıyordu. Duruşma salonunda da üzerime yürüdüler. Ancak mahkeme rekor ceza verdi. Şimdi ise gerekçeli karar elimize ulaştı iddia ettiğimiz fuhuştan da yeni bir dava açılıyor. Bana yaptıkları tehdit ve hakaretler için ise ayrıca dava açılacak.”
İKİSİNE DE CEZA YAĞDI
Karşıyaka Adliyesi 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 hafta önce görülen duruşmada sanık T.S. ‘Cinsel istismar’ suçundan 12 yıl hapis cezası aldı. Bu olayı ruh ve beden bakımından kendini savunamayacak durumda kişiye yaptığı için de cezası 18 yıla çıktı. Sanık bu suçu zincirleme şekilde gerçekleştirdiğinden dolayı da ceza 22 yıl 6 aya çıkarıldı. Sanığın duruşmadaki iyi hali ve davranışlardan dolayı cezası 18 yıl 9 aya indirilirken, T.S. ayrıca ‘kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak’ suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Diğer sanık A.K. ise ‘cinsel istismar’ suçundan 12 yıl ceza alırken, suçun zincirleme olmasından dolayı ceza 15 yıla çıkarıldı. Sanık A.K.’nın duruşmadaki iyi hal ve davranışlarından dolayı indirim yapılarak ceza 12 yıl 6 ay düştü, ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmak’ suçundan ise 2 yıl 6 ay ceza aldı. Sanıklardan T.S. toplamda 21 yıl 3 ay, A.K. ise 15 yıl ceza almış oldu.
BİR YERDE MAĞDUR KADIN VARSA BİLSİNLER Kİ ONUN SESİ OLACAK BİRİ VAR
VAHŞİCE öldürülen 16 yaşındaki Sezgi Kırıt’ın katillerinin peşini bırakmayarak 7 yıl sonra ceza almalarını sağlayan avukat Sibel Önder bugüne kadar kapatılmak üzere olan birçok kadın dosyasında gerçek suçlunun bulunması için iz sürdü. Önder kadına yönelik şiddet davalarında avukatların da aynı şiddete maruz kaldığını, zaman zaman tehdit, mahkeme salonunda saldırı, hakaret mektup ve mesajları alsa da kimseden korkmadıklarını kaydetti: “Baskı yöntemi uygulamaya, korku dünyası yaratmaya çalışıyorlar. Benim dünyamda buna yer yok. Korkmuyorum. İstedikleri kadar korkutmaya çalışsınlar. Mazluma haksızlık yapılmışsa ben de onun hakkını sonuna kadar arayacağım. Ne çocuk istismarları ne cinayetler ne de tecavüzler bitmiyor. Cezai yaptırımların çok fazla olması lazım. Evlilik birliği içinde de tecavüzler var hatta onlar basına yansımıyor. Bir yerde mağdur bir kadın varsa bilsinler ki onların sesi olacak biri var. Daha önce de söylediğim gibi ölümün dili yok ama benim var.”(Hürriyet)