BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,81
ALTIN 2.967,70
HABER /  GÜNCEL

Yoksulluk yakalarını bırakmıyor

Avrupalı meslektaşlarının aylık maaşlarının dörtte birini alan Türkiyeli eğitimciler, maaşlarıyla ancak aylık giderlerinin yüzde 45’ini karşılayabiliyor.

Abone ol

Eğitim Sen’in hazırladığı ve Başbakanlık’a sunduğu “Türkiye’de öğretmenlerin ve diğer eğitim çalışanlarının durumu” başlıklı rapor, eğitim emekçilerinin yoksulluk kıskacından kurtulamadığını gözler önüne seriyor. Raporda Türkiyeli eğitimcilerin durumu, 9 Avrupa ülkesindeki meslektaşlarıyla karşılaştırılıyor. Rapora göre, ücret sıralamasında son sırada yer alan Türkiye’de bir öğretmen yılda ancak 7 bin 343 dolar kazanıyor. Yoksulluk sınırının 1 milyar 800 milyon lira olduğu Türkiye’de 803 milyon liralık ortalama öğretmen maaşı ile 4 kişilik bir ailenin aylık giderlerinin ancak yüzde 45’i karşılanabiliyor. Ek iş yapıyorlar "Ekonomik açıdan çökertilen eğitim emekçileri geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda bırakılmıştır. Aynı durum memur ve hizmetliler için de geçerlidir. Öğretmenlerin taksi şoförlüğü garsonluk, pazarlamacılık, seyyar satıcılık yapması, artık olağan bir durum olarak görülmeye başlanmıştır" tespitine yer verilen raporda, eğitim emekçilerinin ekonomik talepleri, Öğretmenlerimize, hizmetli ve memurlara insanca yaşayabilecekleri, nitelikli hizmet verebilecekleri çalışma ve yaşama koşulları yaratılmalı, bunun için de başta maaşlar olmak üzere mesleki ve özlük hakları insan onuruna yaraşır bir düzeye yükseltilmelidir şeklinde özetleniyor. Sürgünler Hükümetin 2006 yılı için vermeyi planladığı yüzde 5’lik zammın öğretmenleri açlığa mahkum etmek anlamına geldiğine de dikkat çekilen raporda, öğretmenlerin çok kısıtlı olan özlük ve sosyal haklarını kullanma konusunda da büyük sıkıntılar yaşadığı belirtiliyor. Sürgünler, keyfi atamalar ve norm kadro uygulamasının öğretmenleri mağdur ettiğine işaret edilen raporda, öğretmenlerin "performanslarına göre derecelendirilmesini" öngören 'apolet yasası'nın sorunları daha da ağırlaştıracağı vurgulanıyor. Memurlar dert küpü Eğitim alanında çalışan memur personelin görev tanımının olmadığına ya da mevzuatla belirlendiğine işaret edilen raporda, 'Kimi mevzuatlarda görev tanımı yapılırken, ‘müdür ve müdür yardımcılarının verdiği her türlü görevi yapar’ denilmekte ve böylece keyfiliğe meydan verilmektedir' eleştirisinde bulunuluyor. Bu konudaki talepler; Memurların çalışma koşulları iyileştirilmelidir, Çalışma saatleri düzenlenmelidir, Görev tanımları yapılmalıdır. Ayrıca, eğitim kurumlarının emektarları olarak nitelendirilen hizmetlilerin, sistemden kaynaklı bütün olumsuz sonuçları en çarpıcı biçimde hissedenlerin başında geldiği ifade ediliyor. Normal görevleri dışında kalorifer yakma, şoförlük, gece bekçiliği ve yöneticilerin özel işlerini yapmakla da görevlendirilen hizmetlilere, bunun karşılığında ücret, yevmiye, yolluk, yiyecek ve giyecek yardımı yapılmadığı ve fazla mesai ücreti ödenmediği eleştirisinde bulunuluyor. Üniversiteler... Üniversiteler ve üniversite çalışanlarına yönelik talepler ise şöyle sıralanıyor:, YÖK kaldırılarak, üniversiteler özerk, katılımcı, laik, demokratik ve çağdaş bir yapıya kavuşturulmalıdır, Üniversitelerin paralı hale getirilmesi girişimlerine son verilmelidir, Öğretim üyeleri, öğretim görevlileri ve araştırma görevlileri ile diğer üniversite çalışanlarının iş yükleri azaltılmalı, bunun için ihtiyaç oranında kadro ayrılarak, adil ve eşit şekilde dağılım yapılmalıdır, Tüm üniversite çalışanları ayrım yapılmaksızın Üniversite Personel Yasası kapsamına alınmalıdır.