Lübnan'daki Bekaa Vadisi'nde Suriyeli mültecileri ziyaret eden BBC muhabiri Lyse Doucet, yoksulluk nedeniyle tarlalarda çalışmak zorunda kalan mülteci çocukları ve uluslararası yardım kuruluşlarının çözümsüzlüğünü anlatıyor.
Abone olSuriyeli çocuklar, kendilerine söylendiği şekilde, ilk trafik ışıklarında, yol kenarında bekliyor.
Bu çocukların Bekaa Vadisi'nde çadır dolu bu bölgede, soğukta, sabahın erken saatlerinde beklediği okul otobüsü değil.
Üstü açık bir kamyonet sabah 06:00'da gelip alıyor onları; tarlada mahsul toplamaya götürmek için.
Lübnan'ın doğusundaki bu verimli topraklarda, yetişkin işçilerin yaptığı işleri artık Suriyeli mülteci çocuklar yapıyor.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNICEF'in bölge müdürü Maria Calivis bunun giderek artan ve kaygı verici bir durum olduğunu söylüyor. "Mülteci sayısı artıyor ve gelen insanlar çok yoksul." diyor Calivis.
Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta mülteci çocukları, ailelerine maddi destekte bulunmak için incik boncuk satıyor, ayakkabı boyuyor. Fakat organize çocuk emeği, Suriye'nin derinleşen insani krizini daha fazla göze batar kılan yeni bir sorun.
Calivis de bu durum için "görünmezi görünür kılan" sorun diyor.
Tarlada kabak toplamak
Lastik ayakkabılı, ince bir tişört ya da elbise giymiş onlarca çocuk sabah soğuğunda titriyor. Normalde canlı hayvan nakliyesinde kullanılan kamyonların üstünde, demir parmaklıklara tutunarak tarlada kabak toplamaya gidiyorlar.
Bu küçük işçiler grubu, Lübnan tarlalarında çalışacak işgücünü ayarlayan Suriyeli aracının bağırışları arasında yeşil tarlaya dalıyor.
14 yaşındaki Abdül Aziz, kabakların dikenli saplarını göstererek ellerinin acıdığını itiraf ediyor.
Acı duyarken bile utangaç bir gülümsemeyi becerebiliyor.
Çocukların üzüm ya da patates gibi ürünler topladığı diğer tarlalardaki iş daha zor ve tehlikeli.
Yardım kuruluşlarında çalışan görevliler, bıçakla kendisini kesen ya da toprağı işleyen dev iş makinalarından korkuyla kaçan çocuklardan söz ediyor.
'Çocuklar işe değil okula gidiyor olmalı'
Suriyeli mülteci ailelere yardım eden bir Lübnanlı yardım kuruluşunda çalışan Tarık Mazlum kabak dolu ağır kovaları taşımaya çalışan küçük çocukları seyrederken "Durum kötü. Her ailede altı, yedi, sekiz çocuk var ve üç-dört yaşından büyük olanların hepsi çalışıyor." diyor.
Üzüntüyle başını sallıyor. "Ama buna son veremiyoruz. Çocuklar çalışmazsa aileler mahvolur. Yiyecek yemek bulamaz." diyor.
UNICEF yetkilisi Maria Calivis ise "Buna çözüm bulmak hepimizin görevi. Çocuklar işe değil okula gidiyor olmalı." diyor.
Ama bu hafta Lübnan'da okullar açılırken, bütün Suriyeli çocuklara yer bulunamadı.
BM yetkilileri, okul yaşındaki Suriyeli çocuk sayısının 400 bin olduğunu, ama 100 binine yer bulunduğunu açıklıyor.
BM, diğer kurumlarla ortak bir şekilde, okula gidemeyen çocukların geri kalmaması için gayri resmi öğrenim olanağı sağlayan bir "Eğitime Dönüş" kampanyası başlattı.
Bekaa Vadisi'ne ziyaretimiz sırasında çocuklar tarladaki işlerini bitirdikten sonra yerleşim yerlerine götürüldüğünde, taşlı zemin üzerine çadır kurup renkli plastik masa ve sandalyeleri dizerek derme çatma bir okul yaptılar.
'Lübnan daha iyi, burada bomba yok'
Birkaç saat önce bana acıyan ellerini gösteren Abdül Aziz şimdi diğer çocuklarla birlikte hevesli bir şekilde el çırparak İngilizce bir tekerlemeyi tekrarlıyordu.
Bu tür sınıflar sadece sabahki acıyı değil, ailelerin Suriye'den kaçmasına neden olan daha büyük acıları unutmak için.
Kendisi de Suriye'nin Humus kentinden gelen bir mülteci olan genç Azize öğretmen, "Onlara geçmişi unutmalarında yardımcı olmaya çalışıyoruz. Biraz neşeli zaman geçirecekleri bir ortam sunmaya çalışıyoruz." diyor.
Ailesi birkaç ay önce Halep'ten kaçan 10 yaşındaki Raşa okulu sevdiğini söylüyor. "Lübnan daha iyi, burada bomba yok" diyor, kaçamak bir gülümsemeyle mavi ojeli ellerini birleştirirken.
Bu çocukların evi artık reklam panolarından, muşambadan yapılmış çadırlar. Çadırların kurulduğu alanlar, yıllardır bu bölgede gecekondularda yaşayan Suriyeli işçiler aracılığıyla Lübnanlı arsa sahiplerinden kiralanmış.
Ürdün ve Türkiye'nin tersine Lübnan, BM'in resmi mülteci kampları kurmasına izin vermedi.
Raşa şimdi beş kardeşi ve dul annesiyle birlikte, derme çatma okulun arkasındaki dikdörtgen mavi çadırda kalıyor.
Raşa kardeşi Ömer'le birlikte tarlada çalışıyor. Annesi Fatma gözyaşlarını tutmak için mücadele ederken "Yüreğim parçalanıyor." diyor. "Ama ne yapabilirim? Çocuklar çalışmazsa yaşayamayız."
Çadırın arkasında Suriye'den yeni gelen iki kuzen sessizce oturmuş, konuşmaları dinliyor. Artan mülteci sayısı gibi çocuk emeği kullanımı sorununun da artmasının bir göstergesi gibiler.
'Büyük açmaz'
UNICEF'ten Maria Calivis, "Çocuklara yaptırılan işin sömürü ve tehlike içermemesi için sivil toplum örgütleri ile birlikte takipçi oluyoruz. Bunun çocuklar açısından iyi bir durum olmadığını ailelerin anlamasını sağlamak için bir kampanya da başlattık." diyor.
Yardım kuruluşları bir başka çözümün ailelere finans kuponları vermek olacağını, ama bugün için bunun bütçe ayrılamayacak kadar masraflı ve zor olduğunu söylüyor.
UNICEF'in Lübnan'daki iletişim sorumlusu Süha Bostani, "Bu bizim açımızdan büyük bir açmaz." diyor. "Bu çocukları korumak istiyoruz ama aynı zamanda aileleri de tek gelir kaynaklarından mahrum etmek istemiyoruz."
Çocuk emeği kullanımına ya da Suriye'deki savaşa son vermek için şimdilik kolay bir çözüm bulunmuyor. Her ikisi de Suriye'nin geleceğini yıkıma götürüyor.