BIST 9.446
DOLAR 34,56
EURO 36,05
ALTIN 3.009,65
HABER /  DÜNYA

Yoksa hâlâ 28 Şubat süreci mi devam ediyor ?

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Kur’an-ı Kerim ve Pey...

Abone ol

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin Hayatı derslerini İlahiyat Fakültesi mezunları veremeyecekse kim verecek? Böyle bir mantıksızlık olur mu? Yoksa hâlâ 28 Şubat süreci mi devam ediyor?" dedi.
Bostan yaptığı açıklamada; 28 Şubat sürecinde kanuni bir düzenleme yapılmadan, dönemin YÖK Başkanı tarafından (öğretim üyelerinin bütün uyarılarına rağmen) sözlü emirlerle Fen, Edebiyat, Dil-Tarih-Coğrafya, İlahiyat, Teknik Eğitim Güzel Sanatlar Fakülteleri ile Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okullarının öğretmen yetiştirme hakkı ellerinden alındı. Eğitim Fakültelerindeki edebiyat, tarih, coğrafya, sanat tarihi, fizik, matematik, kimya ve biyoloji alanlarındaki öğretim üyeleri resen Fen-Edebiyat Fakültelerine gönderildi. Teknik Eğitim Fakülteleri kapatılarak yerlerine Teknoloji Fakülteleri kuruldu. Bugün gelinen nokta itibarıyla Eğitim Fakültelerinde alan derslerini verecek hoca kalmadı. Ortaöğretim Alan Öğretmenliği bölümünde eğitim gören öğrencilerin bütün alan dersleri Fen-Edebiyat Fakültelerindeki öğretim üyeleri tarafından verilmektedir. Buna karşılık yalnız Eğitim Fakültesi mezunlarına öğretmen olma hakkı tanınmış bulunmaktadır” dedi.
Bostan, “Aynı süreçte, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni yetiştirme hakkı İlahiyat Fakültelerinden alınarak Eğitim Fakültelerinde yeni kurulan İlköğretim Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Öğretmenliği bölümü mezunlarına verildi. Bu karar usulden yanlış olduğu gibi esastan da yanlıştır. Çünkü Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi gibi bir öğretmenlik alanını İlâhiyat Fakültelerinin yetki alanından alıp Eğitim Fakültelerinin yetki alanına devretmek, meselâ, teknik öğretmenlik dallarını da Teknik Eğitim Fakültelerinin yetki alanından alıp Eğitim Fakültelerinin yetki alanına devretmekle eşdeğerdir” diye konuştu.

"ÖĞRETMEN İSTİHDAMI GEREKLİ"
Yeterince öğretmen istihdam edilmediğine dikkat çeken Bostan, “YÖK’ün ve MEB’in farkına varamadığı asıl sorun ülkemizde öğretmen fazlalığı değil, yeterince öğretmen istihdam etmeme sorunudur. Nitekim Milli Eğitim Bakanının açıklamalarına göre 4+4+4 sisteme geçmeden önce ülkemizde acilen 126 bin öğretmene ihtiyaç bulunmaktaydı. Yeni sistemle birlikte 50-60 bin alan dersi öğretmeni ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Yeni sistemden dolayı norm kadro fazlası konumuna düşen sınıf öğretmenlerine başka alanlara geçme (Fen Bilgisi, Türkçe, Matematik, Sosyal Bilgiler, İngilizce, Edebiyat, Beden Eğitimi v.s.) imkânı verildiğinden branş öğretmeni ihtiyacı kısmen karşılandı. Ancak norm kadro fazlası konumuna düşüp yan alanını atanan sınıf öğretmenlerinin büyük bir bölümü bundan memnun kalmadı, tekrar sınıf öğretmenliğine geçmek istemektedir. Buna göre yeni eğitim ve öğretim döneminde acilen istihdam edilmesi gereken çok sayıda branş öğretmenine ihtiyaç bulunmaktadır” dedi.
Bostan, “Yine ortaokul ve liselere “Kur’an-ı Kerim” ve ”Hz. Peygamberimizin Hayatı” seçmeli dersler olarak konulduğu için ve çok sayıda yeni İmam Hatip Ortaokulu ve Lisesi açıldığından İlahiyat Fakültesi mezunu öğretmenlere ihtiyaç bulunmaktadır. Nitekim şu an itibarıyla öğretmenlik yapacak acilen 20 bin İlahiyat Fakültesi mezununa ihtiyaç bulunmaktadır. Ancak YÖK’ün ve MEB’in son kararıyla İlahiyat Fakültesi mezunlarına pedagojik formasyon hakkı tanınmadığı için bu dersler de öğretmen yokluğundan dolayı yapılamamakta ya da ilgisi olmayanlar tarafından verilmektedir. Yine Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu mezunlarına da pedagojik formasyon hakkı verilmediği için Beden Eğitimi öğretmeni ihtiyacı hiçbir şekilde karşılanamayacaktır” şeklinde konuştu.

"BÖYLE MANTIKSIZLIK OLUR MU ?"
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, “Sağlık Eğitim Fakültelerinin de durumu bunlardan farksız değildir. Bu kararı alanlar, kimlere danışarak böyle garip ve uygulanması mümkün olmayan bir karar aldı. Fen-Edebiyat, İlahiyat, Teknik Eğitim ve Sağlık Eğitim Fakülteleri ile Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencileri, Eğitim Fakültesi öğrencilerinden yarım dönem daha fazla alan dersleri öğrenimi görmelerine rağmen öğretmen olamamaları büyük bir haksızlıktır. Bu haksızlığın ortadan kaldırılması bir zorunluluk haline gelmiştir. Öğretmenliğin bir uzmanlık alanı olduğu doğrudur. Ancak daha fazla alan dersi görüp başarılı olanların öğretmen olamaması gibi bir gariplik dünyanın hiçbir yerinde söz konusu değildir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin Hayatı derslerini İlahiyat Fakültesi mezunları veremeyecekse kim verecek? Böyle bir mantıksızlık olur mu? İlahiyat Fakültelerini yok etmek için tezgâhlanan oyunları bozmak bir zaruret haline gelmiştir. Yoksa hala 28 Şubat süreci mi devam ediyor? YÖK ve MEB’in artık derin uygudan uyanarak bu konulara acilen müdahale etmeli ve kalıcı çözümler üretmelidir. YÖK’ün konuyla ilgili çözüm getirmemesi Edebiyat, Fen, İlahiyat, Teknik Eğitim ve Sağlık Eğitim Fakülteleri ile Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu v.b. fakülte ve yüksek okulları işlevsiz hale getirecektir. Daha doğrusu ülkemizde üniversite mezunu işsiz sayısı büyüyerek devam edecektir. Pansuman tedbirlerle öğretmen yetiştirme sorununun çözülmesi mümkün değildir” dedi.

"BÜYÜK HAKSIZLIK"
Bostan, “Eskiden olduğu gibi Orta Öğretim Alan Öğretmeni (Lise Öğretmeni) yetiştirme hakkı tamamen Edebiyat, Fen, Teknik Eğitim (Teknoloji), Sağlık Eğitim ve İlahiyat Fakülteleri ile Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okullarına verilmelidir. Eğitim Fakülteleri de okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve engellilere yönelik öğretmen yetiştirmelidir. Ya da Fen-Edebiyat Fakülteleri ile Eğitim Fakülteleri birleştirilmelidir. Bunlar mümkün değilse eskiden olduğu gibi öğretmen kaynaklarının bulunduğu fakültelerdeki öğrencilere öğrenimleri sırasında pedagojik formasyon imkânı tanınmalı ve sonra da pedagojik formasyonu bulunan bütün öğretmen adayları sınava tabi tutularak başarılı olanlar öğretmen olarak atanmalıdır” diye konuştu. Bostan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Eğitim Fakültesi İlköğretim Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi Öğretmenliği bölümü mezunları 50 puanla öğretmen atanırken, İlahiyat Fakültesi mezunlarının 75 puanla Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak atanamaması büyük bir haksızlıktır. Artık haksızlıklara ve çelişkilere son verilsin.”
(İHA)