BIST 8.885
DOLAR 34,31
EURO 37,19
ALTIN 3.018,55
HABER /  GÜNCEL

"YÖK ya kalksın ya da islah edilsin"

Abant Platformu'na YÖK damgasını vurdu. YÖK'ün işlevinin sorgulandığı toplantıda, bu kurumun işlevini yerine getiremediğinde görüş birliğine varıldı. İşte ortak sonuç

Abone ol

Abant Platformu’nun dünkü toplantısına Yükseköğretim Kurulu (YÖK) damgasını vurdu. YÖK’ün günümüzde işlevini yerine getiremediği, bu sebeple kaldırılması veya yeniden yapılandırılması gerektiği vurgulandı.

Abant Platformu tarafından Erzurum’da düzenlenen toplantıda Yükseköğretim Kurulu’nun kaldırılması ya da yeniden yapılandırılmasının gerektiği belirtildi. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, müzakerelerin, bakanlığın bundan sonra yürüteceği çalışmalarda yol göstereceğini söyledi. Dünkü oturumlarda, sonuç bildirisi taslağına son şeklinin verilmesi için sunulan öneriler görüşüldü.

“Yeni bir çağın eşiğinde eğitimde yeni arayışlar” konu başlığı ile toplanan platform üyeleri, “Eğitim ekonomisi ve politikaları” ile “Eğitim sosyolojisi ve felsefesi” adlı iki komisyon halinde çalışmalarını yürütüyor. Komisyonların başkanlığını yürüten Prof. Dr. Mithat Melen, Türkiye’de ciddi anlamda eğitim ve istihdam sorununun yaşandığını ifade etti. Melen, yanlış yapılanmanın eğitimdeki sorunlar yumağını büyüttüğünü vurguladı.

Toplantıya katılan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Abant Platformu’nun tabii üyesi olduğunu; ancak son iki yıldır görevi nedeniyle katılamadığını ifade etti. Eğitimin toplumun gündemine böylesine yoğun bir şekilde gelmiş olmasını alkışladığını kaydeden Çelik, “Ümit ediyorum ki buradaki müzakereler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bundan sonra yürüteceği hedef ve çalışmalarına yol gösterici olacaktır.” dedi.

YÖK’ün kaldırılması ile ilgili görüşlere de değinen Çelik, “ÖSS’nin mantığı zaten milli eğitimimizi felç etti. Biz bunu düzeltmek isterken düşmanlarımızı sevindirmek istemiyoruz.” ifadelerini kullandı. Eğitimin yerel yönetimlere devredilmesi gerektiğini ifade eden Çelik, göreve başladığı günden beri yetkilerini mahalli yönetimlere ve valiliklere avuç avuç dağıttığını ifade etti.

Komisyon üyelerinden Atatürk Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Yahya Kemal Yoğurtçu, okullarda teknolojinin kullanımının rant ekonomisine dönüştüğünü ileri sürdü. Yoğurtçu, rantın eğitimin önüne geçmesinden dolayı kalitenin de kendiliğinden düştüğüne işaret ederek, “Para kazanmak suretiyle ülke eğitimine faydalı olabilecek bilgisayarlı eğitim projesi başarısız olmuştur.” yorumunda bulundu.

Kırıkkale Üniversitesi Öğretim üyelerinden Prof. Dr. Nezihi Turan, yeni çağda ideolojilerin iflas ettiğini, öğrencilerin artık öğretmenlerini, “hoca” olarak görmek yerine bir dost ve arkadaş olarak görmek istediğini anlattı. Eğitimde kalitenin yükseltilebilmesi için öğretmenlerin de kalitesinin artırılmasının gerekliliğine dikkat çeken Turan, “Yeni çağın eşiğinde artık öğretmenler de kendilerini yetiştirmeli.” diye konuştu. Başarılı bir eğitim sistemi için önce hedef ve amaçların iyi belirlenip buna göre kaynak aktarımının yapılmasının gerektiğine vurgu yapan Atatürk Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Cafer Çelik de başarı için bunun şart olduğunu ifade etti.

Gazeteci Nevval Sevindi, toplumun ve devletin her şeyden korktuğunu ileri sürdü. Sevindi, özgür eğitim ve öğretimin yapılabilmesi için Anayasa’nın düşünce önündeki engelleri ortadan kaldırması gerektiğini kaydetti.

Gazi Üniversitesi öğretim üyelerinden Mümtaz’er Türköne, ideolojik kaygılardan dolayı imam hatip liselerinin önünün kesilmeye çalışıldığını ifade etti. Türköne, İslam ülkeleri dahil hiçbir dünya ülkesinde imam-hatip lisesi ve benzeri bir eğitim kuruluşunun bulunmadığını belirtti. Üniversite kapılarında biriken öğrencilerin yüzde 70’inin mesleki eğitim görmüş olması gerekirken bunun aksinin yaşandığına vurgu yapan Türköne, “Eğitimin amacı özgür, demokratik ve sorumluluğu olan bireyler yetiştirilmek. Milli Eğitim’deki sıkıntıyı aşacak bir irade, bir ufuk buradan çıkacak.” diye konuştu.

Eğitim Bir-Sen Genel Teşkilatlanma Sekreteri Erol Battal, 1999’dan sonra Türkiye’de karma eğitim dayatmasına geçildiğini savunarak, sonuç bildirisi taslağında ‘eğitimin gereğinde karma ve müstakil yapılması gerektiği’ ibaresinin yer almasını önerdi. Yapılan oylamayla, bildiri taslağına Battal’ın önerdiği ibarenin konulması kararı alındı.

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) durumunun da görüşüldüğü toplantıda, YÖK’ün işlevini yerine getiremediği, bu nedenle yeniden yapılandırılması ya da kaldırılması gerektiği savunuldu. Atatürk Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sadri Şen, bildiri taslağında ‘YÖK kaldırılsın ya da yeniden yapılandırılsın.’ ifadesine yer verilmesi gerektiğinin kabul edilmesi üzerine, ‘O zaman Milli Eğitim Bakanlığı da kaldırılsın.’ diyerek itiraz etti. Toplantıda, ‘Devlet din eğitimi vermeli midir?’ konusu da görüşüldü. Yazar Dr. Mehmet Ali Kılıçbay, devletin din eğitimi vermesinin laik bir ülkede doğru olmayacağını savundu. Bireyin ve ailenin kendi tercihiyle din eğitimi alması gerektiğini ifade eden Kılıçbay, ‘Birey, ister Hıristiyanlık isterse Müslümanlık eğitimi alsın. Ancak laik bir ülkede, devlet din eğitimine karışamaz. İsteyen özel okullarda alsın.” diye konuştu. Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç de ‘din eğitimi diye bir eğitim olmadığını, eğitimin kendisinin din olduğunu’ ifade ederek bildiride bu konuya yer verilmemesini istedi. Taslakta din eğitimi konusuna yer verilmedi. Toplantının dünkü son oturumuna başkanlık yapan İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Niyazi Öktem, komisyon üyelerinin taslak üzerinde bir ortak metin çalışması yapacağını kaydetti. Abant Platformu ortak metninin bugün açıklanması bekleniyor.

Haber: Orhan Yıldırım, Mahir İnanç
Kaynak: