Sözen, tartışmaların devam etmesi halinde, İmam Hatip liseliler kendilerini tecrit edilmiş hissedebilir'' dedi.
Abone olİstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Edibe Sözen, tecrit edilmenin de yalnızlığa neden olabileceğini belirterek, ''YÖK Yasa Tasarısı ile ortaya çıkan tartışmaların devam etmesi halinde, İmam Hatip liseliler kendilerini tecrit edilmiş hissedebilir'' dedi. Uluslararası Ekonomik, Teknolojik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) tarafından MÜSİAD Genel Merkezi'nde düzenlenen ''İletişim çağında insanın yalnızlığı'' konulu panelde konuşan Sözen, insanın yalnızlığının felsefi ve derin bir konu olduğunu söyledi. Sözen, iletişimin, insanların birbirleriyle iletişimsizliğinin bir sonucu olarak geliştiğini belirterek, bazı felsefecilerin yalnızlığı ''insanın doğadan kopuşu''na, bazılarının ise ''insanın Tanrı'dan kopuşu''na bağladıklarını kaydetti. Türkiye'de, 3 temanın popüler hale getirildiğine dikkati çeken Sözen, bunların, ''yalnızlık, aldatmak ve aşk'' olduğunu ifade ederek, ''Buradaki yalnızlık, ticarileştirilen yalnızlıktır'' diye konuştu. Sözen, 1990 yılında ABD'nin 75 kentinde yapılan bir araştırmada deneklere, ''Yalnızlık hissinin hangi hallerde artıp azaldığının'' sorulduğunu anlatarak, ''Tanrı'ya korkarak bakanların, otorite olarak görenlerin yalnızlık hissinin arttığının, Tanrı'ya sevgiyle bakanlarda ise yalnızlık hissinin azaldığının'' görüldüğünü belirtti. YALNIZLIĞIN KRİTERLERİ Sosyolojik anlamda ortaya çıkan ''yalnızlık kriterlerine'' de değinen Sözen, bunların, ''Güçsüzlük, birçok şeyi anlamsız bulma, kuralsızlık, tecrit edilme, sözlü kültürden uzaklaşma'' olduğunu kaydetti. Sözen, sistem ve diğer insanların karşısında kendisini güçsüz hissetmenin, insanları yalnızlığa ittiğini belirterek, şöyle konuştu: ''İnsanın birçok şeyi anlamsız bulması da kişiyi yalnızlığa itiyor. Kuralsız yürüyen bir yaşamın sonunda insanlar yalnızlığın pençesine düşebiliyor. Tecrit edilmek de yalnızlığa neden olabiliyor. YÖK Yasa Tasarısı ile ortaya çıkan tartışmaların devam etmesi halinde, imam hatip liseliler kendilerini tecrit edilmiş hissedebilir. Türban konusu ve meslek liseliler için de aynı durum söz konusu. Yalnızlığın en belirgin kriterlerinden biri de sözlü kültürden uzaklaşmadır.'' Edibe Sözen, Japonya'da yapılan bir araştırmanın, Japonların kendilerini diğer kültürlere göre daha fazla yalnız hissettiğini ortaya koyduğunu ifade ederek, ''Teknolojik imkanların artmasıyla birlikte bireylerin yalnızlık duygusunu yaşadığını görüyoruz'' dedi. KUŞAKLARIN YALNIZLIĞI Dünya üzerinde 4 önemli yaş kuşağı bulunduğunu dile getiren Sözen, 1950-65 arası doğanların idealist, bireysellikleri ön planda, sadık, aileye bağlı ve inançlarının güçlü olduğunu söyledi. Sözen, 1965-76 arasında doğan kuşağa ''X'' adının verildiğini ve ara kuşak olarak tanımlandığını ifade ederek, bu kuşakta doğanların bir önceki kuşağa göre daha radikal olduğunu belirtti. 1977-94 yılları arasında doğanlara ''Y'' kuşağı, 2003 yılından sonra doğanlara ise ''Z'' kuşağı denildiğini belirten Sözen, ''Z kuşağı teknoloji ile çok yakın ilişki içinde. Daha fazla yalnızlıkla karşı karşıya. Z kuşağında sadakat, inanç, geleneklere bağlılık düşük, özgürlük, bencillik ve açık sözlülük çok yüksek düzeyde olacak. Yalnızlığın bu kuşak için çok önemli bir mesele olduğu görülüp, sosyal planlamanın yapılması gerekir'' dedi. Sözen, dinleyicilerden gelen, ''YÖK Yasa Tasarısı için yürüyen rektörler de bir yalnızlık içinde mi?'' şeklindeki soruya karşılık, ''Yabancılaşma süreci olarak görülebilir. Türkiye'de şizofrenik bir yapılanma var. Bir sendrom, çocukça bir sendrom var. Bunu milletvekillerinde de görebiliyoruz. Maalesef ergenlik çağını yakalayamadık'' diye konuştu.