BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

YÖK ile MEB mutabakata vardı

Toplantı sonrası açıklama yapan Çelik, Gürüz'ün aksine rekrötlerle tam mutabakat sağladıklarını söyledi.

Abone ol

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, öğretim üyesi derneklerinin temsilcileriyle YÖK Yasa Taslağı konusunda pek çok konuda aynı şeyleri düşündüklerini belirterek "Üniversitelerin siyasetin müdahale alanı içerisinde olmaması, siyasi irade tarafından abluka altına alınmaması gerektiği konusunda mutabakat içerisindeyiz" dedi. Bakan Çelik, öğretim üyesi derneklerinin temsilcileriyle Başkent Öğretmenevi'nde biraraya geldi. Çelik, yaklaşık 3 saat süren toplantının ardından yaptığı açıklamada, YÖK Yasa Taslağı'nın Türkiye'nin gündemindeki yerini koruduğunu ifade ederek, bugün 10 öğretim üyesi derneğinin temsilcisiyle biraraya gelerek, taslağı ele aldıklarını söyledi. ''Bazı konularda aynı şeyleri düşündüğümüz, 21. yüzyılda Türk üniversitelerinin nasıl olması gerektiği konusunda aynı şeylerin beklentisi içinde olduğumuz ortaya çıktı'' diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bütün öğretim üyesi derneği mensuplarımızla üniversitelerimizin idaresi altında olduğu bu yasanın artık değişmesi gerektiği, hatta zamanın geldiği geçtiği konusunda hepimiz görüş birliğine varmış bulunuyoruz. Ancak yeni bir yasa hazırlanırken geçmişteki eksiklikleri, aksaklıkları giderici bir yasa olması konusunda da hepimiz görüş birliği içindeyiz. Bu yeni yasada geniş katılıma dayalı bir üniversite modelinin geliştirilmesi, kademik liyakatın ön planda olduğu, yani objektif kriterlere bağlı kalarak öğretim üyelerinin, elemanlarının tayin, istihdam edildiği bir modele dayalı bir Yükseköğretim Yasası'nın olması gerektiği konusunda da görüş birliği içindeyiz. Akademik özgürlüğün üniversitenin özü ve ruhu olduğu konusunda, üniversite özerkliğinin olmazsa olmazlığı konusunda da hemfikiriz. Üniversitelerin siyasetin müdahale alanı içerisinde olmaması, siyasi irade tarafından abluka altına alınmaması gerektiği konusunda da mutabakat içerisindeyiz. Öğretim üyelerimiz, üniversitenin özellikle akademik, idari kademelerinin hepsinde seçim yapılması gerektiği yönünde görüşleri vardır. Bu konuda farklı düşünenler de vardır. Ama genel kanaat aşağı yukarı bu şekilde ortaya çıkmıştır.'' Akademik özerklikle birlikte üniversitelerin mutlaka ''hesap verilebilirlik'' prensibi içinde çalışması gerektiği konusunda da fikir birliğine vardıklarını ifade eden Bakan Çelik, ''Bütün amaç, daha üretken, kaliteli, asrın gereklerine göre kendini yapılandırabilen bir üniversite modelinin bulunmasıdır. Ortak aklı çalıştırmaya devam ediyoruz'' diye konuştu. Detaylar üzerinde görüşmelerin devam edeceğini kaydeden Çelik, derneklerin daha sonra bildirecekleri görüşlerin Meclis'e sunulacak taslakta yansıtılmasına gayret edeceklerini bildirdi. Çelik, ''Son günlerde bu konuyla ilgili olarak tansiyonun yükseltilmesinde bazı insanların gayreti olmuştur. Ancak Türk yükseköğretimi kendi haline bırakıldığında, öğretim üyelerimiz aslındadış müdahalelerden arındırılarak bu sürecin içinde olduğu zaman mutlaka ortak akıl bulunacaktır'' dedi. ''SİYASİ ABLUKA ALTINA ALMA NİYETİMİZ YOK'' Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Çelik, ''Bazı konularda anlaştığınızı söylediniz? Mutabakata varamadığınız konular da var mı?'' sorusu üzerine, ''İlkeler bazında şimdiye kadar müzakerelerde bulunduk. Şu ana kadar ilkelerde uzlaşmış bulunuyoruz'' karşılığını verdi. Çelik, üniversitelere siyasi müdahale olup olmadığına ilişkin bir başka soru üzerine de şunları kaydetti: ''Bu taslakta siyasi müdahale var mı, yok mu bu tartışmaya girmek istemiyorum. Ama tabii kesinlikle şunun altını çiziyoruz; bizim üniversiteleri siyasi abluka, hegemonya altına almak gibi bir niyetimiz asla olmadı, olmayacak da... Ama hemen şunun bilinmesinin faydası var; biz halk, millet, kamu adına icra görevi olan bir hükümetiz. Biz, kamunun kaynaklarını üniversitelere aktarıyoruz. Bu kaynakları aktardığımız sürece de kamusal birer alan olan üniversitelerin bu faaliyetlerini sürdürürken denetlenmeleri, bu anlamda kendilerinden hesap sorulmasından daha doğal birşey olmadığı düşüncesindeyim. Milletin kaynaklarını aktardığınız kurumların yine millete hesap vermesinden daha tabii birşey olamaz. Üniversitelerin günlük siyasi tartışmalara bulaştırılması, günlük siyasi tartışmaların üniversiteye yansıtılması,akademik işleyişe siyasetin müdahale etmesi, bizim hükümetimizin düşündüğü, tasarladığı, benimsediği birşey değildir. Bundan sonra da böyle olmayacaktır.'' ''ARİF OLANLAR ANLAR'' Çelik, ''Bazı insanların tansiyonu yükselttiğini söylediniz. Bu bazı insanlar kimler?'' sorusu üzerine de, ''Arif olanlar çok iyi anlarlar'' dedi. Üniversitelerarası kurulun seçtiği alt komisyon, öğretim üyesi derneklerinin temsilcileriyle ayrı ayrı biraraya geldiklerini ve uzlaşma imkanının olduğunu tespit ettiklerini anlatan Çelik, ''O zaman bu dışarıda olup bitenler neyin nesidir diye kendi kendimize soruyoruz. Bunlara gerek yok. Ülkenin gerilime değil, huzura ihtiyacı vardır'' diye konuştu. Çelik, taslak ile ilgili tartışmaların çalışmaları aksatıp aksatmadığını soran gazeteciye de ''Her şeye rağmen yakışıksız, hakikaten akademisyenlere yakışmayan, Sayın Başbakan'a, şahsıma, bize yönelik ifadeler kullanılsa bile kamu menfaati adına bu konsensüs çabalarını, uzlaşma arayışını sürdüreceğiz. Çünkü Türkiye'nin buna ihtiyacı vardır'' yanıtını verdi. YARGIYA BAŞVURU Bazı rektörlerinin sözleriyle ilgili yargıya başvurup başvurmayacaklarının sorulması üzerine de Çelik, şöyle konuştu: ''Dün birşey söyledim: Sayın Başbakan'ın sözleri, bütün üniversite camiasına, tüm rektörlerimize karşı söylenmiş bir söz asla değildir. Oradaki söz, Sayın Başbakan'ın, bizim, hepimizin devlet adamlığı sorumluluğunu, nezaketini adeta zaaf olarak değerlendirip, buna karşı ucuz kahramanlık yapanlara söylenmiş bazı sözlerdir. Dolayısıyla bunun mahkemeye taşınması da bütün rektörlerimizle, öğretim üyelerimizle ilgili birşey değildir. Eğer birisi size hakaret ediyorsa, sizi tahkir ediyorsa hukuk devletinde onunla hukuk yoluyla mücadele edersiniz. Bu hakkımız saklıdır. Bu hakkımız bakidir. Bunun kullanılıp kullanılmayacağı da bize aittir. Ama gönül ister ki buraya varılmasın.''