BIST 9.981
DOLAR 35,20
EURO 36,73
ALTIN 2.975,73
HABER /  GÜNCEL

Yok ederek var oldu

Sinema tarihinin en az konuşan oyuncularından olan Arnold Schwarzenegger, zaten tek cümleyle işi bitirir: “Geri Geleceğim”...

Abone ol

Arnie sözünü tuttu; deri ceketi ve siyah güneş gözlükleriyle geri döndü. Vücut geliştirme dalında beş kez Mr. Universe, yedi kez de Mr. Olympia seçilen ve art arda çevirdiği aksiyon filmleriyle 80’li yıllarda Hollywood’un simgelerinden biri haline gelen 56 yaşındaki Schwarzenegger son günlerde Kaliforniya Valiliğe’en aday olmasıyla da gündemde. Amerikan sinemasının değil aynı zamanda “Amerikan rüyası”nın da en büyük sembollerinden biri olarak kabul edilen aktör, yarından itibaren Türk sinemalarında boy gösterecek. Jonathan Mostow’un yönettiği ve başrollerinde Arnold Schwarzenegger, Nick Stahl, Claire Danes ve Kristanna Loken’in rol aldığı ‘Terminatör 3: Makinelerin Yükselişi’ bugüne dek yapılmış en iyi Terminatör filmi olarak övgü üzerine övgü alıyor. Filmin yaratıcı aksiyon sahnelerinin aynısıra mizahi yönünün de ağır bastığı söylenenler arasında. Filmi izlemeden önce, filmin yıldızı ve gelmiş geçmiş en usta aksiyon oyuncularından Arnold Schwarzenegger’in yükseliş öyküsüne ve tabii Terminatör macerasına göz atmak istedik. Yol baştan çizildi 30 Temmuz 1947 yılında Avusturya’nın Graz şehrinde bir polis şefinin oğlu olarak dünyaya gelen Arnold Schwarzenegger, spora da Sturm Graz kulübünde başlar. A.B.D’ye gidiş bileti kulüp tarafından karşılanan ünlü oyuncu kendisine yapılan bu jesti hiçbir zaman unutmaz ve yıllar sonra bulunduğu yüklü miktardaki bağışlarla kulübüne olan vefa borcunu öder. Sturm Graz kulübü de karşı bir jest yaparak, oyuncudan gelen bağışlarla yenilediği stadyumuna Arnold Schwarzenegger Stadyumu adını verir. Schwarzenegger daha dünya vücut geliştirme şampiyonu olmadan önce, 1966 yılında ajanına hayattan beklentilerini gayet net bir şekilde anlatır: ”Birleşik Devletler’de yaşamak, kendi evime sahip olmak, bir film yıldızı haline gelmek ve en sonunda da bir prodüktör olmak istiyorum.” Dünya vücut geliştirme şampiyonu olmasının ardından, 60’ların sonuna doğru A.B.D.’ye ayak basan Arnold, önce Wisconsin Üniversitesi’nde iş ekonomisi dalında eğitim görür. 1970 yılında ‘Hercules in New York-Herkül New York’ta’ filminde rol kapmayı başarır. Fakat filmin künyesinde adı Arnold Strong olarak geçer. Önemsiz filmlerde aldığı küçük birkaç rolden sonra, 1976’da kendisine En Çok Ümit Vaat Eden Yeni Erkek Oyuncu (Most Promising Male Newcomer) dalında Altın Küre kazandıran ‘Stay Hungry’de yer alır. 1977’de George Butler ve Robert Fiore tarafından yönetilen ‘Pumping Iron’ gelir. Bir vücut geliştirme belgeseli olan bu filminin çıkış noktası Arnold ve onun çalışmalarıdır. ‘Barbar Conan" için akla gelen ilk isim Ünlü çizgi roman kahramanı ‘Conan’ filme aktarılacağı zaman akla gelen ilk isim, elbette Avusturyalı insan azmanı dostumuz olur. Christopher Reeve-Superman eşleşmesi kadar başarılı olan bu seçim, ‘Conan the Barbarian- Barbar Conan’ filminin başarısını da olumlu etkiler. Devam filmi ‘Conan the Destroyer-Conan Dönüyor’dan sonra ‘Red Sonja-Kızıl Sonya’da da Arnold, Kalidor adlı benzer bir karakteri canlandırır. Fakat ‘Kızıl Sonya’dan önce rol aldığı bir film vardır ki, tüm hayatını değiştirecek ve istese de bir daha kurtulamayacağı bir imaja sahip olmasını sağlayacaktır. Yok ederek var oldu Terminatör (1984) 1984 yılında henüz toy bir yönetmen olan James Cameron, senaryosunu tamamladığı ‘The Terminator-Yokedici’ filminde kahramanı canlandırması için Arnold’a teklif götürür ama senaryoyu okuyan oyuncu, kötü cyborg’u daha ilgi çekici bulur. Bu konuda anlaşmaya varan ikili böylece hayatlarının en doğru kararını vermiş olurlar. Hemen hemen hiç konuşmayan, önüne geleni öldürürken yüzünde tek bir mimik bile oluşmayan cyborg, gerçekten de oyunculuk yetenekleri kısıtlı olan Arnold için biçilmiş kaftandır. 80’lerde A.B.D. başkanı Ronald Reagan’dır ve Hollywood görkemli ve militarist filmler yapması için teşvik görmektedir. Böylece aynı Sylvester Stallone ve Chuck Norris gibi Arnold için de, “tek kişilik ordu” şeklinde gösterildiği filmler dönemi başlar. Hepsi de 80’li yılların ikinci yarısında çevrilen Mark L. Lester’in ‘Commando-Komando’su, John Irvin’in ‘Raw Deal-Koruyucu’su, John McTiernan’ın ‘Predator-Av’ı, Paul Michael Glaser’ın ‘Running Man-Koşan Adam’ı ve Walter Hill’in ‘Red Heat-Kızıl Alev/Danko’su, sırtlarını Arnold’un popülaritesine ve karizmasına dayarlar. Oyuncu, bu dönemdeki rakipleriyle arasında bir fark olduğuna inanmaktadır: ”Mizah beni Stallone, Eastwood ve Norris’ten ayıran şeydir. Filmlerimde kullanmak üzere, saatlerce komik laflar düşündüğüm olur.” Oynayabilirim! Bir süre sonra sürekli aynı rolleri tekrarlamaktan sıkılan Arnie, biraz da oyunculuğunu ispat etme arzusuyla komedi filmlerine yönelir. Danny DeVito ile ikiz kardeşleri canlandırdıkları ‘Twins-İkizler’ ve bir anaokulundaki veletlerle başa çıkmaya çalıştığı ‘Kindergarten Cop-Anaokulu Polisi’, oyuncunun devasa fiziğinin aslında gündelik yaşam içinde ne kadar gülünç durduğunu gösterirler. Yani Arnold yine oyunculuğuyla değil fiziğiyle ön plana çıkarak filmlerinin başarılı olmasını sağlar. Tecrübeli oyuncu 1990 yılında kariyerindeki önemli filmlerden birinde rol alır. Paul Verhoeven’in yönettiği bilimkurgu filmi ‘Total Recall-Gerçeğe Çağrı’, kısa sürede eleştirmenler tarafından türün klasikleri arasında gösterilmeye başlanır. 1991 yılında uzun zamandır beklenen bir devam filmi olan ve özel efektler konusunda sinemada bir devrim niteliği taşıyan ‘Terminator 2: Judgment Day-Terminator 2: Mahşer Günü’ vizyona çıkar. Arnold yine zirvededir. Her şey toz pembe değil 1993’de Schwarzenegger’in kariyeri boyunca gişede yaşadığı en büyük hayal kırıklığına sıra gelir. John McTiernan’ın yönettiği ‘Last Action Hero-Son Muhteşem Kahraman’da Arnold, daha önceki filmlerinde canlandırdığı karakterleri alaya alan bir portre çizer. Film, oyuncunun o zamana kadarki filmlerinin çoğunun aksine bu defa eleştirmenler tarafından beğenilirken, seyirciler tarafından kabul görmez. Ciddi şekilde zarar eden ‘Son Muhteşem Kahraman’dan sonra gişede ikinci bir fiyaskoya daha tahammülü kalmayan oyuncunun yardımına, ‘Terminator’ filmlerinde beraber çalıştığı James Cameron yetişir. Aksiyonla komediyi tam dozunda birleştiren ve bir çeşit James Bond parodisi olan ‘True Lies-Gerçek Yalanlar’, Arnold’a itibarının iade edilmesini sağlar. Hamile kalan bir doktoru canlandırdığı ‘Junior-Ufaklık’ ve oğlunun istediği oyuncağı elde etmek için canını dişine takan baba rolünü üstlendiği ‘Jingle All the Way’, Schwarzenegger’in tekrar komediyi denediği filmlerdir. 1996’da ‘Eraser-Silici’ ile eski usul aksiyon sinemasına dönüş yapar. Film bu kez haklı olarak kimse tarafından beğenilmez. Batman serisinin dördüncü filminde oldukça yüksek bir ücret karşılığında kötü adam Mr. Freeze’yi canlandırır. Ardından açık kalp ameliyatı gelir. Geçirdiği bu önemli operasyondan sonra yapımcılar oyuncuya pek sıcak bakmamaya başlar. Artık Arnie devrinin kapandığına inananlar da çoğunluktadır ama o yine özlü bir sözle durumu özetler: ”Seyirci ‘artık senin işin bitti’ demeden hiçbirşey bitmez“. Bununla birlikte 1999 yapımı Peter Hyams filmi ‘End of the Days’ ile 2000 yapımı ’6th Day-6. Gün’, eleştirmenlerce standart Arnold filmleri olmaktan öte görülmediler. Kristanna Loken ile T3'te Son olarak 2002 yapımı Collateral Damage ile sinemalarımıza gelen aktör T3 ile muhteşem bir dönüş yapmış gibi görünüyor. Bakalım bu heyecanlı bekleyiş gişelere nasıl yansıyacak. Bu arada şunu da belirtelim ki aktörün ‘Terminatör 3’ filminden 30 milyon dolar aldığı söyleniyor. Politikaya atılıyor 1983 yılından beri Amerikan vatandaşı olan Arnold, dokuz yıllık bir flört sürecinin sonunda 1986 yılında Maria Shriver ile evlendi. Dört çocuk babası olan oyuncu hakkında, politikaya atılacağına dair haberler sık sık basında yer alıyordu ancak sanatçının ABD’de doğmamış olması önemli bir engeldi. Esquire dergisinin Temmuz sayısı için röportaj veren aktör, Cumhuriyetçilerin potansiyel vali adaylarından biri olduğu iddialarına açıklık getirerek, “Evet, California eyaletinin valisi olmayı isterim. Eğer eyaletin bana ihtiyacı varsa, benden daha iyi bir aday olmadığını da düşünürsem aday olacağım“ dedi. Schwarzenegger’in siyasi danışmanı George Gorton ise Avusturya asıllı aktörün daha önceki düşüncelerinde değişiklik olmadığını, çok yoğun olan oyuncunun adaylıkla ilgili kararı henüz vermediğini ifade etti.