Yine “iyi şeyler” mi oluyor?
Açılımın işaretini iki buçuk yıl önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “İyi şeyler olacak” sözüyle vermişti. İki buçuk yılda önce umutlar yeşerdi, ardından tereddütler yeşeren umutları yerle bir etti.
Açılımın işaretini iki buçuk yıl önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “İyi şeyler olacak” sözüyle vermişti. İki buçuk yılda önce umutlar yeşerdi, ardından tereddütler yeşeren umutları yerle bir etti. Özellikle, PKK’nın dağdan indirilmesinin ilk ayağı olan “Habur” projesi, projeyi uygulayanların, organize edenlerin ellerine yüzlerine bulaştı. O günden sonra sürece kimse eskisi kadar umutla bakmadı.
Habur sonrası açılım, işin içinde PKK olmadan sürdürülmeye çalışıldı, siyasi olarak BDP sistemin dışında tutulmaya başlandı.
Seçim sonrasındaysa, terörle mücadelede” masadaki tüm enstrümanlar “ sahaya sürüldü. Terörle topyekün mücadele başlatıldı. Mücadelenin içinde “diyalog” yöntemi yok. Bunun nedeni de PKK’nın hedef gözetmeksizin yaptığı saldırılar, Demokratik Toplum Kongresinin ilan ettiği “Demokratik Özerklik” Söz konusu iki girişim deyim yerindeyse “ devletin ve dolayısı ile hükümetin kimyasını bozdu”.
İyi şeyler olacak diye başlayan süreç “intikam alınacak” açıklamasına kadar geldi. KCK operasyonlarında düğmeye basıldı, yüzlerce BDP’li ya da BDP’ye, PKK’ya yakın isim gözaltına alındı, tutuklandı. .
Tansiyonun bu derece yukarıya fırladığı anda da Kuzey Irak’lı Kürt liderler devreye girdi. Celal Talabani ve özellikle Mesud Barzani.
Barzani ve ekibi Türkiye’ye geldi, BDP’liler Barzani’ye gitti, açıklamalarından anlıyoruz ki, Talabani PKK’lılar ile görüştü.
Ve anlaşıldı ki; Ankara’nın diyaloğu kestiği PKK ile arabuluculuk rolüne Kürt liderler soyundu.
Arabuluculuk çabalarına ilişkin ilk açıklamayı da Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani yaptı, “PKK silah bırakmaya hazır” dedi.
Talabani’ye göre PKK’nın iki şartı var,
Anayasa’da kimliklere ilişkin düzenleme ve genel af…
İlk bakışta, Talabani’nin dile getirdiği iki şart, Türkiye’nin gündeminden uzakta da değil, alınması zor kararlar da değil.
Anayasa çalışması zaten yapılıyor. CHP ve Ak Parti’nin kimlikler ve vatandaşlık konusuna yaklaşımları, bu konudaki taleple hemen hemen örtüşüyor.
Genel af’ta da benzer bir durum var. İki parti de biliyor ki, “PKK meselesi çözülürse genel af düzenlemesi kaçınılmaz olacak”. Dağdaki üç bin, beş bin PKK’lının öldürülmesi planlanmıyor elbette… Ama siyasetçiler, yöneticiler, genel af olmadan önce silahların bir daha ele alınmayacak biçimde bırakılacağından emin olmak istiyor.
Tabloyu böyle ortaya koyunca, PKK sorunun kısa sürede çözülebileceği söylenebilir. Ancak bu işin geçmişini hatırlayanlar hala çok umutlu değiller. Kuzey Irak’lı Kürt liderlerin PKK konusundaki sabıkaları da bu umutsuzluğun kaynağı, PKK’nın masada güçlü olmak için vazgeçtiği sayısız ateşkes kararı da.
İşte bu nedenle Ankara şimdi önündeki yoğurdu üfleyerek yiyor.
Celal Talabani’nin PKK’yı ikna ettik açıklamasına temkinli yaklaşıyor. İyi şeyler olacak sözlerini “yarım kulakla” dinliyor. Aynı acıları yeniden yaşamamak için tedbiri elden bırakmıyor, “tamam ikna olduk” demiyor.
Kısa sürede ikna olacağa da benzemiyor. Belli ki masaya oturacaksa şartları belirlemek, bunun için de tam psikolojik üstünlük sağlamak istiyor.
twitter.com /yavuzoghan