BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,81
ALTIN 2.967,70
HABER /  GÜNCEL

Yine doktor hatası

Aylardır çektiği acıları dindirmek için tedavi olmaya karar veren Hacer Dikici, hekim hatasının kurbanı oldu. Karaciğeri zedelenen Dikici’nin sağlığı eskisinden de kötü

Abone ol

Zaman Gazetesi'nden Zeliş Yıldıral'ın haberine göre, Hacer Dikici, şifa bulmak için ameliyat masasına yattı. Günlerdir dinmek bilmeyen ağrıları safrakesesindeki taşların alınması ile son bulacaktı. Özel Bahat Hastanesi’nde başlayan ameliyat İstanbul Tıp Fakültesi’nde bitirilebildi. Kendine geldiğinde, bir önceki hastanede safrakesesinin alındığını ve karaciğerinin zedelendiğini öğrenen Dikici, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Kendimi niçin özel hastanede doğrattım? Karaciğerim zayıf düştü. Psikolojim bozuldu.” Hatalı müdahale yapmakla suçlanan Dr. Hakan Yener’in, “Olayın içinde bıçak var. Bu tür komplikasyonlar gelişebilir.” sözleri ise iki çocuk annesi Dikici’nin derdine çare olamıyor. Ahmet Dikici’nin bu sırada işini kaybetmesi üzerine ailenin çaresizliğine 10 milyarlık tedavi ve ilaç borcu da eklendi. İstanbul Tıp Fakültesi’nden gelen, “Borcunuzu iki gün içinde ödemezseniz icra işlemleri başlatılacak.” ihtar yazısı alan aile şimdi çaresiz. Hacer Hanım, vücuduna takılı hortumu ve dikişleri borçlarından dolayı aldırmaya gidemediğini ifade ediyor. Ege Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre Türkiye’de her yıl 25 bin kişi hekim hatası sonucu ölüyor. Hekim ve diğer sağlık personelinin tıbbî hataları için Yüksek Sağlık Şûrası’na son 5 yılda 932 mahkeme dosyası gönderildi. Hata yapan hekimler listesinde ise kadın doğumcular ilk sırada. Bunu genel cerrahlar, dahiliyeciler, ortopedistler, çocuk hastalıkları ve göz hastalıkları hekimleri takip ediyor. Yeterince denetlenemeyen özel hastanelerde hekim hatalarının arttığına dikkat çeken uzmanlar, “Kıyasıya rekabet içindeki bazı özel hastanelerde hizmet kalitesi düşüyor.” uyarısını yapıyor. Sağlık görevlisinin yaptığı hata sonucu organ ve uzvunu kaybeden bir vatandaşın en geç 1 yıl içinde Asli Hukuk Mahkemesi’ne başvurması gerekiyor. Bu sebeple evrak, röntgen, ilaç ve kullanılan dozların saklanması tavsiye ediliyor. Doktor hatası kurbanı Hacer Dikici’nin kendisi ve ailesi için kâbusa dönen acı günleri, midesindeki yanma şikayetiyle başladı. İstanbul Avcılar’da babadan kalma bir evde oturan Dikici, sancılarının artması üzerine Kızılay Dispanseri’ne gitti. Midesi yıkanan genç kadının ağrıları değişmedi. Safrakesesine ultrasyonla bakan doktorlar, 5 taş tespit etti ve zararlı olduğunu belirtti. Komşularının ucuz olduğu için tavsiye ettiği Bahat Hastanesi’ne giden aile, pazarlık sonucunda 1 milyar 50 milyona ameliyata karar verdi. Dr. Hakan Yener ile görüşmelerin ardından parayı iki taksite böldüklerini anlatan Dikici, hastanede hiçbir testten geçmediğini ve Kızılay’da çekilen röntgen sonuçları ile kansız veya laparoskopi (karın boşluğuna göbeğin hemen altından 5 milimetrelik bir teleskopun sokulması ve karın içinin görünür hale getirilmesi) yöntemiyle ameliyata karar verildiğini anlatıyor. Bu yöntemin içine sinmediğini belirten Dikici’yi, Dr. Yener cep telefonuna mesaj geçerek ikna etmiş. Dikici, 550 milyonu vererek hastaneye yatmış. “Bizi odamıza aldılar. Bir ara hemşire gelip parmak ucumdan kan aldı. Ne tansiyonuma, ne şekerime hiçbir şeye bakmadılar.” diyen Dikici, Dr. Yener’e ‘Beni sadece ultrasyon raporuyla mı ameliyata alacaksınız?’ diye sorduğunda, ‘Sen daha 27 yaşındasın. Senin tansiyonun, şekerin olmaz.’ cevabını almış. Olanlardan ürken Dikici, bir ara ameliyattan vazgeçmiş. Ancak doktoru yeniden ikna etmeyi başarmış. Saat 10.00’da ameliyata alınması gereken Dikici, 15.30’da alınmış. Bu sürede doktoru, hastaneye gelen ağır bir hasta ile ilgilenmiş. Dikici, “Doktorum geldi ama gözlerinin içi kıpkırmızıydı. Yorgun olduğu belliydi.” diyor. 45 dakikada çıkacağını söyledikleri Hacer Dikici’nin içeride dört saat kalması eşini telaşlandırmış. Ahmet Dikici, Dr. Yener’in ameliyathaneden çıkarak “Yaralanma oldu. Hastanızı Çapa’ya götüreceksiniz.” dediğini kaydediyor. Dikici, “Benim mesaim doldu.” diyen Yener’i “şikayet edeceğim.” diyerek hastaneye götürmüş. Dikici, “Doktorlar eşimden umudu kesmişti. Bizi sakinleştirmeye çalışıyorlardı. ‘Size yardım edeceğiz, şikayetçi olmayın.’ dediler. Ancak sözlerini unuttular. Eşim safrakesesinin alındığını, karaciğerinin zedelendiğini Doç. Dr. İlgin Özden’den öğrendi. İki ameliyat daha olması gerekiyordu.” diyor. Hacer Dikici de şunları söylüyor: “Bütün paralar bizden çıkacaktı, neden kendimi özel hastanede doğrattım ki. İnsanların güleryüzüne aldanmamak lazımmış. Karaciğerim zayıf düştü. Hortumlarımın çekilmesi lazım. Ancak, çıkış parasını veremediğimiz için hastaneye gidemiyorum. Dr. Hakan Yener’e de seslenen Dikici, “Bana bakın, doktorluğunuzla övünün. Ben sizin eserinizim.” diyor. Özel Bahat Hastanesi yetkilileri, Zaman’ın ısrarına rağmen konuyla ilgili açıklama yapmadı. Dikici ailesinin avukatı Yahya Yazıcı, hastane yönetiminin kendisine ‘tıpta böyle hataların olabileceği’ni söylediğini aktardı. İstanbul Tabip Odası Onur Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ise Türkiye’deki bir hekimin haftalık 90–100 saat arası nöbet tuttuğuna dikkat çekti ve “Çalışma süresi yoğun olan bir doktor verimli olamaz ve hata yapma oranı artar. Ameliyat esnasında sağlıklı karar veremez.” dedi.