BIST 9.911
DOLAR 35,20
EURO 36,65
ALTIN 2.962,68
HABER /  GÜNCEL

Yılmaz'ın Yüce Divan talebi

Yiğit'in ifadesi üzerine olayın uzatıldığını belirten Yılmaz, komisyondan Yüce Divan'a gönderilmesini istedi.

Abone ol

Eski Başbakan Mesut Yılmaz, Türkbank ihalesiyle ilgili iddiaların 6 yıldır kamuoyunu meşgul ettiğini ve olayın işadamı Korkmaz Yiğit'in yalan beyanlarına dayandığını öne sürdü. Meselenin hukuk kuralları da çiğnenerek bu aşamaya getirildiğini ifade eden Yılmaz, konunun, siyasi etkilerden uzak, bağımsız, tarafsız ve meşru bir zeminde karara bağlanması gerektiğini söyledi. Yılmaz, soruşturma komisyonundan kendisini Yüce Divan'a göndermesini istediğini bildirdi. Türkbank Soruşturma Komisyonu'nda yaklaşık yarım saat kalan Yılmaz, komisyon salonundan çıktıktan sonra avukatı Uğur Alacakaptan'la birlikte bir açıklama yaptı. ''BU KOMİSYON HUKUK KURALLARINA AYKIRI'' Alacakaptan, soruşturma komisyonunun Anayasa'ya ve muhakeme hukuku kurallarına aykırı bir şekilde kurulduğu kanaatinde olduklarını söyledi. Soruşturulan iddiaların daha önce bir başka komisyon tarafından ele alındığını ve Yüce Divan'a sevke mahal olmadığı önerisiyle Meclis Genel Kurulu'na geldiğini anımsatan Alacakaptan, Genel Kurul'da sözkonusu raporun kabul edildiğini belirtti. Alacakaptan, şöyle konuştu: ''Dolayısıyla suçun mevcut olmadığı konusunda kesinleşmiş bir nevi yasama-yargı kararı vardır. Aslında bu noktadan sonra yeni hiçbir şey yapılamaması lazım, ama diyelim ki yeni deliller bulunduğu için bu yola gidilir, bu da mümkün değil ya... Ama yeni delil diye söylediklerini eğer benim öğrencilerim imtihan kağıtlarında yazsaydı herhalde bir üst sınıfa geçmekte çok zorlanırlardı diye düşünüyorum.'' Alacakaptan, bazı gazetelerin makalelerinin, ilk komisyonun kararına muhalif kalan üyelerin muhalefet şerhlerinin yeni delil olarak gösterildiğini, Yılmaz hakkında yeni hiçbir unsur ihtiva etmeyen Devlet Denetleme Kurulu'nun verdiği raporda da yeni deliller olduğunun ileri sürüldüğünü anlattı. Yılmaz ile Güneş Taner ve bir başka kişinin bir önceki dosyadaki ifadelerinin de yeni delil gibi burada karara gerekçe gösterilmek istendiğini bildiren Alacakaptan, ''Bu durumu bir hukukçu olarak sessizce karşılamamız mümkün değildi ama bizi sessizliğe mahkum etti Sayın Başkan. Bana söz vermedi ve söz hakkım olmadığını ifade etti. Hatta benim dilekçeyi okumama izin vermedi'' diye konuştu. Dilekçenin Yılmaz tarafından, kendi beyanıymış gibi komisyonu verildiğini bildiren Alacakaptan, CMUK'un 143. maddesine göre bütün tahkikat evrakının bir suretini kendilerine verilmesini talep ettiğini de sözlerine ekledi. ''PROFESYONEL YALANCI'' Alacakaptan'dan sonra açıklamalarda bulunan Yılmaz da Türkbank olayının Türkiye'de 6 seneden beri kamuoyunu meşgul ettiğini, hükümet değişimine neden olduğu ve siyasi istikrarsızlığa yol açtığını belirtti. ''Olayın bu safhaya gelmesinin tek nedeni, bu olaya konu olan şahsın çeşitli yerlerde yaptığı yalan beyanlardır'' diyen Yılmaz, şöyle konuştu: ''Bana yalan söylemiştir. Benden sonra gittiği mahkemelerde, komisyonlarda farklı şeyler söylemiştir. Profesyonel bir yalancıdır. Yalancı olduğu mahkeme kararları ile de sabittir. Ben kendisine ispat hakkı tanıyarak tazminat davası açtım. Kendisi bunu temyiz etmedi, Yargıtay'dan kesinleşti. Yayın organlarına dava açtım. Onlar tashihi karar dahi istediler, onlar da kesinleşti. Bütün bu kararlarda kendisinin yalan söylediği, söylediklerini ispat edemediği hukuk kararıyla ortaya çıkmıştır. Bank Ekspres davasında kendisinin nitelikli dolandırıcı olduğu yine Yargıtay kararı ile tescil olmuştur. Böyle bir kişinin beyanlarına dayanarak üstelik hukuk kuralları da çiğnenerek mesele bu safhaya gelmişse benim yapacağım bir tek şey vardır. Kamuoyunu gereksiz yere bu kadar meşgul eden bu meselenin siyasi etkilerden uzak, bağımsız, tarafsız ve meşru bir zeminde karara bağlanmasıdır. Onun için dedim ki (Beni Yüce Divan'a göndermenizi talep ediyorum.)