BIST 9.976
DOLAR 34,05
EURO 38,05
ALTIN 2.832,35
HABER /  GÜNCEL

Yılmaz'ın bu sözleri fırtına koparacak

Önümüzdeki günlerde çok tartışılacağa benzeyen "Eğreti Gelin" adlı filminin yönetmeni Atıf Yılmaz'dan fırtına koparacak sözler: Eğreti Gelin öğretisi Kur'an'da var.

Abone ol

Öncesi ve sonrasıyla büyük tartışmalara neden olan Eğreti Gelin filmini çeken Atıf Yılmaz'dan zincirleme hatalar. Eğreti gelin öğretisinin Kur'an'da geçen hadis ve ayetlerde de olduğunu öne süren Atıf Yılmaz'a ilk tepki Ahmet Hakan'dan geldi. Hakan, "Kur'an'da ‘Eğreti gelin’ Kuran’da varmış!" yazısında hem Atıf'ın yanlışlarını düzeltti hem de Türk aydınlarının dine karşı aldıkları pozisyonu sorguladı:

- HANGİ konuda yaptığımız bilgi yanlışı ya da cehaletimiz yüzümüze vurulduğunda, bundan hiç mi hiç rahatsız olmayız?

Gelin, önce bu basit sorunun yanıtını arayalım:

Mesela ‘komünizm’ konusunda konuşuyoruz, diyelim ki, ‘Kapital’i Lenin yazmıştır’ diyerek ‘vahim bir bilgi yanlışı’ yaptık.

Yaptığımız yanlış yüzümüze vurulduğunda hissedeceğimiz duygunun adı ‘utanç’ olacaktır, değil mi?

Ya da diyelim ki, ‘Fransız Devrimi’nin 1789’da değil de 1902’de gerçekleştiğini söyledik.

Ne olur? Tabii ki en kibarından aforoz ediliriz.

Bir müzisyenin adını yanlış yazdığımızda kendimizi, en azından üç gün insan içine çıkamayacak kadar kötü hissederiz, değil mi?

Kısacası her alanda cehalet ve bilgisizlik, utanılacak bir durumdur.

Ama bir alan hariç:

Ülkemizde hakkında bilgi sahibi olunmadığı için bırakın rahatsızlığı, ‘gizli bir kıvanç’ duyulan alanın adı, ‘din’dir.

Ülkemiz entelijensiyası, maalesef din alanında bilgi sahibi değildir ve işin daha da acı olan tarafı, bilgi sahibi olmak da istememektedir.

Yanlış anlaşılmasın:

Dine inanmamaktan, dini hayata uzak olmaktan, hatta din karşıtı olmaktan filan söz etmiyorum!

Bir ‘bilgi objesi’ olarak dinden söz ediyorum...

İnanmamayı anlarım, yaşamamayı anlarım, dine uzak bir hayatı anlarım, dine karşı olmayı anlarım; ama ‘din’ konusunda bilgilenmekten köşe bucak kaçılmasını anlayamam.

Bu ülkede kendi alanında uzman olan nice bilim adamının, anlı şanlı gazetecinin ve hatta büyük devlet adamının, en basit ilmihal bilgilerinden bile habersiz olduklarını gösteren nice örneğe tanık olmadık mı?

Olduk.

Din alanında çok sıkıştığında kurabildiği tek cümle ‘Benim dedem de müftüydü’ olan koca koca adamlar görmedik mi?

Gördük!

Peki sonuç ne oldu? Koca bir tolerans ve gizli bir kıvanç!

Yani Türkiye’de din konusunda gaf yapmayı ‘havalı’ kılan bir ortam var, bunu kabul edelim.

***

Peki neden?

İşin derinine girmeden, sadece iki noktaya işaret edip geçelim:

BİR: Dinle ilgilenmek alt sınıfların işidir anlayışı...

İKİ: Bir türlü aşılamayan ‘sığ pozitivist’ dünya görüşü...

***

Az kalsın bütün bunları yazmama neden olan röportajı unutuyordum:

‘Din alanında bilgisizlik’ konusunun son örneği, dün Milliyet Gazetesi’nde yayımlanan Atıf Yılmaz röportajında ortaya çıktı.

Anadolu’da gençleri evliliğe hazırlayan ‘eğreti gelinler’ varmış ve gençler, bu gelinler eliyle ilk cinselliklerini yaşayıp evliliğe hazır hale geliyormuş. Atıf Yılmaz da işte bu ‘geleneği’ anlatan bir film çekmiş.

Bu bağlamda yapılan röportajın bir bölümünde ünlü yönetmen şöyle diyor: ‘Eğreti gelin öğretisini Kuran-ı Kerim’deki ayet ve hadislere göre yapıyor!’

Atıf Yılmaz’ın bu kısacık cümlesinde iki ‘vahim bilgi yanlışı’ var:

BİR: Kuran-ı Kerim’de ‘ayet’ ve ‘hadisler’ yok. Sadece ‘ayetler’ var...

İKİ: Ne ayetlerde, ne hadislerde ‘eğreti gelin’ kurumunu meşru kılacak en küçük bir ima dahi yok.

Son söz şu: Ben şimdi ‘bir cümlede geçen bu iki vahim bilgi yanlışı’na işaret ettim; ama Atıf Yılmaz’ın buna gülüp geçeceğinden adım gibi eminim.

Yazı: Ahmet Hakan
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr