Yedikleri gol sonrası kendisi yerine şişeyi sahaya atan Yılmaz Vural'dan ilginç açıklamalar
Abone olAntalyaspor Genel Direktörü Yılmaz Vural, yine sözünü sakınmadı ve çeşitli konularda çarpıcı açıklamalar yaptı. Türkiye'deki yönetici zihniyetini eleştiren, hiçbir antrenörün Beşiktaş'ta Tigana'dan daha başarısız olamayacağını iddia eden Vural, yabancı antrenörü bu kadar ön planda tutan bir ülkede olmaktan üzüntü duyduğunu söyledi.
Yılmaz Vural, LigTV'nin internet sitesi ''www.ligtv.com.tr''de yer alan röportajında, dün 4-4 berabere sonuçlanan Beşiktaş maçının son dakikalarında sahaya pet şişe atmasını, ''O bir infial. Kaderimize karşı bir isyan, başka şey değil. Geçen hafta 87. dakikada gol yiyorsun, evvelki hafta 90 artı 1'de yiyorsun. Yani gel de şişeyi yere vurma. Kendimi mi atayım yere, şişeyi attım'' diye değerlendirdi. Tribünlerin, Beşiktaş Teknik Direktörü Jean Tigana'yı istifaya davet ettiğinin hatırlatılması ve görüşünün sorulması üzerine Vural, şunları söyledi:
''Tigana bizim meslektaşımız. Türkiye'ye zorla gelmedi. Büyük paralar verildi, büyük bir takımımızın başında başarılı olsun diye ülkemize getirildi. Yabancı getiriyorsanız, sabredeceksiniz, çünkü zamana ihtiyacı oluyor gelenlerin. Yalnız Tigana'nın şahsında değil, başka bir boyuttan değerlendireceğim. Türkiye'de bu kardeşlerimize verilen maddi ve manevi imkanların bir Türk antrenöre verilmesi söz konusu olsa, inanıyorum ki onların da bu kadar başarısız olması mümkün yani. Bundan daha başarısız olunmaz galiba. Yabancı antrenörü bu kadar ön planda tutan bir ülkede olmak beni üzüyor. Bu kadar insanına inanmayan, bu kadar büyük işleri insanına vermemek isteyen bir toplum, hiçbir zaman başarılı olamaz, hiçbir branşta, hiçbir konuda...''
YÖNETİCİ ZİHNİYETİ
Yılmaz Vural, futbolun ''Deveye hendek atlatmak'' olmadığını, bu işte uzmanlığı olan herkesin, her yerde başarılı olabileceğini belirterek, ''Bu anlamda, Türk insanını öne geçirmeyen yönetici zihniyetine ben buradan lanet okuyorum'' dedi. Büyük takımların başında olmanın, Türk antrenörü ön plana çıkardığını, Antalyaspor'da olağanüstü işler yapmasına rağmen 13 puanları bulunduğunu anlatan Vural, şöyle devam etti: ''Bizim burada yoktan var ettiğimizi, çok önemli, kısıtlı imkanlarla bu ligde bir şeyler yapmaya çalıştığımızı kimse izlemez. İzlediği tek şey puan cetvelindeki sıradır. Bu sıralamada Ersun kardeşim vardı, ama son üç maçtaki yenilgisiyle altlara düşmeye başladı.
Dolayısıyla Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş yine yukarıda, başlarında duruyor yabancı hocalar. Yani gündemde olan onlar, parsayı götüren onlar, Avrupa'da kendini gösteren, tanıtan onlar. Yani bu takımlarımızı kullandırtmaya kimsenin hakkı yok yabancılar adına. Bıraksınlar bu takımların başında Türk hocalar olsun. Avrupa, dolayısıyla Türk antrenörlerini tanısın. Ne yapabileceğini görsün. İşte Mustafa Denizli, Şenol Güneş, Fatih Terim. Türkiye'ye çok önemli başarılar getirdiler. Hiç yaşamadığı başarılar getirdiler. Yani bunun örnekleri de var. Yabancı muvaffak olmuyor, Türk antrenör başarılı olmazsa 'bir daha buraya Türk antrenör gelmez' deniliyor.''
''KENDİ İNSANIMIZA ZAVALLI GÖZÜYLE BAKIYORUZ''
Yılmaz Vural, bir Türk antrenörün, yabancı hocaların şartlarıyla göreve gelmek istemesi durumunda, ''Biz seni büyük takımın başına getiriyoruz, sen önümüze niye şart koyuyorsun'' tepkisiyle karşılaşacağını, oysa yabancı antrenörlerin, sözleşmelerine tazminat maddesi koydurduğunu söyledi. Vural, şunları kaydetti: ''Yabancı antrenöre bunlar yapıştığı, buraya getirdiği için adam diyor ki 'Beni bırakırsanız 4 milyon avro alırım'. Hadi yolla göreyim, nasıl yollayacaksın göreyim.
Yollayamazsın. Bu sefer dibine kadar beklemek zorundasın. Ne zaman ki gırtlağına kadar dayanır, o zaman 'lanet olsun paraya' da der yollarsın. Del Bosque'yi yolladığın gibi, hala mahkemesi devam ediyor. Yani Türk antrenörün böyle tazminatla ilgili bir sözleşme yapmasına izin vermezler. Ya ne diyorsun sen, antrenör yaptık seni, tazminat mazminat böyle bir şey var mı' derler.''
Türk antrenörlerin Avrupa'ya çıkmasını istediğini, ancak bunu Antalyaspor takımıyla yapmasının mümkün olmadığını ifade eden Yılmaz Vural, ''Bana üç büyük takımdan birinin sahip çıkması lazım ki çıkabileyim, çünkü bunlar Şampiyonlar Ligi'ne, UEFA Kupası'na gidiyor'' dedi. Vural, şöyle devam etti: ''Ben o platformda, Şampiyonlar Ligi'nde atlayacağım turlarla isim yapabildiğimde, Türk antrenöre de Avrupa kapısı açılır. Nasıl gidelim yurt dışına, gören yok ki. Sen bana ver imkanı, bakalım antrenörlük nasıldır, göstereyim sana. Üzülüyorum, Türk insanının, kendi insanını yetersiz görmesine, böyle büyük takımları yönetemez gözüyle bakmasına, zavallı gibi değerlendirmesine olağanüstü kırılıyorum ve üzülüyorum. Maalesef Türkiye'nin kaderi bu. Ben şimdi Gerets'e ne diyeyim, gayet beyefendi. Adamı almış getirmişin, 2-3 milyon avro vermişsin, adam gelmez mi? Adam ne yapsın, adamın suçu ne yani?''
''DAUM, FENER'İN DONUNU GÖMLEĞİNİ ALDI''
Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray'ın başında bulunan antrenörlerin şampiyon olma şansının yüzde 33.3 olduğunu anlatan Yılmaz Vural, ''Eşit şartlarda yarışılsa böyle olmaz. Böyle imkanlarla takımın başında olan insan parsayı götürüyor. Kim olursa olsun götürüyor, ben de olsam götüreceğim, o da olsa götürecek'' dedi. Kulüplerin Avrupa kupası maçlarında aldığı sonuçların ortada olduğunu vurgulayan Vural, ''Değerli Daum, Fenerbahçe'yi soydu ya, donunu gömleğini aldı ya, bu ülkenin puanına bir puan katmadan gitti. Hani nerede bir tur atladı, nereye çıktı?
Birinci tur öptüm seni, hadi güle güle... Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmadı ki'' diye görüş belirtti. Türk insanına sahip çıkılmasını isteyen Vural, daha sonra şunları söyledi: ''Beni sokakta gören herkes 3 büyük takıma da yakıştırıyor. Yalvarıyorlar. Yani halk istiyor bizi. Ondan sonra değerli medyamız, sizler hep bizim bu söylemlerimizi yansıtıyorsunuz, ama bu konudaki ısrarcı tavrınızı devam ettirmiyorsunuz. Türk insanına sahip çıkılmalı tezini hiç canlı tutmuyorsunuz. Şenol Güneş'i kovmak için elimizden geleni yaptık, Ersun Yanal'ı bitirmek için yapılmadık kalmadı, Fatih Terim'in anasını ağlattık, Mustafa Denizli'yi İran'a yolladık. Bize sahip çıkmıyorsunuz ki. Ersun Yanal'ı milli takımın başına getirdik, getirmek için canımız çıktı, çocuğu orada perişan ettik. Neymiş, Hakan Şükür'ü almamış.
Tercihidir adamın kardeşim. Bir Hakan Şükür eleştirisiyle adamı yok ettik. Şenol Güneş Dünya üçüncüsü oldu, ona hiç mal etmedik. 'Şansımız', 'Olmasa da olur', 'Bilmem ne' dedik. Hiç katkısı olmamış gibi davrandık. Fatih Terim daha ne yapsın. 4 yıl Galatasaray'ı şampiyon yapmış, UEFA Kupası'nı almış, yapmadığımızı bırakmadık. Mustafa Denizli de Fenerbahçe'yi şampiyon yapmış, ertesi sene gitti. Bu kadar da hainlik olmaz ki. Bir kahraman daha çıkarıp, onu da yok etmek için birilerini çıkarmaya çalışıyoruz. İşte Ersun'u çıkaralım derken yok oldu gitti. Ertuğrul Sağlam dedik, biraz civcivlendi çocuk, şimdi ortada yok. Maalesef böyle.''
''KÖYÜN DELİSİ OLDUM''
Türkiye'de, futbolun düzensizliği içinde olan her şeyi haykıran, bunu hiçbir çıkar gözetmeksizin söyleyen biri olduğunu belirten Yılmaz Vural, ''Bunlar kendi şahsımda konuştuğum şeyler değil. Bu köyün delisi olduk neredeyse. Bırakın futbolu, her konuda insanına bu kadar sahip çıkmayan, insanı bu kadar yok etme duygusu içinde bir kıskançlıkla davranan başka bir toplum yoktur. Tüm yabancı ülkelerde, önce kendi vatandaşı gelir. Vatandaşının yetmediği yerde dışarıdan yabancı getirmişlerdir. Bizde ise tam tersi oluyor'' diye konuştu. Her şeye değerini vermeye çalışan biri olduğunu kaydeden Yılmaz Vural, söyleşisinin sonunda esprili bir şekilde, ''Ben bu ligde olmasam, ne yapacak bu lig. Konuşacak, muhabbet edecek bir şeyi kalmaz. Yeri geldi oyuncu dövdük, yeri geldi gol atanı sevdik. Ben tepkileri çok açık, dışarı vuran, art niyet olmadan, içinden geldiği gibi davranan, doğru bulduğunu ifade etmeye çalışan biriyim. Bu profesyonellik mi? Değil. Daha profesyonel olsam, başka yerde olabilirdim, ama ben de buyum ne yapayım'' dedi.