Yılmaz Erdoğan'dan çarpıcı açıklamalar
Film Arası adlı sinema dergisine konuşan Yılmaz Erdoğan, geçmişte yapılan devrimlerin sanata en büyük darbeyi vurduğunu söyledi.
Abone ol“Batıcı kafayla divan şiirini madara ettiler” diyen Erdoğan, “Günde beş kez ezan okunur ama filmlerde ezana yer verilmez” eleştirisinde bulundu.
Sinema dergisi Film Arası’na konuşan ünlü oyuncu ve yönetmen Yılmaz Erdoğan, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
TOPLUMSAL MÜHENDİSLİK ZARAR VERDİ
Sinemasından şiir anlayışına, güncel konulardan Türkiye’deki sanat algısına kadar birçok konuda görüşlerini paylaşan Erdoğan, toplum mühendisliğinin toplumsal değerlere büyük zarar verdiğini söyledi. Geçmişte yapılan devrimlerin en büyük darbeyi sanata vurduğunu belirten Erdoğan, “Batıcı kafayla Divan Şiiri’ni madara ettiler” dedi.
Mizah için “Tehlikeli iştir; kellen gider” diyen Erdoğan, “Bizde günde beş kez ezan okunur ama filmlerde ezana yer verilmez” eleştirisinde bulundu. İşte Yılmaz Erdoğan röportajından bazı başlıklar:
GELENEKLE BAĞ KOPARTILDI
“İran sinemasının kimlik oluşturduğu ve bizim bunu başaramadığımız doğru. Ama bizde olan bazı gelişmeler sebebiyle maalesef böyle oldu. Onlar bir tarihte toplanıp sözlüklerinin tamamını değiştirmediler. Kelimelerinin hepsini değiştirip herkesin kendini yabancı hissettiği bir alanda yeniden kendilerini tanımlamadılar. Dolayısıyla o geleneksel bağ kopmadı. Özellikle de şiirle olan bağları kopmadı; kaldı ki biz aynı havuzdan besleniyorduk, biz aynı insandık aslında. Biraz bağnaz bir batıcılık kafası, halkın önüne sunulan yeni bir şeyler uğruna eskiyi tamamen çıkarmak, bir ağacın meyvesinin kökleriyle olan bağını kesmesi anlamına geldi ki, aslında en çok darbeyi de sanat yedi bu yüzden.”
DİVAN ŞİİRİNİ MADARA ETTİK
"Divan şiirini madara ettik, Farsçayı, Arapçayı madara ettik. Sadece uzaklaşmadık bir de madara ettik. İngilizceyi, Fransızcayı, batı kültürünü, Amerika’yı kendi kafamızda yücelttik. Böyle eğitildik, böyle şekillendik. Şimdi Farsça bir şiir okuduğumda bir lise öğrencisi seninle alay eder. Çünkü ona öğretilmemiş. Kaldı ki benim okuduğum liselerde öğretildiği gibi öğretiliyorsa divan edebiyatı hiç öğretilmesin.”
DİN EŞİTTİR YOBAZLIK DENKLEMİNE KADAR GİTTİ
“Türkiye’deki bir sette günde beş kez ezan için durursun, ‘Aziz Allah’ dersin, beklersin, çay içersin ama filmde duyulmaz o ezan. Bir yabancı buraya geldiğinde mutlaka bir İstanbul sabahı uyanıp ezanı çeker. Sen de Batıcı kafalı biri isen ‘bunlar da bizi böyle gösteriyor’ dersin. Yerelliğin bir numaralı şeyi din. Gelişim olarak materyalist bir kampın ağırlığı söz konusu. Buradaki materyalizmin bizdeki karşılığı laikliktir. Bu iş din eşittir yobazlık denklemine kadar gitti. Hepimize yansıyan din deyince gözümüzün önüne Cumhuriyet dönemi filmlerindeki deli, kötü kişiler geldi.”