Başbakan Binali Yıldırım, Ankara'da AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda konuştu. Yıldırım'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti'ye dönüşüne ilişkin konuştuğu anlar toplantıya damga vurdu. İşte Başbakan Binali Yıldırım'ın konuşması.
Abone olBaşbakan Binali Yıldırım, referandum sonuçlarını değerlendirmek için bugün AK Parti İl Başkanları'yla bir araya geldi.
Yıldırım'ın konuşmasının bir bölümünü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti'ye dönüşüne ayırdı.
Yıldırım'ın "Cumhurbaşkanımızın partimize bir an önce üye olmasını sabırsızlıkla bekliyoruz" dediği anlarda salonda alkış koptu.
O anlar ekranlara böyle yansıdı:
ERKEN SEÇİM YOK!
Yıldırım, konuşmasında erken seçim olacağı yönündeki iddialara da yanıt verdi. "Vatandaşı seçimle yormamak lazım" diyen Yıldırım, 2019'da hem yerel seçim hem de Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimi için sandığa gidileceğini hatırlattı.
İşte Yıldırım'ın sözlerinden satır başları:
Bir halk oylaması yaptık Pazar günü. Huzur ve güven içerisinde, demokrasimize yaraşır başarılı bir şekilde sonuçlandırdık. Milletin kararı ney, sonuç evet. Gelirken dinledim, 500’den fazla yabancı kuruluş gelmiş AGİT izlemiş. Herkes gözlemini yaptı. Başarı bizim aklımızı başımızdan almaz. Millete gönül bağımızı kopartmaz, bizi şımartmaz. Medeni davranışın en önemli ölçüsü sevinci ve üzüntüyü birlikte paylaşmaktır. Biz 80 milyon vatandaşız. Birbirimizin hukukuna sonuna kadar saygılıyız. Bizim sevincimiz bir başkasının üzüntüsü olamaz. Biz bu halk oylamasının neticesini bütün vatandaşlarımızın yararına geleceği için olumlu önemli bir sonuç olarak görüyoruz. Sonucu bütün ülkemiz adına vakarla karşılamak mecburiyetindeyiz.
REFERANDUMA KATILIM ORANI
Katılım oranı yüzde 85,3. 1 Kasım seçimlerden bu az da olsa daha yüksek bir katılımdır. Bu rekor katılım oranı için bir kez daha milletime teşekkür ediyorum. Milletim geleceğe demokrasiye sahip çıkmıştır. Bu aynı zamanda ülkemizin demokratikleşme seviyesini de kalitesini de siyasetten beklentisini de ortaya koymaktadır. Halk oylaması demek doğrudan halkın iradesine müracaat etmek demektir. Bir kez daha altını özellikle çiziyorum. Bu halk oylamasında evet diyenler de hayır diyenler de başımızın tacıdır.
Milletimizin sözünün üstüne söz söylemek beyhudedir, ayıptır. 25 milyon vatandaşımız anayasa değişikliğine evet demiştir. Evet oyları, hayır oylarından daha fazla çıkmıştır. Gerek cumhurbaşkanımızı, gerek bizi arayarak tebrik eden devlet ve hükümet başkanlarına da milletim adına teşekkür ediyorum.
KÜRT OYLARINDAKİ ANLAMLI ARTIŞ...
Doğu ve güneydoğu Anadolu’dan gelen Evet oylarındaki anlamlı artık, bölgenin terör örgütlerinin çağrılarına prim vermediğini açıkça ortaya koymuştur. Vatandaşlarımız birliği beraberliği kardeşliği birlikte Türkiye olmayı tercih etmişlerdir. Millet son oylamayla anayasa değişikliğini oylamamış bize ve bütün partilere de ince mesajlar vermiştir. Vatandaşımın bize 16 Nisan’da ne söylediğini çok iyi anlayacağız, iyi değerlendireceğiz.
YSK'YA İTİRAZI ANLAYIŞLA KARŞILIYORUZ AMA...
Hayır’dan hayır sonuç çıkartmak isteyen muhalefet maalesef değerli kardeşlerim, oylama sonucu da aynı tutumunu sürdürmektedir. Bir sağduyu ortamında gerçekleşen bu seçime gölge düşürmemektir. Kesin olmayan sonuçlar ortaya çıkmıştır. Bugün bazı partiler, ana muhalefet partisi HDP, Vatan Partisi gibi bazı partiler ve vatandaşlar YSK’ya itirazda bulunmuştur. YSK da bunu değerlendirip açıklayacağını ilan etmiştir. Hukuk devletinde itiraz etmek haklarıdır, bunu anlayışla karşılıyoruz. En aykırı bir yerden bile gelse kimsenin sesine kulağımızı kapamayayız.
“ŞİMDİ TANE TANE SÖYLEYECEKLERİMİ ANA MUHALEFET PARTİSİ GENEL BAŞKANI VE YÖNETİCİLERİ DİNLESİN”
Şimdi tane tane söyleyeceklerimi ana muhalefet partisi genel başkanı ve yöneticileri dinlesin. Her seçimden sonra çıkan tablodan memnuniyetsizlikler sızlanmalar hep olmuştur. Ne var ki eleştirinin sınırı da hukuktur adalettir. Hukuk düzeni her türlü ihtimali ön gördüğü içindir ki, itirazların gideceği adresi belirlemiştir YSK’dır. İtirazlar değerlendirilecek ve bir karar verilecektir. Buraya kadar her şey normaldir. Ancak insanları sokağa davet etmek, sonuçları tanımamak asla ve asla kabul edilemez. Sandıktan çıkan sonuca gölge düşürme çabası boştur.
“HEM ÜZÜCÜDÜR, HEM DE BÜYÜK TALİHSİZLİKTİR”
Şimdi ana muhalefet partisine düşen yaptıkları itirazın sonucunu beklemektir. Bunun aksine yapılacak her hareket hukukun dışına çıkmak olacaktır. Türkiye bir hukuk devletidir. Hiç kimsenin hukuksuz sorumsuz bir tutum sergilenmesi asla hoş karşılanmayacaktır. Çok açık ve net ifade ediyorum. Siyasi tartışmaların zemini meşru siyaset zeminidir. Herkese davetimiz bu meşru zemini korumak olmalıdır. Her vatandaşımdan istediğim bu süreçte azami hassasiyet göstermesidir. Siyaset yapıyorum diye kimse kimsenin duygularıyla hissiyatlarıyla oynamaya kalkmasın. Sayın Kılıçdaroğlu’nun 50 milyona yakın insanımızın oyunu kullandığı bir seçime gölge düşürme çabası hem üzücüdür, hem de büyük talihsizliktir. Bir ana muhalefet partisi başkanının, siyasette her türlü sonucu sokakta değil sandıktadır.
“TAMAM KABUL EDİYORUZ, İYİ ÇALIŞTIN, ÇOK KOŞTURDUN”
Kemal Bey ağzını hayır hayır demeye o kadar alıştırmış ki, 16 Nisan’da sandığa gitmemiş gibi hayır hayır demeye devam ediyor. Neymiş, bu halk oylamanın sonuçlarını tanımayacakmış. Ne demek? Bu ne demektir? Eğer sen bu sonuçları tanımazsan, bu sonuçları ortaya koyan millet de seni tanımaz kardeşim. Tamam kabul ediyoruz, iyi çalıştın, çok koşturdun. Ama milletin takdiri ortada. Oraya takılıp kalırsan yol alamazsın. Bu gerçeği artık kabul et. Milletin kabul ettiğini sen kabul etmezsen, ne yazar? Millete fatura çıkaracağına başarısızlığı kendinde ara.
NE DEMEK BU YA?”
Biz de anlattık, hayır diyenler de anlattı. Milletimiz herkesi dinledi. Hatta hayır kampanyası yapanlar hiçbir sınır tanımadı. Her şeyi söylediler. Gerçekle yakından uzaktan alakası olmayan, bu değişiklikte yer almayan her şeyi söylediler. Ama bir türlü değişiklik ne getirecek ona yönelik tek bir kelime söylemediler. Nihayet 16 Nisan’da karar verildi, yüzde 51,41 olarak teklif evet oyuyla geçti. Efendim şimdi aradaki fark azmış… Ne demek bu ya? Biz ne dedik, 50 +1 kardeşim, bu işin kuralı budur, hep böyle olmuştur.
Siyasi yasakların ona erdirilmesi, 1987 referandumuna bakın sadece 75 bin fark vardır. Benzer şekilde İngiltere’nin AB’den çıkarken yaptığı halk oylamasındaki oy farkı Türkiye’deki referandumdaki oy farkından daha azdır. Ve bu önemli kararda evet ve hayır arasındaki fark, Türkiye’deki oylamadan daha az. Orada meşruiyet tartışması olmuyor ve sonuca herkes rıza gösteriyor.
“DEMOKRASİYE İNANIYORSA HAZMETMEK MECBURİYETİNDE”
Amerika seçimleri, aradaki fark çok az. Hatta oy sayısı kaybedenin daha fazla. Ama delege sayısı fazla olduğu için Trump kazanıyor. Bu Amerika’da mesele olmuyor. Ama Türkiye’de şeffaf şekilde yapılan ve içerden dışardan yedi düvelin izlediği taraf olduğu bir halk oylamasının sonucunu hazmetmek zorunda ana muhalefet partisi. Demokrasiye inanıyorsa demokrasiyi içselleştirmişse hazmetmek mecburiyetinde.
Çareyi sokakta aramak, kaos ortamı oluşturmaktan medet ummak ana muhalefete yakışmaz. Böyle bir iş içinde olursa, millet gereken cevabı verir. Türkiye hiçbir sokak faaliyetine, yasaları çiğneyecek hiçbir fiili duruma rıza göstermesi söz konusu değildir. Ben milletime çağrı yapıyorum, provokasyona gelmeyin, tahriklere kapılmayın, buna benzer çağrılara kulak asmayın.
BAŞKA SEÇİM YOK
2019’da iki tane seçimlerimiz var. Bir tanesi Mart ayında yerel seçimler, belediye seçimleri olacak. Bir de 3 Kasım 2019’da yaptığımız bu anayasa değişikliğine göre birleştirilmiş meclis ve cumhurbaşkanı seçimleri olacak. Bunun dışında Türkiye’nin gündeminde herhangi bir seçim yoktur. Yapacak çok işimiz var, milleti seçimle yormamamız lazım.
Çünkü Türkiye 15 Temmuz darbe girişimiyle büyük bir travma geçirmiştir. Milletimizin moral seviyesini yükseltmek, ekonomimiz üzerindeki tereddütleri ortadan kaldırmak ve ülkeyi 2023, 2053, 2071 hedeflerine hazırlamak için düne göre bugün daha çok çalışmak mecburiyetindeyiz. Gençlerimize iş aş sağlamak mecburiyetindeyiz.
“EN HAFİF DEYİMİYLE MİLLET İRADESİNE SAYGISIZLIKTIR”
Sonuçlardan memnun olunmayabilir, ama vatandaşın tercihini kimse gölgeleme hakkına sahip değildir. Hayır’dan hayırsız sonuç çıkarmaya çalışmak, en hafif deyimiyle millet iradesine saygısızlıktır. Bütün bunlar ortadayken yapılmaya çalışanın sebebi iyi tahlil etmemiz gerekir. 2002’den beri ana muhalefet, demokratik süreçler içerisinde AK Parti ile rekabet edecek bir çizgiye gelemedi. Sandıkta AK Parti’yi zorlayacak bir güce erişemedi. Bunu telafi etmek için her defasında siyasetin meşru sınırlarını hep zorladı. Gönüller kazanmadan, halkı siyasetine ikna etmeden siyaset yapmak sonuç çıkarmıyor, vermiyor. Milletle barışma yolunu seçeceğine bize iktidar partisine saldırma yolunu tercih ediyor.
“BİRAZ BU KAMPANYA DÖNEMİNDE DEDİK YA BUNLARIN AKLI BAŞINA GELDİ”
Biraz bu kampanya döneminde dedik ya bunların aklı başına geldi. Kuzu gibi oldular, sakin sakin konuşuyorlar, cevap vermiyorlar. Ben o zaman şunu söyledim “Kemal bey kuzu taktiği yapıyor, inşallah referandumdan sonra bunu devam ettirir” Ama gördük ki sonuçlar açıklanınca birden bire, referandum sürecindeki ana muhalefet başkanı gitti, CHP ana muhalefet partisi kendi eski fabrika ayarlarına döndü. Doğrusu Sayın Kılıçdaroğlu yenilgisini gürültüyle bastırmak istiyor. Ama mızrak çuvala sığmıyor. Belli ki durumunda sıkıntı var. Bizim işimiz onların iç meseleleriyle uğraşmak değil.
“ANA MUHALEFETE SON TAVSİYEMİZ, MİLLETE İTAAT EDİN RAHAT EDİN”
Bugün hala 15 Temmuz için insafsız bir şekilde ‘tiyatro, kontrollü darbe’ diyebilmektedirler. Bunun bedelini her seferinde sandıkta ödemesine rağmen bu alışkanlığı bir türlü terk etmiyor. Bu tavır esasen Türk milletini ve demokrasisini küçümseyen bir ruh halinin yansımasıdır. Milletle vatandaşla barışık olsa kendileriyle de kavgalı olmaktan kurtulacaklar. Ama bunu başaramıyorlar. Ana muhalefete son tavsiyemiz, millete itaat edin rahat edin.
“BUGÜNDEN İTİBAREN HAYIR DİYEN KARDEŞLERİMİZİN, GÖNLÜNÜ KAZANMANIN YOLLARINI BULACAĞIZ”
İl başkanlarımız, belediye başkanlarımız, kadın kollarımız, gençlik teşkilatımız, il genel meclisi başkanlarımız, mahalle temsilcilerimiz, köy temsilcilerimiz herkes, velhasıl AK Parti teşkilatının bütün mensupları çok gayretli bir çalışma sergilediler. Bütün teşkilatlarımıza ilan ediyorum. Bölgedeki durumu tahlil eden ayrıntılı bir raporu, kısa zamanda genel merkeze iletmenizi istiyorum. Bugünden itibaren hayır diyen kardeşlerimizin, gönlünü kazanmanın yollarını bulacağız.
AK Parti reformcu bir partidir. Reformcu karakterimizi bundan sonra da sürdüreceğiz. Türkiye’deki bütün vatandaşlarımızın özgürlüklerini kısıtlayan ne kadar yanlış uygulama varsa hepsine müdahale ettik, özgürlüklerin önünü açtık. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini tercihimiz daha ileri bir demokrasi için başlangıçtır. Vesayet odaklarının siyasete müdahalelerini sona erdirmek için bu değişiklik önemli bir başlangıçtır. Demokrasiye bundan sonra balans ayarı verecek tek mercii millettir. AK Parti var oldukça bu ülkede demokrasinin özgürlüklerin teminatı olmaya devam edecek. Bizler bu zamana kadar kimseyi inancı kimliği sebebiyle dışlamadık, ötekileştirmedik.