BIST 10.001
DOLAR 35,32
EURO 36,47
ALTIN 3.027,64

Yıldırım Aktuna

ÖzRenkli bir kişiydi... Dobraydı, esirgemezdi sözünü.. Kızardı çok çabuk; küserdi...

Bir yıl benimle konuşmadı mesela...

Bir haber yapmıştım, o haberin yayımlanmasını istemedi. Meydan'daydım o zaman, Yıldırım Bey, hangi makamı aradıysa eli boş kaldı.

Önemli bir haberdi benimki...

DYP'nin İstanbul İl Başkanı Orhan Keçeli'ydi. Yıldırım Aktuna ise Bakan. İli ziyarete gelmişti tek başına. Karşılayanı da olmamıştı. Kızmıştı, bağırıyordu:

-Orhan Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanıyım neden beni karşılamadı kimse.

Keçeli de aynı ses tonuyla cevap veriyordu:

-Sayın Bakan, ben de İstanbul il başkanıyım. Lütfen oturduğunuz koltuğu terkedin.

O koltuk il başkanlığı koltuğuydu. Keçeli, daha çok kızmış, kendi partisinin bir mensubunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir bakanını kovmuştu.

Ben de tüm bunlara şahit oluyordum.

İşte haber buydu!

Meydan'da manşet oldu haber.

Aktuna bir daha benimle konuşmadı.

Ta ki ben Ankara'ya gidene kadar. Büyük Ankara Oteli'nde karşılaştık, sarıldık öpüştük, barıştık. Sıkı sıkı tembih etti:

-Bir daha öyle haberler yapma e mi?

Gülüştük karşılıklı...

Allah rahmet eylesin...

Benden az çekmedi...

Ekrana çıkardım, sıkıştırdıkça sıkıştırdım. Reklam arası verilince kızdı bağırdı, M1'in sahibi Mustafa Özbey'e sitem etti. Ben odaya girince güldü:

-Oğlum beni ne diye sıkıştırıyorsun, Bülent Arınç'a yüklen.

Dolu doluydu, neşeliydi.. Sevmeyi sevilmeyi bilirdi. Politikadan sessiz sedasız uzaklaştı. Bir süre yok oldu. Bir ay önce ortaya çıktı, çökmüş bir halde. Anladık ki Aktuna bizden ayrılmaya hazırlanıyormuş.

Nihayette çekip gitti...

Politikada hep başarılı olan Aktuna, kansere yenik düştü.

Allah rahmet eylesin.