BIST 9.468
DOLAR 34,42
EURO 36,38
ALTIN 2.836,57
HABER /  GÜNCEL

Yiğit, Çakıcı için ter döktü

Türkbank davasında, tanık olarak dinlenen Korkmaz Yigit'ten bomba açıklamalar. Yigit Alaattin Çakıcı'nın ihaledeki rolünü açıkladı. Yiğit Nesim Malki cinayetine de değindi

Abone ol

Eski Başbakan Mesut Yılmaz ile eski Devlet Bakanı Güneş Taner'in Yüce Divan'da yargılandığı davada tanık olarak dinlenilen Korkmaz Yiğit, bütün çabasının, Alaattin Çakıcı'yı Türkbank ihalesi dışında tutmak olduğunu savundu. Yiğit, ''Kayda alınan telefon konuşmalarında suç ve tehdit unsuru görülmediği için ilgili yerlere gönderilmedi'' dedi. Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde tanık olarak dinlenilen Yiğit'e sorular yöneltildi. Yiğit, sorularla birlikte yaklaşık 4,5 saat ifade verdi. Yüce Divan'a başkanlık eden Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Haşim Kılıç'ın ''Alaattin Çakıcı ile nasıl tanıştınız'' sorusunu Yiğit şöyle yanıtladı: ''Rahmetli Nesim Malki kısa süreli ortağımdı. O dönemde Hayri Kozakçıoğlu da İstanbul Valisi idi. Malki, Çakıcı'dan tehdit aldığını, bu nedenle de Vali ile görüşmek istediğini belirterek, benden yardım istedi. Malki ile birlikte Kozakçıoğlu'nu ziyaret ettik. Kozakçıoğlu, Malki'ye koruma verebileceklerini ve dinleme yapabileceklerini söyledi. Valilikten ayrıldıktan sonra beni Çakıcı diye biri aradı. 'Niso benim ekmek kapım. Herkese fatura çıkarırım. Ayda bir sıra ona gelir, onunla ilgilenme' dedi. Çakıcı'nın ilk sesini duymam böyle oldu. Daha sonraki süreçte Nesim Malki öldürüldü. Aynı gün, Çakıcı tekrar aradı. 'Malki'yi birileri öldürdü, benim üstüme yıkacaklar' dedi. Aradan 1-2 yıl geçtikten sonra benden bir ev almak istedi. Hepsini sattığımı söyledim. Sonra birileri geldi ve evlerden birinin boş olduğunu gördü. Evin çocuklarım için olduğunu söyledim, ama sonuçta Çakıcı o evi aldı ve parasını da ödedi.'' Yiğit, Çakıcı ile birçok kez telefon görüşmesi yaptığını ifade ederek, ''Telefonda o konuşuyor, siz dinliyorsunuz'' dedi. Türkbank ihalesi sürecinde bütün kurumların işini zamanında ve doğru yaptığını öne süren Yiğit, ''Bütün konuşmalar dinleniyordu. Önceki tanık ifadelerini okudum. Hiçbiri benim Çakıcı'yı bu işin dışında tutma çabalarımı ifade edememiş. Sadece 2 telefon konuşması mı kayda alınmış, bazı konuşmalar cımbızla çekilmiş. Banttan, işine gelenleri yayınladılar. Tümünü yayınlasalardı, ben burada olmazdım'' diye konuştu. SAF MI GÖRÜNÜYORUM Yiğit, bütün çabasının, Çakıcı'yı bu işin dışında tutmak olduğunu savunarak, kayda alınan telefon konuşmalarında suç ve tehdit unsuru görülmediği için ilgili yerlere gönderilmediğini söyledi. ''Başbakan ile Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı, Hazine Müsteşarı, Merkez Bankası Başkanı ile görüşüyorum. Ben Çakıcı'dan yardım talep edecek kadar saf mı görünüyorum'' diyen Yiğit, şunları söyledi: ''Herkes biliyor ki, bugün burada ben olmasam, başka biri olacaktı. Dolayısıyla Çakıcı ile konuşmamda suç unsuru yok. Emniyetin dışındaki, emniyetle ilgili olmayan bazı kötü niyetli kişiler, telefon konuşmalarına ait bantları bana satmaya çalıştılar. Sonra bu bantlar olmadık paralara satıldı. O bantlarda suç unsuru yok, ama menfaat temin edilebilir diye kapı kapı dolaşıp pazarladılar.'' Yiğit, Türkbank Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardım Sandığı yönetimdeki bir kişinin Çakıcı'nın yakını olduğunu savundu. İhale sürecinde yaşananları, kendisinin bu işin dışında kalması için hazırlanmış bir komplo gibi düşündüğünü, bu nedenle de dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'a, Çakıcı'nın kendisini aradığını söyleyemediğini belirten Yiğit, ''Belki bir kabahat ettim, ama söyleyemedim'' dedi. KEŞKE ELENSEYDİM Türkbank'ı alabilecek mali güce sahip olduğunu, sadece 147,5 milyon dolar nakit parası bulunduğunu anlatan Yiğit, ''Keşke elenseydim, bugünlere gelmezdik'' diye konuştu. Kamuran Çörtük'ün bu işin her yerinde bulunduğunu belirten Yiğit, ''Her şey gidip Çörtük'e takılıyor. Keşke bugün ifade vermeseydim'' diye konuştu. Kaldırılan İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'na 22 saat işkence gördükten sonra getirildiğini, bu nedenle savcılıkta verdiği ifadeleri kabul etmediğini söyleyen Yiğit, ''Ellerimi arkadan zincirleyip beni sirk maymunu gibi emniyetin bahçesinde teşhir ettiler. Kan işiyorum, doktora bunu diyemiyorum. O bant böyle bir ortamda yayınlandı'' ifadesini kullandı. Yiğit, dönemin Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner'in telkiniyle işadamları Mehmet Emin Karamehmet ve Osman Berkmen'in kendisine bu süreçte kredi vermeyi teklif ettiklerini ifade etti. İfade verirken objektifliğin zor olduğunu, şu anda da ne kadar objektif olduğunu bilemediğini belirten Yiğit, Güneş Taner'in kendisine karşı ''insanlık suçu'' işlediğini savundu. Taner'in, İçişleri ve Adalet bakanlıkları müsteşarlarının da aralarında bulunduğu bazı bürokratlarla yaptığı toplantı sonunda tutuklanmasıyla sonuçlanan operasyonun başladığını öne süren Yiğit, Kutlu Aktaş'ı da yaşadıkları bazı olaylar nedeniyle affetmediğini söyledi. Yiğit, Mesut Yılmaz'ın kardeşi Turgut Yılmaz'ın Dubai'deki hesabına 14 milyon dolar yatırmadığını belirterek, ''Bu çok ucuz bir komplo, yok böyle bir şey. Turgut Yılmaz ile hiçbir ticari ilişkim olmadı'' dedi. BASKI YAPILDI Bülent Ecevit'in, o dönemde kapı kapı dolaşıp ''Korkmaz Yiğit, medya, mafya, finans sektörünü ele geçirmeye çalışıyor, ona hiçbir şey satmayın'' dediğini anlatan Yiğit, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde, Yılmaz ve Taner aleyhine ifade vermemesi için baskı yapıldığını ileri sürdü. Mesut Yılmaz ile telefonla, Ali Avni Balkaner'in yanında konuştuğu yönündeki beyanın gerçeği yansıtmadığını belirten Yiğit, böyle bir konuşmayı da Balkaner'in yanında yapmayacağını söyledi. Bunun üzerine Balkaner ile Yiğit yüzleştirildi. Balkaner, ifadelerinin tamamının doğru olduğunu, Yiğit'in konuştuğu kişinin Mesut Yılmaz olduğunu düşündüğünü sabahki oturumda da ifade ettiğini anlattı. UNUTMAK İÇİN İLAÇ KULLANIYORUM Yiğit, 7 yıldır yaşadıklarının asla küçümsenemeyeceğini ifade ederek, yaşadıklarını unutmak için ilaç kullandığını söyledi. Yiğit, ''Türkbank'ın T'si bile beni rahatsız ediyor, bazı şeyleri hatırlayamıyorum'' dedi. ''Çörtük, Başbakan ile aranızda nasıl bir aracılık yaptı'' sorusu yöneltilen Yiğit'in, ''Sabahtan beri anlatıyorum'' demesi salonda gülüşmelere neden oldu. Bunun üzerine Yüce Divan'a başkanlık eden Haşim Kılıç, ''Mahkemede gülme gibi bir adet yok. Mahkemenin sükunetini muhafaza edelim'' diyerek, izleyicileri uyardı. Mesut Yılmaz, Yiğit'e ''Soruşturma komisyonu ile buradaki ifadeleriniz arasındaki fark neden? Buradaki doğru ise soruşturma komisyonundaki ifadeniz, bana karşı insanlık suçu değil midir'' sorusunu yöneltti. Yiğit, burada verdiği ifadelerin doğru olduğunu söyledi. Yılmaz'ın, ''Tanığın beyanlarında beni ve emniyeti korumaya çalıştığını seziyorum. Benim korunmaya ihtiyacım yok. Emniyeti neden koruyor, çekincesi mi var'' sorusuna Yiğit, ''Ben, ne emniyeti korumak mevkiindeyim, ne de başbakanı korumak haddim. Ben haddimi bilecek yaştayım. Emniyet yetkililerinin böyle bir şey yapmayacağını düşündüğüm için söyledim'' yanıtını verdi. Yiğit, bir soru üzerine, Yiğit ile Çakıcı arasında geçen telefon konuşma kasetinin Fikri Sağlar'ın eline nasıl geçtiğini bildiğini, ancak davayla ilgisi olmadığı ve yanılabileceği için bunu anlatamayacağını söyledi. Korkmaz Yiğit, ''Yılmaz ve Taner'in kişisel çok zararları oldu. Kaç gündür duygularımdan arınarak, nasıl tanıklık yapacağımı düşündüm. Kavga da şerefli olmalı. Bugün Sayın Taner'e asla saygı duymuyorum. Yılmaz ve Taner'in çabaları etiktir, değildir bilemem. Çabaları bankayı 10 bin dolar daha fazlaya satmak içindir'' diye konuştu. KAMHİ TANIK OLARAK DİNLENİLDİ- Duruşmada, Yılmaz ve avukatının talebi üzerine işadamı Jefi Kamhi de tanık olarak dinlenildi. Kamuran Çörtük ile bir görüşmesini anlatan Kamhi, şöyle konuştu: ''Çörtük'e, 'Türkbank ihalesine girecek misin' diye sordum. Çörtük, düşünmediğini söyledi. 'Korkmaz Yiğit de arkadaşınsa söyle o da girmesin' dedi. Ben de Yiğit'e bunu anlattım. Yiğit, kendisiyle ilgili dedikodular çıktığını, ihalenin Zorlu Grubu'na verileceğini söyledi. Ben de başkanıma arz edeyim dedim. Hüsamettin Cindoruk'tan randevu alarak, İstanbul'daki evine gittik. Cindoruk, Yiğit'e, 'Bu isimlerden korkma, delikanlı geçinirler, ben bu adama babasının cenazesini teslim ettim, yoluna devam et' dedi. Sonra, Mesut Yılmaz'ı aradık. Yılmaz ile TBMM'de görüştük. Yiğit, Yılmaz'a, 'Benim hakkımda dedikodular çıkıyor. İhaleyi iptal ederseniz itirazım olmaz, benim bu kişiyle ilişkim olmadı' dedi. Yılmaz, bildiğiniz gibi az konuşan bir insandır. Yılmaz, görüşme sonunda, 'Siz müracaatınızı yapın' dedi.'' Cindoruk'un, Çakıcı'nın MİT'in kadrolu elemanı olduğu yönünde bir ifadesinin bulunmadığını belirten Kamhi, Yiğit'in son dakikaya kadar böyle bir sıkıntıyı inkar ettiğini, kaset ortaya çıkana kadar da bu konuyu bilmediklerini söyledi. Yiğit, Cindoruk ve kendisinin bir kez görüştüklerini, bunun da Cindoruk'un İstanbul'daki evinde gerçekleştiğini anlatan Kamhi, Yiğit için ne Yılmaz'dan, ne de Taner'den randevu talebinde bulunduğunu kaydetti. Bu sözler üzerine, Kamhi ile Yiğit yüzleştirildi. Yiğit ile Kamhi'nin anlatım farklılıkları, aralarında kısa süreli tartışmaya neden oldu. Yiğit, ''Tanık, doğru bir şey söylemiyor ki. Yalan diyemiyorum, yanlış. Yılmaz, bana, 'Teklif verin' dedikten sonra, Kamhi'ye dönerek, 'Korkmaz'a söyleyin partimize yardım etsin' dedi. Ben, Kamhi'ye her hafta elden para verirdim'' şeklinde konuştu. Kamhi, ''Her hafta paralar veriyorum diyor. Ben torbacı mıyım? Dava açacağım. Ayrıca Yiğit, partimize herhangi bir yardımda bulunmamıştır'' dedi.

ter